Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Mavi Anadol (2)”

YaÅŸam Büfesinde “Mavi Anadol (2)”

“… 5.Neden taÅŸtı motor yağı; 6.ÇeÅŸmeli Turgut’un balıkları ve kavunlarından bugün 6304/3 sefası; 7.Deniz kenarındaki odunlarla sırtlanan termosifon; 8.Alanyalı zakkumlar “Kaptan bu bizim yağımız deÄŸil mi ? Öyle mi muavin ? diyen yaşını yeni doldurmuÅŸ diller“; 9.İstanbul’un hüznü ve Polenezköy keyfi; 10.Gönen’in salıncaklarında tatil ve Demirci İsmail’in emri “binin lan arabaya; y** ** mı çay kave iççek !“;…” 

Kerem’in gözüyle NezuÅŸ ve Musto Dedenin 2020 Eylülündeki mutluluÄŸuna karşın ülkemin haline uyan üç diziden karelerle “Afrika Atasözü”

Merhaba

Pelivan tefrikası olacak gibi görünüyor bizim “Mavi Anadol“. Kırk dört yıl önce ilk arabamız olarak ailemize katılan dokuz yaşındaki “Mavi Anadol” öğrenme yolculuklarımızın başında, büyüme ve geliÅŸme dönemimizde, kimi yetersizliklerin orta yerinde, kışın soÄŸuÄŸunda, yazın sıcağında pek çok küçük mutlulukları büyük hazlara çevirdi. Arabayı aldıktan iki ay sonra ehliyet aldım. Aradan geçen iki ayda pek uslu da durmadım. Gecenin yarısına yaklaşırken, eve dönüş için veda etmek yerine 18 Mayıs 1977 de Esentepe’den ÅŸahlanıp MuÄŸla yollarına çıkışımızın öyküsü daha sonraki yazıma konu olacak. Hiç bir tarihsel sıralama yapmadan aklıma düşenleri olduÄŸu gibi kağıda dökünce sırada motor yağı öykümün var olduÄŸunu görüyorum.

5.Neden taştı motor yağı ?

“Mavi Anadol”un motoru ve eklentileri bana göre oldukça basitti. Bir bakışta karbüratör, radyatör, distribütör ve tevzi makarası, bujiler, ana kablo, ÅŸarj dinamosu, marÅŸ motoru, bendix diÅŸlisi, hava filtresi, gaz teli, direksiyon kutusu ve daha nice parçalar gözün gördüğü ve elin kolaylıkla girdiÄŸi yerlere yerleÅŸtirilmiÅŸti. Kontak anahtarını çevirip de motor çalışmadı mı; çevir çevir ve hatta ittir ittir çalışamadı mı nereye bakacağımı ve hangi sırayla bakacağımı bilirdim. Bu nedenle ciddi bir sorun olmadıkça tamirciye gitmezdim. Bu nedenle Almanya’dan yıllık izne gelen rahmetli kayın biraderim Nezih abiden ya bir teyp ya da lokma takımı isterdim özellikle Ahmet Kaya kartuÅŸunu dinlerken gevÅŸeyen vidaları sıkmak için. Ne var ki; her altı ayda bir vizeye gitmek, vizeye gitmeden önce “Mavi Anadol“u kontrole uygun hale getirmek gerekiyordu. Ya ÅŸaşı bakan farlarını düzeltmek ya da sallabaÅŸ olmuÅŸ rot balans ayarını yaptırmak ve hele hele el frenini mutlaka ayarlatmak gerekiyordu (hoÅŸ tamirciden araç kontrol istasyonuna kadar olan beÅŸ yüz metrelik yolda bile yapılan ayar bozuluyordu. Bu konuda adeta yalvaran muayene memurunun sözleri de ayrı bir öykü konusu). Bir de buna beÅŸ bin kilometrede bir motor yağını deÄŸiÅŸtirmek eklenince hesaplı bir usta bulmak gerekiyordu. Allah selamet versin Kamuran Usta, Anadol resmi servisi olan Otosan’dan yeni ayrılmış ve kendi dükkanını açmıştı. Bizim “Mavi Anadol”un garibanlığına bakıyor ve herkese on liraya yaptığı iÅŸi bana beÅŸ liraya yapıyordu. Ben de hemen her seferinde “Mavi Anadol”un yaÄŸ deÄŸiÅŸiminden önceki günlerde, hal hatır sormak için kendisine uÄŸrayıp, bir çay içimi sohbetinde iliÅŸkimizin salt oto bakım olmadığı mesajını vererek kimi iÅŸleri bedavaya yakına getirmeye çalışıyordum. Ne de olsa tek maaÅŸlı bir devlet memuru olmanın kısıtlarında hesaplı olmak gerekiyordu. Bunu, bugünün geliÅŸmiÅŸlik koÅŸullarında yadırgıyor musunuz ?

