Yaşam Büfesinde “Endemik Aptallık”

“…Şeytan uyuya kaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan. Biri paraya yapıştı; diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiç bir iş yapmadı (Dostoyevski) > Üç tüy de aynı adamın elinde olunca ülkede endemik aptallık normal sayıldı…”

Akla Kara (1953) ve Has Arabesk 2023 (ŞS / Eller aldı)

Merhaba

“Uzaklarda arama, nerde olduğunu bana sor; şimdi sen içimdesin…” Esengül’e rahmet diliyorum. Hadi canım sen de “dış güçler“. Bizim böyle dostlarımız (!) varken düşmana, dış güce gerek yok. Başarılıysan, dürüstsen, sözünün eriysen, gözüne hırs bürümemişse, hakkaniyet ve adaletten yanaysan, gülümsüyorsan, yüzde bir bile farkın olsa dışlanırsın, aforoz edilirsin. Sana sadece kenardan bakmak kalır, o da gözlerine mil çekilmezse. Unutma zencilerin dünyasında beyaz dolaşılmaz ve hâlâ insanın TSE’si yok. Yaşadığın coğrafya kaderin değildir; ancak sahip olduğun endemik aptallık sana yeter. Siyaset arenasında Yengeç Sepetinin kapağını kapatmaya gerek yoktur; kapak açıktır, sepetten çıkarım sanma, aldanma tırmanmaya başladığında bacağından asılıp seni sepetin içinde tutacak çok dost sandıkların olur. Belki bir gerçek soylu vardır; ama bunca soysuz ithal olmayabilir; yerli malı yurdun malı her Türk bundan nemalanmalı. Hele bir de devlet malıysa domuz olmamak için aksırıncaya kadar, tıksırıncaya yemeli.

Ne demiş omuzunda bir kuşla restorana giren yakışıklı ve zengin adam “Nerden bileyim ermişin bu kadar gerzek olduğunu !“. Halbuki o sadece ve sadece üçüncü dilek olarak “Öyle bir kuşum olsun ki yesin yesin doymasın” demişti ermişe. Günümüz ermemişlerinden kimi takla attırır; kimi ananı burada bırakma der; bu ömür böyle geçer. Gün gelir sen de, yardan da serden de geçer, alır başını gidersin. Başını bu endemik aptallığa bırakacak değilsin ya !

Bir zamanlar birbirini denetleyen, tamamlayan bir devlet ve bir de hükümet vardı; şimdi ikisi bir olunca ve tek elde toplanınca günler karardı. Hükümetin olduğu zamanın behrinde Fuar’ın girişinde bir tiyatro oyunun adı gözüme takılmıştı: “Hükümetin işine, fakirin s***şine karışılmaz”. Demek ki o zamanlar din ve devlet işleri gerçekten ayrıydı; özellikle de perşembe gecelerinde cumaya hazırlık etkinlikleri zirve yaparken karışılmazdı; kapı bile çalınmazdı.

Şimdilerde ise, Allah’ın işine karışılmaz ! Demek üstümüze gelen, daha dip dalga değilmiş bize çarpan ve bizi bu endemik aptallığa kurban ettiğine göre vardır bir bildiği…

02.06.2023

Öykücü