Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Dönüşüm (DOD2 S4.0)”

YaÅŸam Büfesinde “Dönüşüm (DOD2 S4.0)”

“…Aç kal budala kal ve geleceÄŸe uzanan noktaları birleÅŸtirmek içi ne yapacağını düşün ?…”

Büyüyüp gelişmek (DOD1) ve değişip dönüşmek (DOD2) S4.0 için hazır mıyız; yetkin miyiz ve istekli miyiz ?

Merhaba

Her gün yeni bir yapı oluÅŸuyor zihnimde. Her deÄŸiÅŸimde daha çok basitleÅŸtirme eÄŸiliminde oluyorum. Tam becerdiÄŸimi sanıyorken yine yoldan çıktığımı görüyorum. Hafta sonu ÇeÅŸme’deydim. Ä°ki gün ada yürüyüşündeki azotu fazla hava ciÄŸerlerime dolunca yeni bir sayfa açıldı sadeleÅŸtirme yolunda. Her ÅŸey yolunda gidiyorken dönüş yolunda çoktan beri yaÅŸamadığımız ağır bir taÅŸikardi günümüzü kararttı. Gecesince yeri tam netleÅŸmeyen sancılar baÅŸladı. Ertesi günü daha iyi görünce Foça seyahati gerçekleÅŸti. Ne var ki pazartesi gecesi tam bir felaket oldu. Doktorlarımız yetiÅŸti. Allah razı olsun. Sabahı sabah ettik. Hemen Alsancak’ta doktor kızımızın ellerine teslim olduk. Yapılabilecek tüm analizler, tetkikler ve uzman bakışlı açılımlar yapıldı. Bir enfeksiyon varlığı saptandı. Yeri bulunamadı. Kaçınılmaz olarak antibiyotik tedavisine girdik. Åžimdi iyiyiz. Ancak biraz uykusuz gecelerin artçıları biraz da moral bozukluÄŸu ile tam da iyi sayılmayız. Bu da geçecek diyerek kafetaryaya geldim ve yazıma baÅŸladım. Nelerden vazgeçtim ?

Öğrenme yolculuklarıma köşe taşı yaptığım 1987 den anılarımı, mesajlarımı görsellerden çıkardım. Soru sormanın önemine deÄŸinecek isem de SSTC yi görselleÅŸtirmekten vazgeçtim. Åžirketleri iki geliÅŸme evresinde önce “ekip” derken 2005 Paris öğrenme yolculuÄŸumu dillendirmeyi çerçevenin dışına çıkardım. Yine de yeri geldiÄŸinde ya da aklıma düştüğünde Jim Amcanın “Otobüs Yolcuları” metaforu ile DOD1 in esası olan “ekip oluÅŸturmayı” baÄŸlantılı kılabilirim diye cebimde tuttum. Åžirketlerin DOD1 (Do Or Die/Yapmazsan ölürsün)” den DOD2 (Diffentiate Or Die / FarklılaÅŸmazsan ölürsün)” e geçisi için kendilerini sorgulamaya örnek olarak 2013 yılında “Zirve ve Festival” görüntülerini öne çektim. Tüm bunlardan önce bugünlerde neler oluyor diye internete göz attım. Neler gördüm ?

On gün önce Ä°zmir’de Ä°TO (Ä°zmir Ticaret Odası) ve TBD (Türkiye BiliÅŸim DerneÄŸi) beraberliÄŸinde beÅŸinci kurultay (BiliÅŸim ve Hukuk) ve birinci kongre (Kobiler ve BiliÅŸim) yapıldığını gördüm. Aralık ayının altısında Ä°stanbul’da “verinin paraya dönüşümü” ana temalı onikinci kongrenin yapılacağını; 22 Kasımda yapılacak BiliÅŸim Zirvesinde “Akıllı ÅŸeyler/Bilen ÅŸeyler” ana temasında “biliÅŸimin sonsuzluk ve sınırsızlık sunduÄŸu”na dikkat çekilerek “Duvarın Ardı” kavramıyla “Yapay Zeka & Yeni Ä°nsan” bileÅŸenine odaklanacağını anladım. Yetmedi. Aynı tarihlerde Ankara’da 35.Ulusal BiliÅŸim Kurultayının gerçekleÅŸtirileceÄŸini gördüm. Neler oluyor böyle ? Tüm bunları özümsemeye hazır mıyız ? 

Atilla beye göre ülkemizin “Sanayi/Endüstri Evrimleri” açısından ortalama deÄŸeri hâla S2.0 ise; diÄŸer bir deyiÅŸle henüz S3.0 olup da dijitalleÅŸememiÅŸ ise kobilerimiz bu yoÄŸunlukta S4.0 dan söz etmek ne derece gerçekçidir ? Bu geliÅŸmeler evrim midir; yoksa, özellikle S4.0 a baktığımızda bu geçiÅŸ bir devrim midir ? Evrimse bu bir deÄŸiÅŸimdir; devrimse bir dönüşümdür. Fark nedir ?