Siz doktorunuzu hiç hasta olmadan ziyaret eder misiniz (Courtesy visit / Nezaket Ziyareti > SSTC gibi batının iliÅŸki yönetimine göre düzenlenmiÅŸ öğrenme yolculuklarının yapılandırılmasında bu tür sosyal faaliyetler çok  fazla önemseniyor gibi görünmese de bizim gibi oriyental kültürlerde “saÄŸlam, saÄŸlıklı ve uzun süreli iliÅŸki kurmada” bence göründüğünden çok daha fazla etkilidir. “Satışın ABC” si için ( > Ressamlığı kendinde menkul rahmetlinin sözcüğü ile “Netekim” ya da bir diÄŸer rahmetli olan ve saÄŸlığında “Bir bilen” olarak adı anılan cumbabanın sözcüğü ile “binaenaleyh” ) kimi ciddi çok uluslu ÅŸirketler “Customer Appreciation Week” diye bir kavramı uygulamaya aktararak “Nezaket Ziyareti“nin önemi konusunda akıllarının geç de olsa suya erdiÄŸini göstermektedir… ) ?

Biz yine “Mavi Anadol” un öğretilerine dönelim. Biraz önceki satır arasında geçtiÄŸi gibi o tarihlerde motor yaÄŸlarının özellikleri ve motorların nitelikleri gereÄŸi olarak her beÅŸ bin kilometrede bir motor yağı deÄŸiÅŸtiriliyor; ÅŸanzıman ve differansiyel yaÄŸları kontrol edilip eksikse tamamlanıyordu. Hele bir de “Mavi Anadol” daki gibi yaÅŸ kemale ermiÅŸse, motor tık nefes olmuÅŸsa motordaki yaÄŸ kendini bu sürede tam olarak koruyamıyor ve motor yaÄŸ yaktığı için daha sürenin yarısında (2.500km olduÄŸunda) eksilen yağı tamamlamak için en az bir litre yeni motor yağı eklemek gerekiyordu. Bu nedenle “Mavi Anadol“u her çalıştırma öncesinde yaÄŸ çubuÄŸunu çekip yaÄŸ seviyesini kontrol ederdim. Åžimdilerde “Mavi Anadol” dan kırk yılda “Gri Audi“ye gelince yaÄŸ çubuÄŸu nerde, yaÄŸ çubuÄŸu var mı bilmiyorum. Ve 15.000 km de bir yaÄŸ deÄŸiÅŸtiriyorum. Bunu da Vosmer resmi servisi oldukça iyi bir paraya yapıyor. Ben ÅŸirket aracı kullanıncaya kadar servis nedir bilmezdim. Önceki yazımda konu ettiÄŸim “Üçüncü Dönemeç” den sonraki 24 yıl içinde ve özellikle bu sürecin ilk yıllarında sevgili meslektaşım ve CINOS (CİbaNOvartisSyngenta)‘lu iÅŸ arkadaşım Yankılı Halil‘in 1986 yılındaki toplantıda dediÄŸi gibi “Araçların çalışanlardan daha iyi bakılması“nı saÄŸlayan servis konusu hep kıyaslamalı olarak aklıma takılmıştır. Antalya’da Sera Otelde 1986 yılı sonbaharında yapılan yıllık toplantı benim CINOS‘un ilk evresindeki (Ciba-Geigy) ikinci yılımdı. Toplantıya, sunumlara, materyale, cesarete, kestirimlere, sözcüklere, kavramlara ve iç iliÅŸkilerin güvene dayalı esnekliÄŸine hayran kalmıştım.

