Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Cehalet Katsayısı”

YaÅŸam Büfesinde “Cehalet Katsayısı”

“…Hoca eÅŸeÄŸine yüklediÄŸi satmak için pazara götürüyordu. Onu gören terzi başını iÅŸinden kaldırıp sordu: “Hoca eÅŸeÄŸinin yükü ne ?. Hoca “Odun” diye cevap verince terzi “Ben sana kodum” dedi ve aklınca yaptığından keyf alıp güldü. Hoca sesini çıkarmdan yoluna devam etti. Bu duruma içerlemiÅŸti. Odunları satıp akÅŸam üzeri evine dönerken aynı terzinin önünden geçiyordu. Terzi kumaÅŸ kesiyordu. Hoca sordu: “Terzi elindeki ne ?“. Terzi “Makas” dediÄŸinde hoca “Ben sana kodum” dedi. Terzi yine güldü ve “Uymadı ki !” deyince hoca daha bir keyiflendi ve “Uysa da kodum, uymasa da kodum“…”

Yıl sonu değerlendirme toplantısında kendini sorgulamak (30.12.2013 > GODID)

Merhaba

Bence bu öyküdeki hoca benim sevgili Narettin Hocam deÄŸildir. Olamaz. Çünkü o öyle odunlarla uÄŸraÅŸmaz. Bizim çaresizliklerimiz her gün her an, her kanalda odunlarla ve hatta kerestelerle yüz yüze geliyor olmamızdır. Biraz hava bahara dönünce Bostanlı sahilinde daha fazla ışıyan görüşlerle yürüyüşümüzü tamamladım. Bugün ne yazarım ? sorusuna bilinçaltımın ilk yanıtı “YAPELGÖK” oldu. Daha sonra bilincim bu kodu çözmeye çalıştı ve korkularıyla açılımının “Yalancı Pelivanın Göz Korkusu” olduÄŸunu anladı. Korkmasaydı, daha cesur davransaydı belki daha uygun yanıtı bulurdu. Yazıma eklediÄŸim filmde 2013 ün son günlerinde çalışanlarla teke tek görüşme yaptıktan sonra yönetim kuruluyla yaptığım görüşmeden mesajlar aktarmaya çalışıyorum. Adına “Net.GODID” dedim ki açılımı ve amacı “Good / Difficult / Different Üçlüsü“ne deÄŸinmektir. Başına ve sonuna 2016 dan birkaç kare ekledim ve “Azmin Zaferi”ni de araya sıkıştırıverdim (birkaç ayda 126 dan 80 e düşmek). Yapmakta zorlandığımız ÅŸeyin üç yıl önce “DoÄŸruyu bulmak” olduÄŸunu görüyoruz. Bugün de öyle; ülke olarak, birey olarak doÄŸruyu bulmakta zorlanıyoruz. İster terzinin makası olsun ister hocanın odunları ya da karşımızdaki keresteler bu sarmalın içinde bugün güne baÅŸlarken “yönetim dinamiklerinin yörüngesini nelerin etkilediÄŸi”ni görmeye çalıştım. Elimde bir kitap, içinde bir gazete küpürü ve olası bir öğrenme yolculuÄŸunun ilk hazırlıklarında yinelenen benzer kavramlarla sanki “kağıt, taÅŸ ve makas” oyununa dalıp gittim. Koca koca adamlar olarak J29 un popüler olduÄŸu 2007 sonlarına doÄŸru Prag’daki Zora’lı HR Toplantısında “Kaplan / Asker / Büyükanne” üçlüsüyle çocuklar gibiydik ve sanki satranç oynamıştık. İşi ve öğrenmeyi eÄŸlence yapmıştık. Ne kaldı aklımda ?

“Aptalca iÅŸ yapana zeki de olsa aptal denir”

