“…1.Boyalı Sundurmanın altına oturmuş dünyayı, yaşamı, düşünceleri irdeliyorlardı. Biri dedi ki “Tam evinizden çıkmak zorundayken… (YB “Sadeleştirmek” 040518);… 2.Gerçekten çok çalıştım… Öyle bir hastalık ki ülkemdeki her insanı etkilemiş. Bir ekonomi ancak kendisini oluşturan kuruluşlar kadar sağlıklıdır…(YB “Eşekli Sözler” 070518);… 3.Karakoldan içeri iki adam girer. Biri iri yarı tam bir yarmadır; diğeri ise sıska, çelimsiz biri. İri yarı yarma şikayetçidir. Sıska adamı gösterip komisere… (YB “Ellinci Yıl” 150518);… 4.Fazlalık çağındayız. Daha fazla seçenek. Daha fazla tüketim. Daha fazla eğlence. Daha fazla korku. Daha fazla belirsizlik. Daha fazla rekabet. Daha fazla fırsat…(YB “Ortaklaşa Rekabet” 160518);... 5.İngilizcede yönetim anlamına gelen “management” sözcüğü, elindeki uzun kamçıyla at terbiyecisinin atları koşturarak eğittiği daire biçimli alan demek olan İtalyanca “maneggio / managgiare” ile Fransızca “manége” sözcüğünden gelir. Peki ya atlar… (YB “Modern Muskalar” 170518);… 6.Hoca pazar yerinde gezinirken boş bir dükkanda iki kişinin oturduğunu görür. Merakını yenemez ve sorar: “Ağalar siz bu dükkanda ne alıp ne satarsınız ?“. Adamın biri kızgınlıkla cevap verir: “Eşek alır eşek satarız“… (YB “RAF’sızlık” 180518);… 7.Öğrencilerden çokça duymaya alıştığımız sorulardan bir tanesidir; “Öğretmenim bu ne/nerede işimize yarayacak?” Sanırım Dick Forsbury bunu öğretmenine hiç sormamış olacak ki, biraz düşünerek engel tanımaz bir atlayış gerçekleştirdi… (YB “Eski ve Yeni” 190518);… 8.Bir arkadaşımız yakınlarda yeni bir otomobil aldı ve kaça sigorta edeceklerini öğrenmek için İskandinavya’nın önde gelen tüm sigorta şirketlerine başvurdu. Fakat günde bir şişe votka içtiğini, esrar çekmeden yatmadığını ve kabarık bir sabıka kaydı bulunduğunu söylemek gibi bir kusur işledi… (YB “Kabile Kültürü” 200518);… 9.Şimdi ne yapacaksın ? Ya faizleri artırıp dediklerini yutacaksın ya da helvayı kavurup millete yedireceksin. Belli ki bu işi kıvıramıyorsun, bir bilene soracaksın… (YB “…ama…” 230518)…”
Önceki yazımda kısaca öyküsünü anlattım: “Akla Kara“ya Sevval’in “Kırılsın ellerim…” şarkısıyla yazımı görselleştiriyorum
Merhaba
İki nedenden dolayı 2018 yılının Mayıs ayındaki blog yazılarıma döndüm. Birincisi 2018 yılında EZM68 olarak ellinci yılımızda Kuşadası’nda beşinci toplantımızı yapmıştık. O toplantıda sevgili Ersin’in (EZM68EEO) modifiye ettiği “Strateji Tuvali“nin dört karesinde özgün görüşlerimizi “Sohbet Gecesinde” paylaşmıştık. Önceki yazımda bu sohbetten kimi pasajları yazıya dökmüştüm. Bu odaklanmanın nedeni de inşallah aydınlık günlerin müjdecisi olarak seçimden sonra 22 Mayıs pazartesi günü İzmir’de buluşacak olmamızdı. Mayıs 2018 e dönüşümün ikinci nedeni ise “Oxuruktan Tayyare” gerekçeleriyle yinelenen seçimde ortaya çıkan “Seçim Tokadı” sonuçlarıydı. Bu iki nedenle ve yine seçim öncesi mucizevi şekilde sahne alan müjdelerde dikkatimi çeken iki konu zihnimin kirli köşelerinde (Dirt Mind Corners) birleşti ve yazımın başlığı “Kaanın Oxuruğu” ile Mayıs ayında uçuşa hazırlanırken yakacak giderim azaldı. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana sazı soksan az… Bu deyiş Yılmaz Özdil‘in bir buluşu ise de, pardon; “sokmak” sözcüğü biraz ayıp kaçtı gibi. Ancak siz “Rücû Sanatı“nın temsilcisi olan Sümbülzade Vehbi Efendinin ünlü şiirini hatırlar mısınız ?
Sümbülzade Vehbi ne demiş ?
“…Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır? / Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan…
Salınarak giderken arkandan ben sokam / Ard eteğin beline, olmasın çamur aman…
Kulaklarından tutam dibine kadar sokam / Sahtiyandan çizmeyi olasın yola revan…
Adamın niyeti kötü değil; bizim zihnimiz kötü. Aslında adam bu şiirin her dörtlüsünde Padişah Selim’den bir kese altın almış. Şiirin böyle olmasını padişah istemiş. Demiş ki “Bana öyle bir şiir yaz ki ilk bölümünde celladı çağırıp kafanı kestireyim, ikinci bölümünde sana ödül vereyim”. Düşünebiliyor musunuz padişaha “eğil eğil sokayım” demekle kalmıyor bir de ne kadar sokayım diye de soruyor. Bre densiz ! Meğer niyeti safmış Vehbi’nin, meğer saçına sümbül takmakmış amacı. Adamın sülalesi de sümbülgillerden olduğuna göre adam masum ve de çok kibar; tam bir centilmen. Şimdilerdeki gibi “sürtük, mürtük” demiyor en azından…
Ne yaptık da bu günlere ve bu muhteremlere (!) mahkum olduk Allah’ım !
02.06.2023
Öykücü