Yaşam Büfesinde “Uzunçalar”

“…Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar; aşk kendinden emin bir şekilde sorar: “Ben senden daha candan ve daha yakınım, sen niye varsın ki bu dünyada ?” Arkadaşlık cevap verir: “Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için”…”

 

Uzunçalar varsın çalsın; elbet bir gün taşın sert olduğunu anlayacak > CINOS’lu günlerden (1985-2009) Netgillerin bugününe (Zoom Grup / 20.01.2021) uzanan öğrenme yolculuğunda kendiliğinden ortaya çıkan “SSTC” gereksinimi > Soru Sorma Becerisini “Köy Enstitüleri Ana Mesajı” ile etkinleştirmek

Merhaba

Yaşam soğana benzer, kat kat soyarken zaman zaman ağlatır” dese de düşünür onun göz yaşları daha çok minare ve kılıf için diye düşünüyor umutsuz yüreğim. Yazıma önce “Sistem ve Erdem” başlığını koydum. Bu başlık hangi etkileşimle oluştu ? Dün gece altı sezonluk Bosch dizisini izlemeyi bitirdim. Altı sezon onar bölümden 60 bölüm demek ve her biri yaklaşık 45 dakika olduğuna göre Duru’lu günlerde (30 Ocaktan 6 Şubata) bu dizi için toplam 45 saat zaman harcamışım. Dile kolay, 45 saat… Çoklukla kış akşamlarının baskın meşgalesi olan televizyona aynı koltuktan empatik şekilde bakarken ben kulaklıkla bu diziyi izliyordum. Dün gece son bölümün (S6/B10)  14 ncü dakikasında söylenen bir cümle dikkatimi çekti ve diziden kopup o cümleyi güncel olgularla kıyaslamaya başladım.

Neden “uzunçalar”; ne demek “uzunçalar” gerçekten de “uzunçalar (longplay)” mı yoksa “uzun çalar mı ?” Uzunu mu çalıyor yoksa çalan mı uzun ? Hem uzun hem de çalıyorsa… Ya çaldığı müzik değilse; ya hem çalıyor hem de uzunsa veya uzun uzun çalıyorsa…İğne bozuk, plak cızırtılı, devir düşük buna rağmen devam ediyorsa…Taştı, 78 likti derken 33 lük 45 lik oldu, rahmetlinin Tesla’sında makaralıydı; daha sonra kasetti kartuştu derken CDlendi, flashlandı ve bizim uzun çalar hala değişmedi, uzun uzun çalmaya çalıştı ki ortada çalacak alet edevat kalmamış, sahne yıkılmış… Fareli köyün kavalcısı mı ? Peşinden gidenler çocuk değilse… Doğaçlama caz çalmaya niyetlenmişse…Bugün çaldığı dün çaldığına uymuyorsa ya da hain kurttan korkmuyorsa…Üstelik bir de zurnada peşrev yapmaya kalkıp da çalmayanlar ona göre hainse; sistemi bozuyorsa ve “Bosch 6/10/14” de ne yazılıydı:

“When the system fails righteous men rise up”

Sistem başarısız olursa, erdemli insanlar ayaklanır” ve uzun çalar erdemi bilir mi ? Ben bile çok aradım “erdemli adam” görebilmek için Boğazın serin sularına bakarken kararan gönlümün gözüyle; bulamadım ve daha önce de paylaştığım “uzun çalar”a uzanan yolun ve ardıllarının tanımlanmış dört özelliği yeniden gün yüzüne çıkardı kabaran duygularımı…Columbia Üniversiteli tarihçi Charles Beard (1874-1948) ne demiş

1.İlahlar yıkmak istediklerini önce iktidar deliliğine tuttururlar.

2.İlahların değirmeni yavaş yavaş ama son derece ince öğütür.

3.Arı yağma ettiği çiçeği döller.

4.Karanlığın en çok arttığı anda gökteki yıldızları görebilirsiniz.

Yaşam büfesinde sırada öne geçme savaşın yoksa; Yaşam Treninin son vagonuna yetişmek için koşma gücün kalmamışsa ve Yaşam Gölünde attığın kulaçların gücü azalmışsa bindiğin kayığa bak ve anla: İnsan yaşlandıkça anlıyor ki; kendi kayığını kendin çekeceksin. Sağlık ve esenlik dileklerimle uzun çaların aklının suya ermesi umuduyla bakalım tünelin ucundaki ışık kurtuluş mu yoksa üzerimize gelen şimendifer mi ?

Öykücü