Posted by Mustafa Copcu in
Yetkinlik Geliştirme on 07 23rd, 2021 |
no responses
“…Çocukluk çağımı Roberto Benigni’nin “Hayat Güzeldir” filminde anlatılan öyküye benzeyen bir ortamda yaşadığımı söyleyebilirim: Bu öyküde de ekonomik sıkıntılar ve imkansızlıklar içinde çocuğuna verimli bir ortam sağlamaya çalışan, sıkılsa da sıkıntısını belli etmeyen bir baba… Oldukça anlayışlı, sevgi dolu ve merhametli, ne olursa olsun çocuğu ve eşi için her şeye razı olmuş, varlığı ile her anı aydınlatmaya çalışan bir anne… Onun gelişimi ve mutlu olabilmesi için buldukları çözümler, ona o dönemin şartlarını yansıtmadan oyunla eşlik etmeleri ve çocukla çocuk olmaları belki de onun “Hakikaten hayat güzelmiş” demesini sağlayan en önemli nedenler arasında yer aldı…”
Bayram sofrasında dua ettik ve ardından Kerem’in teknesinde keyifle şükrettik (20.07.2021)
Merhaba
Bugün Çeşme’de fırtınalı sıcak bir hava var. Alaçatı Marina’da ekstalarla bağlı olan KIDZ güneye, dönüş yoluna çıkamıyor ve biz de çocuklarımızla birkaç fazla gün daha yaşama olanağına seviniyoruz. Bayramın ilk günü (20.07.2021) her zaman olduğu gibi C12 olarak Nezuş’un sofrasında toplandık. “ABİDE” mizin “A’sı” olan Aslıhan uyku zamanı nedeniyle soframıza katılamadı. Modern yaşamın öğle vaktine yakın zenginleştirilmiş kahvaltısına “brunch” deniyor ya, işte öyle bir sofranın etrafında toplandık. Yirmi yılı aşkın süredir evimizde kurban kesilmiyor; ben ve Nezuş Lösev’le Darüşşafaka’ya bağış yapıyoruz. Yine de kurban kesen ebeveynlerimizden bu yana bayram sofrasına “Kurban Kavurması” tadı ile baskın oluyor. Etin verdiği ağırlığı bahçemizin doğal kırmızı eriğinin birkaç gün önce yapılmış, gün kurusu marmelatla gideriyoruz. Dondurmalı “Babaanne Tatlısı”ından önce Nezuş’un el emeği, göz nuru üç çeşit böreği (kabaklı, Kıymalı, Ispanaklı) ile tek lokmalık ve fırında pişmiş dolmaları boğaz yolculuğuna eşlik ediyor. Bu hazırlıklar için altı saat mutfakta ayakta kalan Nezuş’un yüreğindeki sevgi dolu inanç ne ayak ağrısına geçit veriyor ne de dizdeki protezin kısıtlarını hissettiriyor. Böylece bayram soframızda standart duamızı ediyoruz. Ne var ki ABİDE’mizi “BE AID” olarak iki gruba ayırıp da “Hey Z Kuşağının 21 yaşına basmış erkekleri...” sözlerimin içine bu kez “Kendinizi sorgulayın” söylemimi ekliyorum. Pandeminin yarattığı üniversite öğrenim yıllarındaki gevşeklikten ürküyorum ve “kızım sana söylüyorum; gelinim sen anla !” tarzında bir yaklaşımla “nasihat/öğüt”ten sakınıp mesaj vermeye çalışıyorum. Ayrıca sözel olarak “Kerem Amcaları”nın 2013 yılındaki bir buçuk dakikalık konuşmasını izlemeleri için bağlantı vermeye özellikle dikkat çekiyorum. “Arif olan anlar” mı yoksa; “Anlayana sivrisinek saz; anlamayana sazı soksan az” mı etkili olacak bilmiyorum. Her şeye rağmen bayram sofrasından sonra KIDZ katamaranına doğru yola koyuluyoruz.
Alaçatı’dan Urla/Nergiz Koyuna uzanan yarım saatlik bir yolculuktan sonra Kerem’in ikramları, Zeynep’in güler yüzlü ev sahipliği, Duru’nun “21 lik BE” ikilisi ile babaannesine verdiği “Atlama Cesareti” ile yüzme keyfi de yaşanıyor. Corona ile başlayan Martini Prosecco ve “LA/Şardone (Chardonnay)” ile devam eden soft alkol keyfi “JW Blue Label” ile finale erişiyor. Bir yanda evden gelen kumanya diğer yandan Kerem’in beş dakikada yaptığı ızgara köfte tüm övgüleri alırken kişiye özel müzik seçimleriyle rahmetli Adnan Şenses ve Zeki Müren kulakların pasını siliyor.