“Bakım” sözcüğü dünden bugüne getirdi beni ve anıların dilini bırakıp geçen gün izlediÄŸim filmden defterime yazdığım bir akrostiÅŸi sevgili Halil’in sözlerine düşünerek burada paylaÅŸmak istiyorum. Ben akrostiÅŸleri çok severim ve hemen her fırsatta kendim de uydurmaya çalışırım. ÖrneÄŸin 1987 yılında öğrenme ve ustalık yolculuklarıma bir çerçeve sunan SSTC nin gerçek isminden sonraki uydurduklarımı bir kez daha paylaÅŸayım:

*SSTC1987 > Selling Skills Training Course (Satış Becerilerini GeliÅŸtirme Kursu) < Sevgili Alev Kutay’la YaÅŸam Büfesinde Sıraya Girmek için sahip olduÄŸumuz “özbakım deÄŸerleri“ni etkinleÅŸtirmek

*SSTC2000 > Soru Sorarak Tabiiki Canım : Copcu et al. (Ümit, Tahsin, Veli, Kayhan ve İrfan’a odaklı onca gayretimin, hazırlayıp verdiÄŸim “Trainer Manual” lere raÄŸmen, pek fazla iÅŸe yaradığını görmedim. Tıpkı “Pretty Woman” daki operayla ilgili sözler gibi); Soru sorma becerilerine nitelik kazandırarak YaÅŸam büfesi önündeki sırada kalmayı bir alışkanlık haline getirmeye yardımcı olmak (bu kavramın babası olan sevgili Günay’ın kulakları çınlasın)

*SSTC2010 > Self Sytle by Training Competence (EÄŸitilmiÅŸ Yetkinlik Kazanılmış Özgün Tarz) > CINOS sonrası özellikle Netgiller ve Utku beraberliÄŸindeki yolculuklar olmak üzere “Mustafa Artık Serbest / MAS > More And Smarter” kavramı içinde “Bilginin zekatını vermek” amaçlı yaÅŸam büfesinde ilerleme yarışında olanlara anlatmak, koçluk etmek, önderlik etmek (Dr.Blanchard >  Situational Leadership)

Geçen gün izlediÄŸim filmdeki akrostiÅŸe gelince: Rob Burnett‘in yazdığı, sahneye koyup yönettiÄŸi “The Fundamentals of Caring (Kayıp Åžeylerin Bakım Kılavuzu)” isimli filmde özürlü/engelli kiÅŸilerin bakımını üstlenecekler bir eÄŸitim programına alınıp sertifika veriliyordu. Bu eÄŸitimin baÅŸlangıcında slogan olarak (ya da sevgili Merih Hanımın öğretisiyle slogandan daha ziyade “ana mesaj” olarak) öğrenme yolculuÄŸuna katılanlara “Merhaba (Aloha)” derken “kendine bakmasını bilmeyen baÅŸkasına bakamaz” idi. Tıpkı benim öğrenme yolculuklarında “En çok deÄŸer verdiÄŸiniz ilk üç ÅŸey nedir ?” soruma ilk sırada beklediÄŸim yanıt gibi. Ve bakımın beÅŸ esas adımını bir akrostiÅŸle (ALOHA) anlatıyordu Rob efendi:

ALOHA > Ask (Sor) > Listen (Dinle) > Observe (İzle) > Help (Yardımcı ol) > Ask again (Tekrar sor)

Biz de SSTC nin her üç versiyonunda bundan baÅŸka bir ÅŸey yapmıyoruz ki…

Åžirket ÅŸemsiyesi ortadan kalksa da, emekli olmanın sınırlı finansal kaynaklarını daha akıllı kullanmak gerekse de oto bakımı konusunda kazanılmış olan deneyim ve alışkanlık hâla etkilerini sürdürmektedir. İşte tam da bu noktada “Mavi Anadol” için de bir akrostiÅŸ uydurabilir miyim ? Satın almada verilen açık destekleri unutmadan, yetersizlikleri aÅŸmada, keyfe keder olguları kafaya takmadan, sahip olmanın hazzını sürdürmede bu akrostiÅŸle kendime, kendim için, kendimi yansıtan ve dünden bugüne geçerliliÄŸini koruyan bir mesaj verebilir miyim ? diye düşününce:

*Daha fazla eylemli olmanın (Kaymakçılı sucuklar; rahmetli Fehmi beyli çarşaflar; Antepli halılar) yanında

*Görünür teÅŸviklere (1977 de babamın 47binlik, 2019 da Kerem’in 100binlik desteÄŸi) şükrederken,

*Biriken ihtiyaçların karşılanmasını sabırla öteleyegeldim (ve çok şükür ki kırk yıl boyunca EKÜPlus ile fazlasıyla tam gerektiği süreçte doyuma ulaştım; ulaşıyorum. Şükür ve şükran doluyum).

*Bunun için sahip olduğum disiplinin bir adım ötesini arabalı olmaya adapte etmeye çalışıp,

*Olanla olması gereken arasındaki “olabilecek” için koÅŸulları, seçenekleri deneyime dayalı olarak “optimize etmeyi öğrenerek” “Mavi Anadol”u dokuz yıllık beraberliÄŸimde, büyüme ve geliÅŸme yolculuÄŸumda çok sevdim(k).