diye yazmış Ege Bey 28.01.2016 tarihli köşe yazısının bir alt bölüm baÅŸlığına. Bu sabah yürüyüş sonrası kahvaltı masasında İsmail ile İrfan arasında gidip geldi aklım dünü özetleyen haberleri yeniden izlerken. İkisi de benzer ÅŸeyleri söylüyorlardı. Yılmaz da aynı düzeyde yaklaşıyordu. Öyle bir korku oluÅŸtu ki sanki hepimizin üstünde ölü toprağı serpili. Korumaları olmadan Cumaya gidemeyen otorite ve Rusyayı muhtarlara ÅŸikayet eden bir düşünce ne kendisini sokaÄŸa atıyor ne de gazsız susuz milletin gövde gösterisi yapmasına izin veriyor. Terzi gibi uydurarak ya da hoca gibi uysa da uymasa da koyarak Ege beyin dediÄŸi gibi “kendini doÄŸuran (self generating)” bir korku ile karşı dağın ardından yalancı pelivan gürlüyor. Bereket muhtarlardan korkan Rusya geri çekiliyor (!). Bunlar yazmak istediklerim deÄŸil. Bunlar asıl yazmak istediklerime girizgah da deÄŸil. Ne var ki ruhuma söz geçiremiyorum. Bu kadar yetsin mi ? “Adam olana sivrisinek saz, adam olmayana sazı soksan az” demiÅŸti bay Özdil birkaç sene önce. Yiv-set kalmamış olsa da hâla “Göz Korkusu” sürüyorsa “bir iÅŸe yaramayacak mı büzülmek ?”.

Åžimdi gelelim esas vermek istediÄŸim mesaja. Elimdeki kitap Dr.Arthur R.Pell’in editörlüğünü yaptığı bir Dale Carnegie kitabı. GüncellenmiÅŸ bir baskı ve derlenmiÅŸ,toparlanmış bir çerçeve ile “Yöneticilik ve Liderlik” kıyaslamalarıyla pekiÅŸtirme gayretlerinin öğrenmek isteyenlere sunulmuÅŸ olan mükemmel bir armaÄŸan.

“…Ahmet kendisine geniÅŸ bir hedef verilmesini ve iÅŸinin ayrıntılarını kendisi bulmayı seviyordu…”

“…Ahmet’in yardımcısı Behçet, bütün ayrıntıları açıkca belirtilmeyen görevler almaktan rahatsız oluyordu…”

“…Behçet’in çalışanı Cavit, sürekli pekiÅŸtirmeye ihtiyaç duyuyordu. Cavit patronu onu denetleyip de iÅŸini iyi yaptığını söylediÄŸinde mutlu oluyordu..”

“…Behçet’in bir diÄŸer çalışanı olan Davut ise patronu onu çok sık kontrol ettiÄŸinde kızıyordu. Bana “güvenmiyor mu ?” diye ÅŸikayet ediyordu…”

Herkesin kendi tarzı, kendi yaklaşımı ve kendi tuhaflıkları vardı (bu nedenle baÅŸarı formülümün çıktısı olan “10S” in ilk iki S’i “Self Style” dır). Adına “Altın Kural” denen “size davranılmasını istediÄŸiniz gibi davranın” sözü yönetimden pek fazla bir iÅŸe yaramıyor gibiydi (hoÅŸ odunlar bunu bile yapamıyorlar). Bu nedenle “Yönetim Becerilerini GeliÅŸtirme Öğrenme ve Ustalık Yolculuklarımızı (YBGÖUY)” baÅŸlatan ilk görsellerden biri “EÅŸit olmayan kiÅŸiler eÅŸit davranmak en büyük eÅŸitsizliktir” sözlerini içermektedir. Bunun devamında “AGM (Adamına Göre Muamele)” ve “NGÅž (Nabza Göre Åžerbet)” kavramları yerini almaktadır. Bunun için de baÅŸlangıçta küçük bir “Algı testi” yaparız.

Bugünlük bu kadar yetsin ve “Net.GODID” karelerinden oluÅŸturduÄŸum kısa bir filmle yazımı sonlandırayım. Demem o ki; kendinizi sorgulayın ve “Neyi iyi yaptım ? Neyi yaparken zorlandım ? Neyi farklı yapabilir(d)im ?” ve kendinize dürüstçe cevap verip “Kaizenvari (adım adım)” iyileÅŸmenin yolunu bulun. Sonuçta,

* İyi yaptığınız ÅŸeyleri daha fazla yapın (MAS’ın “More” u > Kapasite kullanımızını artırın);

* Yapmakta zorlandığınız ÅŸeyleri daha farklı, daha akıllı, daha becerikli yapmanın yollarında ustalasın (MAS’ın Smarter’ı > Kapabilite kullanımı / yetkinlik geliÅŸtirme).

Sözün özü; her ÅŸey sizin elinizde; ekranlardaki odunlara boÅŸ verin; iç sesinizi dinleyin, içinizdeki ateÅŸi yakın ve yaratıcı enerjinizi açığa çıkarın. İsterseniz, inanırsanız, emekle yoÄŸurup tutkuyla sürdürürseniz mutlaka bir gün er ya da geç “menzil-i maksut” a ulaşırsınız. Yolunuz hep açık ve aydınlık olsun.

Öykücü