“…Bais-i ÅŸekva bize hüzn-i umumidir Kemal; kendi derdi gönlümün billah gelmez yadına (Åžikayet ediyorsam milletin üzüntüsündendir Ey Kemâl; Yemin olsun ki gönlümün aklına kendi derdi gelmez. Namık Kemal)… ve bugün; ülke, vatan elden gitmesin diye üçüncü Kemal’e baÄŸlandı umudumuz…;“
EZM68 İkinci Konak BuluÅŸması (22.05.2023) > 28 Mayıs’ı beklerken; her ÅŸey çok güzel olacak
Merhaba
Zamanın behrinde Namık Kemal yazmış bu ikiliyi; bugünlerde bizim Kemal adeta tek başına çırpınıyor ve de böylesi kurtuluÅŸ anları için örnek olan, yol gösteren kahraman Kemal (Mustafa Kemal Atatürk)den medet umuyor benim ruhum. Dün buluÅŸtuÄŸumuz sınıf arkadaÅŸlarıma baktım da birisinin iki çocuÄŸu Londra ve NewYork’ta; diÄŸerinin Kanada ve ABD’de ve hemen hepsinin “Z KuÅŸağı (torunlar)” dahil bizden sonraki nesilleri kaygılarımızın esasını oluÅŸturan korkulardan kendilerini izole etmiÅŸ durumdalar. Demek ki ÅŸikayetimiz kendimize dönük deÄŸil; evine et alamayanın ejder meyvesi yiyen saraylıyı tercih etmesine olan hayretimiz ÅŸaÅŸkınlığımızın nedeni. Bunun temelinde mantık yok; makul deÄŸil; sadece “inancın gücü” var ki Allah kurtarsın.
Hiç sevemediÄŸim birisi “burası çok önemli” derken “at izi ile it izinin karıştığını” söyleyip sırra kadem basmıştı. Gerçekten de ÅŸimdi izler karışık. Onu anımsadım ve kuÅŸun aÄŸzındaki nedir diye baktım, baktım ve anladım ki kuÅŸ kadar cibilliyet kalmamış beni ademde ve bu gidiÅŸle, hepimizi güpegündüz s….ler Acıbademde (rahmetli EZM68AK; Prof.Dr.A.Kelle‘ye ait bu sözler). Allah beni affetsin.
Kuşun ağzında ne var ?
Hazreti İbrahim’i ateÅŸe atmışlar. KuÅŸun biri gagasında bir damla su ateÅŸe doÄŸu uçuyor. SormuÅŸlar “Ne yapıyorsun ?“. KuÅŸ “AteÅŸi söndürmek için su taşıyorum“. Gülmüşler ve “Taşıdığın o bir damla su ateÅŸi söndürmez ki !“. KuÅŸ “Olsun varsın, en azından niyetim belli olsun !“. O sırada bir baÅŸka kuÅŸ aÄŸzında bir dal parçası ateÅŸe doÄŸru uçuyor ve ona da aynı soruyu sormuÅŸlar. KuÅŸ “AteÅŸi artırmak için dal götürüyorum“. Ona da gülerek “O taşıdığın küçücük dal parçası ateÅŸi artırmaz ki ” dediklerinde o kuÅŸ da “Biliyorum; en azından niyetim belli olsun !” demiÅŸ. Niyetleri talan ortaklığı olanlara Allah kuÅŸ kadar olsun akıl versin...
Dört adayın ikisinin duruÅŸu, tavrı, sözleri, hedefleri ve amaçları net. Kemal ve Recep Bey. İlk oylamada devre dışı kalan ince soÄŸanlıları anlamakta güçlük çekiyorum; anlayamıyorum. Siyasi arenaya çıktıklarında, diyar diyar gezdiklerinde ve sahneye çıktıklarında söyledikleriyle siyasi yapıları ve rotaları belliydi; daha doÄŸrusu belli gibiydi. Bunca kaypaklık akla ziyan. İkinci turda devre dışı kalınca dersin ki “ben bu güne kadar Kemal’e yakın çizgideydim; sözüm söz Kemal’i destekliyorum” veya diÄŸer adayı. Ama Serdar’ın ÅŸarkısındaki gibi “binlercesi” var olanlar gibi bugün saÄŸa, yarın sola, öbür gün yukarıya ve daha sonraki gün aÅŸağıya yönelip de “bana da talan düzeninden bir yer verirsen sana katılırım, sen beni yumruklamış olsan da unuturum, bana söylediklerini yerim yutarım, sana söylediklerimi de ÅŸakacıktan demiÅŸtim derim vb” ve sergilediÄŸim davranışla cümle aleme kendimi rezil etmem. Yazıklar olsun. Bir tane soylu ve bunca soysuz ile hır, ar ve nur yoksunlarıyla yola devam ederken arkamda bıraktığım kepazeliklerden utanırdım. Siyaset belki de böyle bir ÅŸey ve benim gibi dışardan gazel okumak kolay. Allah muhafaza…
EZM68 liler der ki…
Konak Buluşması
Dün kısa bir süre de olsa kaygılarımdan silkindim ve yüzüm güldü. Bunu “Cici BaÅŸkana” borçluyum. Planlanmış bir beraberlikti. Altmış yıllık (1963 den bu yana) arkadaÅŸlığın özlem dolu beraberliÄŸi idi. Dün “İkinci Konak BuluÅŸması” tadına doyamadığımız paylaşımlarla geçti. Bu kez grubumuza dört hanım arkadaşımızın katılmasının da ayrı bir anlamı ve deÄŸeri oldu. Artarak devamını bekleriz. BeÅŸ gün sonrasının kaygılarını baskılayabildik. Elimizden geleni yapıyorduk. Elimizden gelenin ötesini yapmalıydık. Ne var ki; yaÅŸam gölünün karşı kıyısı görünürken düşük enerji düzeyinde içimizdeki öfke bizi içten içe yakıyordu. Birkaç kez yinelesek de masamızdan yükselen “her ÅŸey çok güzel olacak” sözlerimiz cılız kaldı. İncesiyle kalınıyla, soylusuyla soysuzuyla, s.oÄŸanıyla soyanıyla böylesi bir talan ne görmüş ne de duymuÅŸtuk. Öyle ki, rahmetli Aydın Erten‘le birlikte 1969 yılında Erzurum’da Allahü Ekber DaÄŸlarında ordugahta “sevda yüklü kervanları” revize edip “altın yüklü kervanlara” çevirip de bar bar bağırırken görüp görebildiÄŸimiz “Yahyanın Suntaları” idi. Bugün öylesine bir talan ortaklığı var ki hemen herkesin özellikle omurgasızların at pazarında bir fiyatı var. Böyle bir ÅŸey olabilir mi Allah aÅŸkına !
Sözün özü; biz unumuzu eledik, eleÄŸimizi astık. YaÅŸam gölünde karşı kıyı görünüyor. Kulaçlarımızın gücü düşük. Zaman hızla akıyor. GidiÅŸat belli. Menzili maksuda eriÅŸeceÄŸiz er ya da geç. Kaygımız ülkemizin genç neslinin yarınları için. Rakamlara bakınca sıfırı tüketmiÅŸiz. Akla ziyan göstermelik sözde önlemlerle bir yere varılamayacağı net. Seferberlik ÅŸart. Talancıların bunu yapmayacağı belli. Gençlerimizi ve ülkemizi Allah korusun; amin…
Öykücü
EZM68 lilerin dünü (1968) ve bugünü (2023)