Yaşam Büfesinde “Amaç ve Yöntem”

“….Aslında Bunter için değişen bir şey olmayacak; balondan atılmanın tatsızlığı dışında. Eninde sonunda tek başına ya da grupla birlikte köpekbalıklarına yem olacaktı. “Elle gelen düğün bayram” diyecek hali de yoktu. Şanssızlığı sınıfın en tombul, en semirmiş öğrencisi olmaktı ve okulun bu balon gezisine katılmış olmasıydı. Öğretmen Kelch karar vermeliydi. Safraların hepsini atmalarına rağmen balon hızla denize doğru alçalıyordu. Köpekbalıklarının yüzgeçleri görülüyordu. Öğretmen Kelch bir ara düşündü: “Köpekbalıklarının dudakları var mıydı acaba ? Varsa da dudaklarını yalayabiliyorlar mıydı ? Dudakları varsa ve yalayabiliyorlarsa şu anda yaptıkları bu olmalıydı”. Kelch’in önünde iki seçenek vardı: Ya kadere rıza gösterip altı öğrenciyle birlikte balonun denize düşmesine izin verecek ya da grubun en şişmanı Bunker’i denize atıp grubun, beş çocukla kendisinin kurtulmasını sağlayacaktı…Bir Gestapo subayı 10 çocuğu yakalayıp biraraya topluyor. Ardından siz eğer bir casusun kimliğini ve bulunduğu yeri söylemezseniz çocukları öldüreceğini söylüyor. Siz ise bırakın kimliğini bilmeyi, öyle bir casus olduğunu bile yeni öğreniyorsunuz. Fakat bilmediğinizi söylerseniz subayın size inanmayacağını ve tehdidini gerçekleştireceğinden eminsiniz. Çocukları kurtarmak için birisinin adını adını verir miydiniz ? Kimin adını vereceğinize nasıl karar verirdiniz ?…”

VTR3 den sonra, VTR4 e Hazırlık (> Soru sorma; Yaklaşım ve Müşteri responslarının ele alınması)

Merhaba

Hava soğudu. Günlerden pazar ve bizim evde temizlik var. Pazar günü de temizlik mi olurmuş ? sorusu şu günlerde bizim için pek anlamlı değil. Çünkü günlerimizin pazar ya da salı olması fark etmiyor; özellikle sağlık durumumuzun iniş çıkışlarında planlı, programlı işlerin yapılmasında günlerin tatil olup olmaması değil önemli olan. Peki sağlığımız ne durumda derseniz …

Şikayetlerimiz yaşa bağlı olarak artış gösterse de şükür ve şükranlarımızla yazı tamamlamak üzereydik. Kronik diz ağrıları nedeniyle Çeşme’de başlayan tedavi arayışlarımız ameliyat gerekir/gerekmez; zamanı geldi/henüz erken gelgitlerinde güze girince İzmir’de yön bulmaya çalıştık. Bir yanda Kondr… isimli suda eriyen ilacımsı ürünün kıkırdak doku oluşumuna inanıp da üç parti kullanma sürecine girdik; diğer yandan da fizik tedavi belki de kaçınılmaz diz protezi operasyonuna uzanan süreyi uzatır diye umutlandık. Üç haftalık elektrikli fizik tedavi ile ağrılarımız azalsın diye beklerken iki gün önce gözyaşlarıyla, ayağımızı sürüyerek, mutsuz ve azıcık da kızgın bir şekilde MPHastanesinden ayrılmak üzereydik. Finali hocayla görüşmek üzere yapmaya karar verip odasına girdiğimizde hocayı kızdırdım. Mutsuzluğumuzun yansıması olarak kullandığım “yaklaşım tekniği” hocanın sesini yükseltmesine neden olmuş olsa da ağrı kesici ilaçlara yönlendiren kararıyla sürecin başına dönmüş olduk. Şimdi nasılız derseniz ? Pek iyi değiliz ve iyi olacak inşallah umuduyla ve belki de operasyona daha yakın bir duruşla günü sürdürüyoruz. Ruhumuz etrafımızdaki hava gibi; azıcık güneş açınca ısınan ve daha çok güzden kışa dönmüş soğuk ve kapalı. Bu durum nasıl bir etki yaratıyor ?

