Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Akıl ve Fikir”

YaÅŸam Büfesinde “Akıl ve Fikir”

“…Güçlü insanların her zaman güçlü zayıflıkları da olur. Zirveler olan yerde vadiler de vardır. Ve hiç kimse birçok alanda birden güçlü olamaz. İnsan bilgisi, deneyimi ve yetenekleri evrenle karşılaÅŸtırıldığında en büyük deha bile tam bir fiyasko olarak deÄŸerlendirilebilir. Performans ancak güçlü yanlar üzerine inÅŸa edilebilir…Geribildirim sorunun ne zaman “görgü” eksikliÄŸinden kaynaklandığını da ortaya çıkaracaktır…”

Merhaba

Yıl sonuna dört kala ÇeÅŸme’de hava birden poyraza dönüp soÄŸudu. Öylesine ani oldu ki sabah yürüyüşümüzde adaya kadar lodostu ve ılıktı hava; Ada Balık’ı geçince birden rüzgar deÄŸiÅŸiverdi. Balıkçının biri Ahmet Hocaya sesleniyordu “Hava patladı; çıkmasam mı acaba ?”. Åžimdi şömine daha bir keyifli. Camlı verandada elektrikli ısıtıcı eÅŸliÄŸinde kahvaltımız her zaman ki mükemmeldi. Her ÅŸey bir yana ne yakınımda ne de uzağımda hiç sigara kokusu yok. Odamızın penceresinden denizi görerek uyanmak bir diÄŸer mutluluk. Alaçatı Pazarından meyve, sebze, çerez ve Cango’ya sırt kemiÄŸi almak rutinleÅŸen iÅŸlerimiz. ÇoÄŸu zaman geceye yayılan boyun ve omuz aÄŸrıları olmasa aÄŸzımızın tadı daha bir fazla olacaksa da buna da şükür ve ÅŸimdilik Volteren Jel ve çok darda kalırsak Cataflam’la vaziyeti idare ediyoruz. Günü saÄŸlıklı kılan ise her koÅŸulda zorladığımız yaklaşık altı kilometrelik sabah yürüyüşümüz. Allah elden ayaktan kesmesin ve beraberliÄŸimizi daim kılsın.

Bu düşüncelerle 2014 e şöyle bir panaromik bakayım istedim. Sonra vaz geçtim. Kimi medcezirlerimizin henüz durulmadığını gördüm. Hata yapmaktan korktum. Erteledim. Onun yerine aklım kayıktaki profesörün kayıkçı ile konuÅŸmasına takıldı ve balonda zor durumda olan adamın yerdeki bisikletlinin profesör olduÄŸunu bilmesini düşündüm. Bu ikili beni “sıraya girmeyenler” gruplamasına itti. Biz yıllardır inandığımız ve faydasını hep gördüğümüz SSTC prensipleriyle biz insanların “sıraya girmelerine” yardımcı olmaya çalışıyoruz. Böylece ikinci aÅŸamada “sırada kalma” heveslerini gözlemek ve daha sonra da “sırada öne geçme” yarışlarında yol gösterici olmaya çalışıyoruz. Ne var ki kimilerinin öğrenmek için gösterdikleri hevesi ve isteÄŸi uygulamada yeterince göstermediklerini gördük. İşte bunlara ben “sıraya giremeyenler” ya da “sıraya girmeyenler” diyorum. ÇoÄŸu kez kolayına kaçmaktan, kimi zaman da alışkanlıklarına direnmekten dolayı sıraya girmeyenlere ben “Allah akıl fikir versin” diyorum.