Dönüş yolunda denize bakarken sıkı sıkıya demirlere tutunan Nezuş’un eliyle teknenin önünde sere serpe uzanmış olan Duru’nun görünüşleri ile biz (MNC) “Yaşlanmayan Yaşlılar”dan görünsek de yaşama tutunan ellerimiz yüreğimizdeki korkuları yansıtıyor. Bu nedenle “Bayram Soframızda dua ile başlayan ve teknede keyifli bir şükürle” günü akşama kavuşturan ruhlarımızda “Hazzın Ötesi”nin korkuları kendini hissettiriyor.
Geçen sene henüz koronanın kısıtlarını hissetmeden önce (21.01.2020) Karşıyaka-Anka Sahaf’tan bir kitap almışım: Yaşlanmayan Yaşlılar. Prof.Dr.Özcan Köknel 2015 yılında yazmış bu kitabı. Kitabın ilk sayfasına üç sözcük yazmışım kırmızı kalemle: Cesaret ve Dirayet. Hangi etkenlerin altında bu sözcükleri seçmişim bilmiyorum. Bugün, tekne turundan iki gün sonra çocukluğumun bir arkadaşı sevgili Eyüp ve eşini bayram ziyareti için beklerken bu satırları yazıyorum ve Prof.Köknel’in kitabının 109 ncu sayfasındaki “Haz ve Ötesi”ni çerçeve olarak yazıma almışım. Bugün 93 yaşında olan hoca hazdan acıya uzanan sürecin ara istasyonlarını adım adım tanımlamış. O tanımları ebeveynlerimle ve torunlarımla 76 yılıma sığdırdığım “kırılma noktaları”nda kendim için bulmaya, seçmeye, bilmeye çalıştım bayram soframızdaki duadan teknedeki keyifli şükre uzanan sürecin iç dünyamda yarattığı gelgitlerde. Kuşkusuz bunu Kerem amcalarını idol gören, bir dediğini ikiletmeyen “21lik BE İkilisi” için ruhum özdeşleştirdi. Pandeminin neden ya da vesile olduğu eğitim gevşekliği İstanbullu Sabancılı EC ile Hollandalı Gröningenli BC nin yitik bir yılının ötesinde onları nelerin beklediğinin bana yansıyan endişeleri, kaygıları ve korkuları filizlendi içimde. Gereksiz gibi görünse de Atatürk Lisesi ikinci sınıfta (1962) rahmetli babamın gösterdiği “Eşek ve Briket” (F>MC); özel sektörlü olup da ilk İsviçre seyahatim öncesinde İstanbul’da yağmurlu bir havada emanet pardesü içinde çaresizliği yaşadığım ve çözümü Nezuş’a devrettiğim çatışma (1986 /M>ÜC); 2002 yılında Bursa’ya giderken uğrayıp da şoke olduğum bilardo masasındaki keyifle içilen sigara sonrasında Alsancak’ta “Mustafa Paşanın Venedik Çıkartması” (M>KC) benzeri “21 Yaş Çatışması”nın güncel bir örneğinden (Yükselen Başarı Çıtası; 2021 Ü>BC) korktu ruhum ve ruhumun gözünde, yüreğimin köşesinde yeniden boy gösteren “Boşluktaki Demir Merdiven” den ürperdim bir kez daha…
Şimdi hocanın haz kapsamına aldığı duygu ve coşkuların sadece isimlerini buraya almak istiyorum:
*Sevgi, Aşk (Love);
*Sevinç, Neşe (Joy);
*Umut (Hope);
*Keyif durumu, Marazi neşe (Euphoire)
*Esrime, Mest olma (Elation)
*Aşırı coşkunluk, Aşka gelme (Exaltation) ve
*Vecit (Ectasy)
Peki ya “Elem ve Ötesi” için neler seçmiş hoca ?
#Acıma, merhamet (Pity)
#Kıskançlık ( Jealousy)
#Korku (Fear)
# Kaygı, Endişe (Anxiety)
#Sıkışma, baskı (Angoisse)
#Manevi elem (Douleur morale)
#Öfke, gazap (Colere)
# Köpürme, feveran (Fureur)
#Aşırı coşku ve tedirginlik (Hyperemotivity) ve
#Aşırı sinir duyarlılığı (Erethisme)
Seç beğen al ! Kendini sorgula; sahip olduğun değerlerin farkına var; farkındalığını geliştir. Farkındalığını nasıl geliştirirsin ? Kerem’in paneldeki sözlerine bak. Farkındalığın gelişirse ne olur ? Seni motive eden nedenleri bul; nasıl bulursun ?
ZMAEnstitüsünde çalışan ve baş asistanlık dönemini başarıyla tamamlayıp da doktora yapmak isteyen genç meslektaşlarıma soruyorum: “Neden doktora yapmak istiyorsun ?”. Farklı yanıtlar alıyorum. Bu yanıtları Dr.Stronk’un yüz yıl önce ortaya koyduğu “6 Buying Motives” le irdeliyorum ve görüyorum ki…
Devamı sonraki yazımda.
Sağlık ve esenlik dileklerimle nice bayramlarınız keyifli şükürlerle dolu olsun.
Öykücü