“Beyin ne ararsa onu bulur” u görüyorum elimdeki kitaptan neyi seçtiğime bakınca. Dupre’nin “50 Felsefe Fikri” den “Amaçlar Yöntemleri Haklı Çıkarır mı ?” sorusuna yanıt aradığı “Kötünün İyisi” özünde karar kılıp yazımın girişindeki anlatımı seçiyorum. Yazıyla ilintisi yok gibi olsa da görsel olarak da “Netin-VTR3 (Yaklaşım Tekniği)” öğrenme ve ustalık yolculuğundan sonraki video kaydımdan bir parçayı ekliyorum. Bundan ne tür bir fayda bekliyorum ? Olur da Netin Öğrenme Yolcuları yazımı okur ve filmi izlerlerse VTR4 (Müşteri Responslarının Ele Alınması) çekimine daha iyi hazırlanabilirler. Demek ki buradaki amacım bu görseli ilgisiz gibi görünse de buraya ekleme yöntemimi haklı çıkarabilir. Bu yaptığım “Züğürt Tesellisi” değilse… Böyle bakıldığında yadırgadığımız, eleştirdiğimiz güncel olaylardaki arsızların, hırsızların, hainlerin yaptıklarını haklı mı görmeliyiz ? Dupre’nin 86 ncı sayfasındaki şu sözlere ne dersiniz ?

…Basit anlamıyla, yöntemi ancak amaç haklı çıkarabilir, çünkü yöntem dediğimiz şey, tanımı gereği amaca ulaşmanın bir yoludur…” Dupre’nin sözlerine devam etmeden önce ABD’deki soytarının yaptıkları, bu soytarı kullanarak ABD’nin yaptıkları; bu soytarı için ülkemden iki yıl önce yapılmasını beklediklerimiz; beklediklerimizi yapmayanların yaptıkları; aklamalar, paklamalar; saatler, kasalar, kutular ve koca koca adamların hem de en etkili yerlerdeki otoritelerin yaptıkları ve yapmadıkları kendilerince ahlaki olan amacı haklı mı çıkarıyor ? Aklım karışık. Felsefede görünen hiçbir doğrunun tam doğru olmadığı, en fazla yarı doğru olduğu yargısı bu akıl oyunları için mi ortaya atılıyor ? “Doğru” ve “Yarı doğru” beni orta öğrenimdeki geometrik olarak doğrunun, yarı doğrunun ve doğru parçasının tanımlarına götürüyor. İki ucu açık, bir ucu açık ve iki ucu da kapalı olan çizgilerdi bize öğretilen. Tıpkı olumlu, olumsuz/olumlu ve olumsuz gibi görünen müşteri responsları gibi. Neden bu öğrendiklerimi illa ki bir  şeklin çerçevesi içine sokma gayretim ?

Dupre’ye devam ediyorum: “…Amaca ulaşmışsak yöntem haklı çıkmış demektir. Fakat uygun olmayan bir amaç seçildiğinde ve seçim, ideoloji ve dogma adına yapıldığında sorunlar baş gösterebilir. Bu durumda özdeyiş karanlık bir havaya bürünür. Söz gelimi bir siyaset ülkücüsü ya da yobaz bir dinci, belli bir amacın bütün öbür amaçları dışlayacak derecede önemli olduğunu ileri sürebilir. Bu durumda o kişinin takipçilerinin, söz konusu amaca ulaşma yolunda her yolun mübah olduğu sonucuna varmaları için geriye küçük bir adım kalır...”

Çok haklı Dupre, bakın son seçimde huysuzlanan koskoca kuzu, yine amacına ulaşmasa da, maçı kaybetmiş olsa da kuzu kuzu köşesine çekilip biat etmeyi sürdürdü. Çünkü uzunadamın amacının haklılığına inancı kişisel beklentilerinin önünde olduğunu ve daha kuzulaşırken kabullenmiş olduğunu bir kez daha anladı. Onun için taşın sert olması ya da ateşin yakması önemli değildi. Onun için kritik kaos ortamlarında eşikte yaşarken amacı gerçekleştirmeye koşulsuz destek herşeyden önemliydi. Bu nedenle kuzunun Bunker benzeri balondan atılması amaca hizmet ettiği sürece kuzu tarafından bile tartışma konusu yapılamaz. Ne zamana kadar ? Bu seçimin etkileri sadece onun için mi ? Aynı yolun yolcusu her türden olanlar için bile aynı ve bu nedenle çatlaktan sızıntı olmuyor. Nereye kadar ?

Açık ve aydınlık yollarda amaç ve yöntem uyumu içinde öğrenme ve ustalık yolculuklarınızın sağlıklı, keyifli ve esenlikli geçmesi dileklerimle iyi hafta sonları; kalın sağlıcakla.

Öykücü