“Akıl” ve “Fikir” ya da “Akıl” ve “Bilgi” çiftleri beni bir özdeyiÅŸe götürüyor. Kim demiÅŸse demiÅŸ, şöyle demiÅŸ “BaÅŸkasının bilgisiyle bilgili olabilirsin; ama ancak kendi aklın kadar akıllı olabilirsin”. DoÄŸru demiÅŸ. Bu nedenle nice bilgililer görüyorum ama akıllarını doÄŸru (!) kullanamıyorlar. Neden ? Çünkü Allah bize akıl verirken kullanma kılavuzunu da beraberinde vermemiÅŸ. İşte bu akıllılar (!) tıpkı kayıktaki profesör gibi entellektüel sermayesi zenginken yüzmeyi bilmedikleri için yaÅŸamı, yaÅŸamayı bilmiyorlar. Kimilerinde henüz kayık su almadığı için yüzme bilmeyen, hayatı öğrenememiÅŸ hocamız ÅŸimdilik sıkıntının farkında deÄŸil. İnÅŸallah yaÅŸam onu olmak ya da olmamak sınırında sınamaz. Aynı ÅŸekilde bisikletteki hocamız gibi söyledikleri doÄŸru olmakla beraber iÅŸe yaramayan önerilerle varılacak bir liman görmüyorum. Burada da henüz deniz dalgalı olmadığı için hocamız ÅŸimdilik bir liman aramıyor. Allah aratmasın.

Kasım ayındaki “ABG YBGE / Öğrenme YolculuÄŸu“ndan sonra kimi ayak izlerine bakıp da “SSTC ve Pazarlama” ikilisiyle fazlaca haşır neÅŸir oldum bu aralarda. Hatta blogumdaki birkaç yazım da bu etkileÅŸimle oluÅŸtu. ÇeÅŸme-Çatı-Çeyizlerimden salona indirdiÄŸim birkaç kitabı çatıda yerlerine koyarken bu kez gözüme “Etkin Yöneticinin Seyir Defteri (The Effective Executive in Action; Peter F.Drucker, 2006)” kitabı iliÅŸti. Kitap 28.06.2007 de elime gelmiÅŸ ve ilk sayfasına ÅŸu notları düşmüşüm:

“…Belki mesajla yönlendirip, sorular ve giriÅŸim boÅŸluklarını doldurma yöntemiyle “Nesin ?” > “Ne olmak istiyorsun ?”; “Nerdesin ?” > “Nereye varmak istiyorsun ?”; “Status” > “Target” ; “Do” > “Desire” olarak iÅŸe yarayabilir yazmışım 29.07.2007 günü ÇeÅŸme’de deniz kenarında…”

Kitabın 158 nci sayfasındaki açıklamalar Jim Collins‘in “Good to Great /İyiden Mükemmele” kitabındaki dört metafordan (yumurta, volan, otobüs ve kirpi)Kirpi” nin bir baÅŸka açıklamasıdır. P.F.Drucker’ın Harvard Business Review’un Haziran 2004 sayısında yayımlanan “Etkin Yöneticiyi Etkin Yapan Nedir ?” sorusunun yanıtına ait makalesinin bir yerinde “YoÄŸunlaÅŸma“ya dikkat çeker. Söylediklerine bakarsak “Kirpi” yi görürüz:

“…Etkin olmanın herhangi bir “sırrı” varsa, o da yoÄŸunlaÅŸmadır. Etkin yöneticiler önce yapılması gereken iÅŸleri önce yaparlar ve bir seferde bir iÅŸi yaparlar. Her zaman yapılması gereken önemli katkılar onları yapmak için ayrılmış zamandan daha fazladır. Bir yönetici ciddi katkılara ne kadar çok odaklanırsa, o kadar çok uzun ve bölünemeyecek zamana ihtiyaç duyacaktır. MeÅŸgul görünmekten ızaklaşıp sonuç elde etmeye ne kadar çok yönelirse, o kadar çok sürekli çaba göstermek zorunda olacaktır. Aynı ÅŸekilde, yönetici ne kadar çok güçlü yönlerini üretken kılmaya çalışırsa, sahip olduÄŸu insani güçleri baÅŸlıca fırsatlara yoÄŸunlaÅŸtırma ihtiyacının o kadar çok bilincine varır. Sonuç almanın tek yolu budur.

“O kadar çok ÅŸey yapan” ve göründüğü kadarıyla da zor ÅŸeyleri yapan insanların “sırrı” iÅŸte budur. Her sefer sadece bir iÅŸi yaparlar. Bunun sonucu olarak, sonunda hepimize kıyasla daha az zamana ihtiyaçları olur. Hiçbir ÅŸeyin yapılmasını saÄŸlayamayan insanlar çoÄŸu zaman çok daha sıkı çalışırlar.