İşte bu düşüncelerle “Mavi Anadol” için de aÅŸağıdaki akrostiÅŸi uydurdum (ben çok uydurukçuyum deÄŸil mi ?):

More Actions & Visible Incentives, by Accumulating Needs, Discipline & Optimising Learnings”

Bu nedenle artık yaÄŸ kontrolü yapmıyorum; yapmasını da bilmiyorum. Audi’de yaÄŸ çubuÄŸu var mı bilmiyorum ve olduÄŸunu da sanmıyorum. Zaman zaman ön kaputu açıp da motora baktığımda “Mavi Anadol“un basitliÄŸini, sadeliÄŸini görmüyorum. Gördüklerimin neler olduÄŸunu bilsem de örneÄŸin sol tarafta alternatöre, (varsa) devir daim pompasına baÄŸlı olan, odak noktası ağırlık merkezi dışında olduÄŸu için adına “eksantrik” de denen triger kayışını görüyorum. Bu kayışın vakti zamanında zincir olduÄŸunu ve kayış olarak ilk defa rahmetli Nezih abinin yeÅŸil Taunus Ford’unda tam Almanya’ya geri dönüşe geçtiÄŸi anda Tepecik’te kapımızın önünde kayışı sıyıran motorda ne kadar fazla zarar oluÅŸtuÄŸuna tanık olduÄŸumda görmüştüm. Sıyıran kayışın kritik ateÅŸleme sırasını bozarak geliÅŸi güzel açılıp (emme) kapanan (eksoz) subapların piston yüzeylerine çarparak tüm pistonların delindiÄŸini dehÅŸetle izlemiÅŸtim. Ne zor günleri Yarabbi ! Kıt kanaat bir yıllık birikim sonucu yurda yıllık izinle gelen ve bunu benim “Mavi Anadol” gibi ikinci el arabalarla yapan bir Almancının dönüş yolunda program dışı yaÅŸadığı bu arıza belki de dönüşte birkaç aylık gelirine mal olmuÅŸtu. Åžimdilerde periyodik bakımlarda triger kayışı sap saÄŸlam görünse de sistem deÄŸiÅŸtirmeyi emrediyor ve yapıyoruz; yaptırıyoruz. Bizim Bülo da bir haftadır triger kayışı için aÄŸlaşıyorsa da ÇeÅŸmeli renocunun istediÄŸi altın bin lira yerine bin liralık İsmail Usta seçeneÄŸini geliÅŸtirmeme raÄŸmen harekete geçmeyip arabasını kullanmayı sürdürüyorsa, ya ÅŸikayeti ciddi deÄŸil ya da triger kayşının sıyırmasını önemsemiyordur. Keyif onun köy mehmet aÄŸanın… Her neyse motor yağı, günlük kontrol ya da yaÄŸ çubuÄŸu konusundaki duyarlılık azalışı hem araçlardaki geliÅŸmenin bir sonucu hem de modern yaÅŸama eklenen konforun bir parçası. Tıpkı elektronik hesap makinaları çıktıktan sonra kerrat cetvelinin unutulması gibi…

Bir daha her neyse biz yine 1977/1985 arasına dönelim ! Motor yağı deÄŸiÅŸtirmek gerektiÄŸinde yaÄŸ yüz liraysa Kamuran usta da on lira yaÄŸ deÄŸiÅŸtirme ücreti alırdı. Birkaç kere izledikten sonra on lira vermemek için “Bu yağı ben deÄŸiÅŸtirebilirim” diye düşünüp enstitünün bahçesinde kriko ile “Mavi Anadol“u biraz havaya kaldırıp motor kısmının altına yattım. Karterin altındaki yaÄŸ tıpasını söktüm. Akan pis yağın bitmesini bekledim. Bitince tıpayı yerine taktım. Motor üst kapağının üstündeki yaÄŸ konacak olan kapağı çıkardım. Elimdeki bir galon yağı dökmeye baÅŸladım. Daha galonun yarısına gelmeden motor yağı üstten motorun üstüne, yerlere dökülmeye baÅŸladı. Åžaşırdım kaldım. Herhalde kullanılmış yağı yeterince akıtamadım diye düşünüp elimdeki üstüpü ile yaÄŸlanan kısımları sildim. Aracı çalıştırıp eve doÄŸru yola revan oldum. Bir hafta sonra Kamuran Ustaya nezaket ziyareti yapıp yaÅŸadığım durumu bir çay sohbeti içinde anlattım. Bıyık altından güldü. Arabayı yaÄŸ deÄŸiÅŸtirme hendeÄŸinin üstüne alıp altına girdi ve karter tıpasını açıp eski motor yağını akıttı. Bir galon yaÄŸ aktı. Halbuki ben açtığımda bu kadar yaÄŸ akmamıştı. Demek ki ustalık baÅŸka bir ÅŸey; akıtmasını bile bilmek gerek. Farkı görebilmek için ben de hendeÄŸe girdim ve gördüm ki.. Tüh Allah kahretsin !

