Yaşam Büfesinde “Yaman Çelişki”

“... Bütün parçaların toplamından farklı bir şeydir. Örneğin “su”ya bakın. Oksijen ve hidrojenden meydana gelir ve ne oksijene ne de hidrojene benzer. Bambaşkadır. Su, sudur… Ve bütünü oluşturan parçalar çoklukla paradoksiyaldir. Hele hele “big data” ile yaşarken. Bunu daha iyi anlayabilmek için Sözcü’de Uğur Dündar’ın yazısını okumak yeter (23.12.2018)… Bakıyorum da, daha yüksek binalarımız, ama daha az sabrımız var. Daha geniş otoyollarımız ama daha dar bakış açılarımız var. Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut oluyoruz. Daha çok ev gereçlerimiz, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz var. Daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz. Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuç alıyoruz. Koşuşmayı öğrendik ama beklemeyi öğrenemedik…Bugünler yok edilen ahlaki değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler, neşelendirmekten sakinleşmeye ve hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günler. Özetle, vitrinlerde her şeyin sergilendiği ama depolarda hiç bir şeyin olmadığı, arka bahçelerin yaban otlarıyla kaplı olduğu bir zamanda yaşıyoruz…”

Zor koşullar öğretir, bütünleştirir ve farkı gösterir (Malatya’nın Maymunları)

Merhaba

Dün akşam Netgillerden “Strateji Tuvallerini” beklerken bir film izledim. Geçen yıl yapımı, yeni bir filmmiş. Her karesinde mesajlar vardı. Hemen elime kalem kağıt aldım. Kimilerine yetişemedim. Yılların Shirley McLane’in yaşam gölünün karşı kıyısına bakıp da “Son Söz“ünü yazma gayretine hayran kaldım. Onun “Stratejik Üçgen“inin “C” köşesinde “İtibar” konusunda kuşkuları olduğunu gördüm. Uzmanını buldu. Genç “Ölüm İlanı Yazarı (Amanda Seyfried)” ile dostluk kurmasının sert mesajlarından etkilendim. Öğrenmenin yaşını olmadığını keyif alırken bir kez daha öğrendim. Böylece “abituary” sözcüğü üzerinde düşünme olanağım oldu. Filmin orijinal adının “The Last Word” ve Türkçeleştirirken de “Son Söz” ile anlamını aynen korunduğunu gördüm. Bir ölüm ilanında dört ana temanın, ögenin olduğunu öğrendim:

1.Sevgi (Aile bireylerinden gelen);

2.Saygı (Arkadaşlardan, iş arkadaşlarından gelen);

3.Katkı (Birisine sağlığında yaptığı bir yardım ki hele bir de özürlü, ihtiyaçlı birisine olursa) ve

4.Övgü (Yaşamında başardığı bir işten dolayı).

Emekli ve yaşam gölünün karşı kıyısına ulaşmakta olduğunun bilincinde olan 81 yaşındaki Harriet sahip olduğu değerlerin farkında olarak ve fark yaratacak şekilde disk jokey olur. Risk altındaki çocuklardan seçtiği sevimli siyahi Brenda’yı da kendine stajyer alarak onu nefret ettiği, isyan ettiği, kütüphanedeki kitapları alfabetik sıra ile dizme işinden sıyırır. Ne var ki ölümünden sonra kendi evini kütüphane yaptığında aynı işi Brenda’ya verir. O da bunu zevkle kabul eder. Bu ne yaman çelişkidir (gibi görünebilir). Bunlara bakınca Çeşme çatıdaki kitaplığımdaki R.Sharma’nın bir kitabını anımsadım: Sen ölünce kim ağlar (https://www.youtube.com/watch?v=SPjuDOQccNU).

Internet için kafeteryaya uzandım. Çantamda bir kitap var. Kitaplığıma 23.03.2016 da girmiş. Aynı yıl Mayıs ayında Çeşme adliyesinde elimdeymiş. O gün “Duruşma olmadı. Sistem hatası deseler de yargıcın canı istemedi. Koridorlar sessiz. İşini gücünü bırakıp da duruşmaları için gelen avukatlar da sessiz…” diye ilk sayfasına not düşmüşüm. İki yıl sonra 13 Ocak günü yine elimdeymiş bu kitap ve 74 ncü sayfasından kısa yol kaydı yapmışım ve “Afrika masalı; Niyetin safiyeti” yazmışım. Genç bir doktor (M.Abdullah Yılmaz) yazmış bu kitabı ve adını da “Dil Zekası” koymuş (http://blog.milliyet.com.tr/unlu-kisisel-gelisimci-abdullah-yilmaz-ile-dil-zekasi-kitabi-uzerine-roportaj/Blog/?BlogNo=229725). Girişteki tümcelerin kimileri o kitaptan.

Bu yazımı kısa kesmek istiyorum. Esas amacım iki gün önce gerçekleştirdiğim Netin-MOTES (Aralık) toplantısından bir kesit sunmak, paylaşmak. Biraz uzunca oldu kolaj video. Uzadı, çünkü içine vaz geçemediğim “Öykülerle Öğrenme”den bir örnek girdi. Adına “Malatya’nın Maymunları” dediğim bu anlatım gerçek bir öyküdür. Geçen yıl yazdığım bir yazımın görselidir aynı zamanda (http://www.copcu.com/2017/08/10/yasam-bufesinde-pagem-yegem/). Measjı özetle:

*Zor koşullar öğretir.

*Zor koşullar bütünleştirir.

*Zor koşullar farkı ortaya çıkarır, gösterir.

*Zor koşullar sınırları zorlamanıza, sınırları aşmanıza, inisiyatif kullanmanıza, kuralları yeniden yazmanıza fırsat verir; olanak sağlar.

Siz yeter ki inanın ve unutmayın “inanırsanız inandırabilirsiniz” ve güç sizde.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

Öykücü