Yaşam Büfesinde “Ödül ve Ceza”

“… Düşmanın koordinatlarını bildirdim. Ateş idare topların açılarını saptadı. Dört top birden gürledi. Oyun genel olarak iki yada üç aşamalı oynanacaktı. İlk atış ya uzak ya kısa düşerdi çoklukla. Ben de yeniden değerlendirme yapacak, “50 m uzat ya da kısalt” gibi bir uyarıdan sonra hedef vurulmuş olursa görev başarıyla tamamlanmış olacaktı. Ancak böyle olmadı ve …Siz hiç çatal oynadınız mı ? …”

Merhaba

Bu yazıyı yazacağıma 9 Mart tarihli yazımın sonunda söz vermiştim.

Öykülerin gücüne inanarak yazıyorum. İki yıl önce kendimi “öykülerle öğrenme yolculuğu“na çıkarırken, öykücülüğe soyunurken Çeşme çatıdaki çeyizlerimle hazırladığım ppt sayfalarını da pdf leyerek ekte paylaşıyorum. Belki birileri yararlanır.

storyteller-20070525ppt-compatibility-mode

Kırk yıl önce Erzurum’da yedek subaydım. Son 24 aylık askerlerdendim. Normal günlerde taburun personel subayı, mutemedi ve karargah bölüğünde ölçme takım komutanı olarak eğitim veriyordum. Günlerim dolu dolu geçiyordu. Miadlı evrakları öğrenmiştim. Tümendeki subaylarla hiyerarşinin kurallarını öğreniyordum. Tabur komutanım Yrb.Emiroğlu hem iyi bir amirdi hem de gurbet ellere lk kez çıkan Copcu Ailesi için tam bir babalık yapıyordu. Grip nedeniyle istirahatli olduğum bir Ramazan gününde yazdığı mektup öğütler yanında pekçok duygu yüklü güzelliği yansıtıyordu. Birgün o mektubu bulursam bu sayfalarda yayınlayacağım. Her yıl yapılan batarya ve tabur atışlarında ise görevim ileri gözetleyici olmaktı.

İşte o atışlardan birindeyim. Topların mevzilendiği atış hattının epeyce ilerisinde, düşmana yakın bir tepenin üstündeyim. Yer ölçme aletimi, telsizimi, haritamı yerleştirdim. Bulunduğum yerin koordinatlarını belirledim. Çevremdeki tabyalara, tepelere, dağlara baktım. Harita ile doğayı eşleştirdim. “Üçgenlerle kestirme” metoduyla düşmanın yerini de saptadım ve koordinatlarını ateş idare merkezine bildirdim. Dört top birden mermi yağdırdı. Tabur ve tümen komutanları gözetleme mevkiindeydiler. Aksilik bu ya, ilk atış hedefi tam kalbinden vurdu. Uzatacak ya da kısaltacak ikinci bir atış komutu verme şansım yoktu. Beklenen senaryo bozulmuştu. Ama birşeyler daha yapmalıydım. Başarıyı vurgulamalıydım. Senaryoyu değiştirdim ve tekrar bir komut ilettim. Dedim ki “Tam isabet. Düşman dağılmakta. İhtriaklı atışı tekrarla“. Kısa bir sesizlik oldu. Atış tekrarlandı. Yine hedef tam merkezinden vurulmuştu. Ben çok mutluydum. Şarkılar söyleyerek geri döndüm.

Ertesi gün ne oldu ?

Tümen komutanı çağırdı ve bir kol saati hediye ederek başarıyı, beni kutladı. Mutluluğum bir kat daha arttı. Ya Tabur komutanım ! Beni baba gibi seven tabur komutanı iki gün hapis cezası verdi. Çünkü senaryoyu değiştirerek hem emirlere karşı gelmiştim hem de “ihtiraklı” isteğimle stoklarda sıkıntı yaratmıştım. Bu anıyı unutamam. Çünkü bir tek olay bana hem ödül hem de ceza getirmişti. Başarının bedeli ceza da olabiliyordu. İlerdiğim yoldaki engellerin beni nasıl geliştirdiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Şimdi size bir sorum daha var:

Siz HİT nedir bilir misiniz ? Ya da bu soruyu şöyle değiştireyim.

“Siz görünce, değince ve girince patlayan şey nedir bilir misiniz ?

Lütfen dikkat bu sorumun hiçbir pornografik anlamı yoktur. Gerçekten masum ve yukarıdaki öyküyle ilgilidir bu soru.

Bu ve benzeri pekçok anı Erzurum ve çevresinde şekillenen askerlik görevimi zorlukların orta yerinde beni, bizi hep mutlu etti. Sevgili Yıldırım ve Aydınçelebi’yle özellikle Ramazan iftar yemeklerinde pekçok güzellik yaşadık. “Quick train” ve “drowsy dog” Nato alarmlarını aldığımız geceleri oyun gibi geçirdik. Hatta telsizleri araçlara, askerleri romörklere sıkıştırdığımız için bir hapis cezası daha alsak bile. İşte bunlar bana hep şu sözü anımsattı:

Deliliklerinden yoksun bırakılmış insanlar kanatları koparılmış arılara benzer. Uçamadıkları için bal üretmezler”.

İşte tam bu noktada 2007 yılı sonuna doğru çalıştığım kurumdaki misyonumun tamamlandığını düşünerek hazırladığım “Bitki hekimleri Sosyal Sorumluluk Projemi” anımsadım. Hayallarim vardı. Hayallerimi TOMBUL laştırarak HEDEF kılmaya çalışacaktım. En önemli sıkıntım TOMBUL‘un “O” sunda toplanıyordu. Hayalimi “Ortak alınmış bir karar“a çevirmede yetersiz kalıyordum. Ortak karar, sağlığım öne sürülerek alınamıyordu. O günlerdeki hayalimin ne olduğunu ekteki pdf sayfasında görebilirsiniz. Şimdi ABG un danışmanı olarak bu hayalimin yeniden depreştiğini görüyorum.

bh-ssp-2008-2012

Daha umutluyum.Neden olmasın ?

Hepinizin hayalleri hedefiniz olsun; yolunuz hep aydınlık olsun.

Öykücü (mustafa@copcu.com)