Etkin yöneticiler yarışta gibi çalışmazlar. Rahat bir hızla çalışırlar ama sürekli çalışırlar. Yapmaları gereken çok iÅŸ olduÄŸunu bilirler. O nedenle her seferinde bir iÅŸi yapmaya ve öncelik taşıyan iÅŸleri önce yapmaya yoÄŸunlaşırlar. YoÄŸunlaÅŸma, nelerin gerçekten önem taşıdığı ve önce geldiÄŸi konusunda zamana ve olaylara kendi kararını dayatmaya cesaret etmek demektir ve zamana ve olaylara boyun eÄŸmek yerine onların efendisi olma konusunda yöneticinin tek umudu budur…”

“Sır” ve “Umut”, doÄŸuÅŸtan mı yoksa sonradan mı ?

“Profesyoneller” filminin (http://www.sinemalar.com/film/27551/profesyoneller) sonlarına doÄŸru filmin dört kahramanı yaÅŸlı Amerikalının karısını (Cladue Cardinale) kaçırıldığı Meksika’dan alıp getirirler. Kadının Meksika’da devrim için uÄŸraÅŸan genç sevgilisi aslında çocukluk aÅŸkıdır. Kadın kaçırılmamıştır; kendi isteÄŸi ile gitmiÅŸtir. Dört profesyonel kırkbin dolar karşılığı kadını geri getirip görevlerini yapmışlardır. Ne var ki hem dönüşte yol boyunca oluÅŸan diyalog ve hem de son anda adamın karısına karşı kötü davranışı nedeniyle kadını arabaya bindirip Meksika’ya doÄŸru geri gönderirler.”Sen karından biz de kırkbin dolardan olduk” diyerek atına binmekte olan Lee Marvin’e “Sen alçaksın” der kadının kocası. Lee gülümseyerek “Haklısın; bu benim doÄŸuÅŸtan arızam” diye cevap verip sözlerini şöyle sürdürür “Sen alçaklığı sonrada kazanmışsın ve üstüne yapışmış, kurtulamayacaksın”. Åžimdi bu ilgisiz eklenti neden yazımın burasına girdi ? diye önce kendime soruyorum. Olası yanıtlarım, “aklının doÄŸru kullanmayanların bu yetersizliÄŸi doÄŸuÅŸtan mı yoksa sonradan mı ?” ikilemidir belki de iliÅŸkiyi kurduran. Ya da “Galata Köprüsü” üzerindeki kör dilenciye göz koyan adamın karşılıklı söz veriÅŸlerin sonunda “kusura bakma senin körlüğün doÄŸuÅŸtanmış, bu yöntemle çözülmedi, gözlerin ondan açılmadı” deyiÅŸindeki kurnazlığı mı “dirty mind” dan çıkmayan !… Her neyse.

Nereden çıktı ÅŸimdi bu karmaşık konu ? Halbuki ÇeÅŸme’den ve duygularımdan söz etmek istiyordum. Sanırım ayaz gecenin “Güllerin Savaşı”nı görüntülerinde aklıma ÅŸimdilik mukayyet olmak istedim ve ana konuyu geçiÅŸtirdim. Nasıl ama akıllı mıyım ?

Biraz da bekleyip dört gün sonra yılın muhasebesini yaparken belki daha açık sözlü olabilir. Yine de her koÅŸulda rahmetli babam kadar cesur olamam geribildirim verirken ya da öz eleÅŸtiride bulunurken. Bu da bizim kuÅŸağın “ÅŸiÅŸ de yanmasın kebap da anlayışının yansıması”dır. Şükürlerimiz sonsuz. Keyiflerimiz de gıcır; Vit-Sin olgusunun belirsizliÄŸinde ve Bergama’nın rüzgarlarının verimliliÄŸini beklerken.

Sağlık ve esenlik dileklerimle nice günlerin gecelerin hep keyifle geçmesi ve aydınlık yollardaki ustalıkların önemli ve öncelikli işlere doğru yoğunlaşmalarla daha etkili olması dileklerimle.

Öykücü