Usta da yaptığım hatayı anladı ve “Dua et, uzun yola çıkmıyorsun; evden iÅŸe, iÅŸten eve gidiyorsun ve bu kısa mesafede motor ve uzantıları tam ısınmıyor. Yoksa elinde bir blok demir kütlesiyle hurdacıya giderdin !” dedi; ürperdim. MeÄŸer ben karterin altındaki tıpayı deÄŸil ÅŸanzımanın tıpasını açmışım. Åžanzıman yağını boÅŸaltıp motora yeni yaÄŸ koymuÅŸum. Bu nedenle eski yağı boÅŸaltmadan yaÄŸ koyduÄŸum için motor yağı üstten etrafa saçılmış. Bunun sonucunda bir hafta boyunca ben yaÄŸsız ÅŸanzımanla gidip gelmiÅŸim. MeÄŸer “Mavi Anadol” yaÄŸsız ÅŸanzımanla da gidiyormuÅŸ; “Mavi Anadol” bizim gibi fazla müşkülpesent deÄŸilmiÅŸ. Bu deneyimin öğrettiÄŸi ders ise: Hiç bir konuyu hafife almayacaksın; bildiÄŸini sanmayacaksın; bilmiyorsan yapmayacaksın. Ustandan alıp ustana satmayacak, bilmediÄŸin motorun altına yatmayacaksın… Ve bu deneyimin bir de iki defa yaÄŸ parası vermek gibi acı tarafı da var…

6.Çeşmeli Turgut’un balıkları ve kavunlarından bugün 6304/3 sefası

Bugün ÇeÅŸme’nin Yalı Mahallesinin 6304 sokağındaki 3 numaralı evde korona kısıtlarını minimize eden koÅŸullarda yaÅŸamanın öncüllerinde “Mavi Anadol“un rolü ve etkisi çoktur. Kırk yıl önceden bugünün kaderi çizilirken sahip olduÄŸumuz “Mavi Anadol“un bu denli etkisi olacağını kim bilebilirdi ki…Bir arabaya sahip olmakla birlikte, ekstra bir kazanç olmadıkça onu pek kullanamadık ve kapının önünde, kaldırımın üstünde, duvara iki parmak mesafede sakin ve sessiz bizi sabırlar bekledi. Onu hareket ettirmek için Antep’in halıları (Erzurum anısı olarak ve sevgili Aydınçelebi‘ye saÄŸlık ve ÅŸifalar dileyerek onun sesiyle “BaÄŸdat’ın hamamları, yanıyor külhanları…”nı anımsadım) vb gibi kapıların ek bereketine ya da rahmetli Nezih abinin rahmetli Turgut eniÅŸteden aldığı arsanın hey ay ödenecek olan taksitini götürmek için gerekli olan yakıt desteÄŸine gereksinim vardı.

Bu öyküye de yer veririm diye bu yazımın giriÅŸindeki renkli kısma aylık ÇeÅŸme turlarını da kattım. Ancak “motor yağı neden taÅŸtı ?” sorusuna basit bir yanıt vermek yerine yan yollarda gezinmekten sakınamadığım için bu öykü gelecek yazıma kaldı: hoÅŸ görüle.

Sözün özü; “SSTC” den yola çıkıp, “ALOHA” dan esinlenip “MAVİ ANADOL” için de bir akrostiÅŸ uydurup bir daha motor yağını üstten taşırmamak için bir defa daha “ustandan alıp ustana satma, bilmediÄŸin motorun altına yatma” diyerek saÄŸlık ve esenlik içinde deneyimlerinizin, mesajlarınızın ve öykülerinizin sizinle birlikte mezara gitmemesi için yazmanızı ısrarla öneriyorum ve yolunuzun açık ve aydınlık olmasını diliyorum.

Şimdi bütün mesele; bu yazıma sünnetçinin vitrinindeki çalar saat gibi görünmeyecek bir kolajı korona kısıtlarında zayıflamış arşivdeki kayıtlardan oluşturabilmek.

Öykücü