Yaşam Büfesinde “DNSZ”

“……Duygusal olarak kendinize ne kadar dürüst olabilirsiniz ? Bu yönünüzü ortaya çıkarmanın en iyi yollarından biri, aklınızdaki kötü düşüncelerden ve kalbinizdeki şüpheden uzak bir biçimde her sabah kendinize birkaç dakika ayırmaktır. Bu nasıl olabilir ? “Sabah notları” için normalden beş dakika önce kalkın. Her zaman oturduğunuz yere oturun. Kendinizi dinleyin. Kalbinize dönün ve rastgele birkaç sayfa bir şeyler yazın. Böylece duygusal dürüstlükle yazmış ve Stanford İşletme Okulu’ndan M.Ray’ın “yargının sesi olarak tanımladığı içsel eleştiri ve zeka eleştirisi yöntemini uygulamış olursunuz. Burada önemli olan yazmaktır. Ne hissederseniz hissedin yazın. Sıkıcı ve yorucu bir toplantı veya iş günü, yaptığınız şeyle duyduğunuz heyecan veya yeni bir proje hakkındaki umut… Elinize bir kalem almak, duygu ve düşüncelerinizi anlamanızı kolaylaştırır. Bu eğlenceli bir şeydir: El yazınız kalbinize bağlanmış gibidir (MC/15.04.2009)… Şirket kritik günleri yaşıyordu (tıpkı ülkem gibi). Patron tasarruf yapmayı gerekli gördü. İki yüz çalışanı vardı. Onlardan öneri toplamak için her birine birer mektup yazdı (tıpkı geçen gün posta kutuma düşen “en kalbi selamlarımla” cümlesi eklenmiş ormancılık mektubu gibi). Patron bu öneriyi beğendi ve öneri sahibi çalışana bir dolma kalem hediye etti. Hemen ardından da kimin, hangi önerinin birinci seçildiğini ve ödülün ne olduğunu iki yüz çalışana birer mektupla bildirdi (MC/22.04.2018)…”

Netgilleşenler ve Omurgalı Duruşlu Pusula

Merhaba

İster Mevlana‘ya kulak ver ve “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözünün gereğini yap; ya da CINOS’un üç evresinde dilimizden düşmeyen “WAT/Walk As Talk” sözünü düşün ve kendine dürüst ol ve ISO‘nun ana mesajını unutma: “Ne yapacaksan yaz, ne yazdıysan yap“. Çok mu zor ? Bu sorunun yanıtının kişisel görünümü yazımın başlığı olan DNSZ harflerini nasıl seslendirildiğine bağlı. İnce seslilerden mi yoksa “kalın/ince karma” seslilerden mi seçim yapacaksın ? Ya da Serdar Ortaç‘ı mı anımsatacaksın ? Farkındalığını geliştirirsen DNSZ için 4 versiyon bulabilirsin. Sana bağlı; kalbinle aklının uyumuna ve dengesine bağlı.  Bugünlerde bu dengeyi kurmak öylesine zor ki. İyi olur inşallah. Bu konulardan silkinmek için Gandhi’den bir öykü ile geçiş yapayım.

“…Gandhi Hindistan’da bir tren yolculuğu yapıyormuş. Trenden inerken ayakkabısının teki vagonların arasına, ulaşılması mümkün olmayan bir yere düşmüş. Kendisi ayakkabıyı nasıl alacağı konusunda endişelenmek yerine, beraberindekileri şaşırtan bir davranışta bulunmuş: Ayakkabısının diğer tekini de çıkarmış ve düşürdüğü ayakkabısının yanına atmış. Bunu neden yaptığı sorulduğunda, Gandhi gülümsemiş ve “Böylece ilk ayakkabıyı bulan fakir kimse, giyebileceği bir çift ayakkabıya sahip olacak” diye cevap vermiş…” Nedense Çubuk’taki görüntülere bakınca Gandhi’yi anımsadım.

Yıla başlarken 2018 in ardıllarına bakıp “2019 zor yıl” olacak yargısına vardık. “Kriz” sözcüğünü kullanmadık. Bugüne kadar zorlukları gördük ve henüz kriz için ayak seslerini duymadık. Yine de eşikte dikkatli duruyoruz. Yapılanmamızdaki planlarımızı bozmadık. Netgillerin her iki kolunda aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Yılın ilk çeyreğinde gayretlerimizin ürünlerini ikinci çeyrekte alacağımıza inanıyoruz. Bu arada ana Netgillere yeni katılan üç arkadaşımıza hoş geldin demek için Çeşme’de çağrı bekliyorum. Bu çağrı gerçekleşecek diye arşivimden kimi mesajlar için görseller seçim kolajlar (Duru’nun sözcüğü ile “montajlar”) yapıyorum. Beğenmiyorum. Uzun buluyorum. Kısaltıp yeniden kolajlıyorum. Hemen hepsinde aynı dört temel mesaja yer veriyorum. Bunlardan vazgeçemiyorum. Çünkü bu dört mesajın verildiği anı yaşadım. Hani caz sanatçılarının yaptığı gibi 23 Mayıs 2013 de panelin kapanışındaki konuşma bir doğaçlama idi. Bu denli (DNSZ’in biri DENSİZ’dir) güzel oluşunun alt yapısında inanç vardır ve asıl önemlisi Dr.A.Maslow’un sözlerini eyleme geçirme çabası vardır. Ne demişti Dr.Maslow: Yaşamda her gün eğitim, herkes eğitmen ve her birimiz sürekli öğrenciyiz. İşte 2009 da kurulan ve “Uykusuz Geceler“le büyüyüp gelişen Netgillerin ana firmasında 2013 e kadar olan düzenli öğrenme yolculuklarının yansıması vardır panelist Kerem’in kapanış konuşmasında. Bu nedenle dün (2013) bugün (2019) ve yakın (2024) uzak (2….) yarınlarda bu dört temel mesaj daima geçerli olacaktır. Filmde görselleştirilen bu dört mesajı bir de yazıyla pekiştireyim:

1.Büyüyüp gelişmenin bedeli “Uykusuz Geceler“dir. Bu bedeli göze alıyor musunuz ? Konfor alanınızdan çıkabilir misiniz ? Yolun başındaki uykusuz gecelerle yolun ilerisinde anladığınız “emeksiz yemek olmaz” inanışı arasındaki bağı kesintisiz sürdürmekte kararlı mısınız ?

2.Büyüyüp gelişme sürerken yolun başında kendinizi sorguluyor musunuz ? RAW Sorgusuna inanıyor musunuz ? Hazır mısınız ? Yetkin misiniz ? İstekli misiniz ? Heyecanlı mısınız ?

3.Belirli bir noktaya ulaştığınızda, soluklanırken şöyle bir geriye doğru bakıp kendinizi yine sorguluyor musunuz ? MAS Sorgusunu biliyor musunuz ?Neyi iyi yaptığınızı görüyor musunuz ? Neyi yaparken zorlandınız ? Neyi farklı yapacaksınız ?

4.Uykusuz gecelerden sonra iyi yaptıklarınızdan daha çok yapabilmek için, yapmakta zorlandıklarınızı daha farklı yapabilmek için, potansiyelinizi açığa çıkarmak için, yetkinliklerini artırmak için pusulaya, ayak izlerine bakıyor musunuz ? Bakıp da görebiliyor musun ? Deneyimlerinle stratejik üçgenin üç köşesindeki maliyet, kalite ve hız bileşenlerinde iyileştirmeler için neleri, nasıl yapacağını ve asıl önemlisi “masraf/yarar oranı” açısından neden yapacağını ya da yapmayacağının hesabını rasyonel olarak yapabiliyor musun ? Strateji Tuvaline neler yazdın ve neleri gerçekleştirebildin ?

Yazımın başlığını Yaşam Büfesinde “DNSZ” yazarken dikkatinizi çekmek istedim. Girişe aldığım mavili kısımla 10 yıl öncesinin Nisan ayına, kırmızı ile de geçen yılın Nisan ayına ayna tutmak istedim. Bununla da ilginizi çekmek istedim. Daha sonra filmle ve filmden kısa alıntılarla kendinizi sorgulamak için bir istek oluşsun istedim. Yukarıdaki dört mesajın sorularıyla da sizi bir eylem için heveslendirmek istedim. İşte bunun adı “AIDA”. Her şey sizin ellerinizde. Siz yeter ki isteyin.

Sağlık ve esenlik dileklerimle Nisan ayının sonuna doğru havadaki ve ruhlardaki sislerin dağılacağı umudu ile açık ve aydınlık yollarda öğrenme ve ustalık yolculuklarınızın başarılı ve keyifli olması için Çeşme’den selam ve sevgiler…

Öykücü