Yaklaşık üç asır önce, 1760 yılında buhar makinesinin icadıyla S1.0 ı baÅŸlamıştır. Kas gücünden mekanik üretime geçilmiÅŸ; iÅŸler kolaylaÅŸmıştır. Yüz yılı aÅŸkın süren bu evreyi elektriÄŸin kullanımı ile S2.0 izlemiÅŸtir. Böylece seri üretim baÅŸlamıştır. YetmiÅŸ yıl sonra bilgisayarın devreye girmesiyle üretimde otomasyon etkin olmuÅŸtur. GeliÅŸmeler, deÄŸiÅŸmeler hızlanmıştır. Bu arada doÄŸunun üretimi batıyı geçmiÅŸtir. Bu durumu tehdit gören batı, özellikle Almanya 2010 yılında robotik üretimi yaÅŸama aktarmıştır. Yapay zekanın üretime girmesiyle S4.0 baÅŸlamıştır. Bu durumu Atilla bey “üretimin evine dönmesi” olarak tanımlamaktadır. Robotlarla üretimin yapay zekalı robotlarla yönetilmesi olan S4.0 da üretim hızlı ve hatasız; seri ve esnektir. S4.0 için gerekli olan durumlardan birisi “ölçek ekonomisi”dir. Bu durumda küçük ölçekli kobiler ne yapabilirler ?

Global Sanayici Dergisi’nde 6 Haziran 2016 da bir makale yazan konu uzmanı Prof.Dr.Seniye Ãœmit Oktay Fırat, S4.0 için 6 ilke ve 8 bileÅŸenden söz etmektedir. Özellikle ilkelere baktığımda on gün önce yapılan Birinci Ä°zmir Kobiler ve BiliÅŸim Kongresi’nin amacının “Kobileri S4.0 a hazırlamak” oluÅŸu ve ana tema olarak da “Dönüşümün Temeli Ä°ÅŸbirliÄŸi” seçilmesi kobilerin öncelikle S3.0 a geçerek dijitalleÅŸmelerinin saÄŸlanması gereklidir. Bunun için biliÅŸimciler ne yapmalıdır ?

Bence kendilerini sorgulamalılar. Sahip oldukları değerlerin farkına varmalılar. Farkındalıklarını geliştirmeliler. Böylece S4.0 a geçişte kobilerle bilişimciler arasında işbirliğini sağlayabilirler. Bu yeter mi ? Yetmez. Önemli olan işbirliğinden sonraki adımdır; eşgüdümdür. Bunu da İzmir için İTO ve kurumsal çatısı sağlayabilir. İşbirliği ve Eşgüdüm ile farkındalıkları gelişirse, gelişim, değişim ve dönüşüm için daha çok seçenek olduğunu görürler. Daha doğru seçimler yaparlar. Daha iyi sonuçlar alırlar. Kendilerini nasıl sorgulasınlar ?

Bu sorunun yanıtı nettir. Bunun için beÅŸ yıl önce Ä°zmir’de yapılan “Teknoloji Zirvesi (Mayıs 2013) ve Hosting Festivali (kasım 2013)” etkinliklerinden Netdirekt’in kurucu ortağı olan Kerem Copcu’nun sunumlarından birkaç kare seçerek film montajladım. Bu mesajları defalarca kullandım. Bu mesajlar her zaman, her yerde, her konu ve herkes için geçerlidir. Eskimezler. Yapabilene ne mutlu. Ne diyor Kerem ?

Zirvenin “Fark Yaratan Åžirketler Paneli”nde kapanış konuÅŸmasını yapan Kerem “…Yeni bir ürün geliÅŸtirirken kendimize üç soru sorarız…” diye baÅŸlayan sözleriyle RAW sorgulaması yapmaktadır. “Ne ?” sorusuna yanıt bulmak için yapılır. Kendini dürüstçe sorgulayıp dürüstçe yanıt veren kiÅŸi ve/veya kurum içten dışa doÄŸru uzanıp, doÄŸru yolu bulacaktır.  Yola çıkarken bilgisini, becerisini ve tutumunu sorgulamaktadır Kerem. “Ãœrünler elle tutulur hale geldiÄŸinde kendimizi tekrar üç soruyla sorgularız…”  diye devam eden Kerem bu üç soruyla “Nasıl ?” sorusuna yanıt aramaktadır. Bu MAS sorgulamasıdır. Böylece potansiyelini tam olarak kullanmaya ve yetkinliklerini beceriye çevirmeye çalışmaktadır Kerem. Bu da yetmez. Kerem bu dünyanın “GAT Dünyası” olduÄŸunu çok iyi bilmektedir. BiliÅŸimin temeli de budur. Girdi ve çıktı birbirine bağımlıdır. Bu nedenle GAT sorgulamasında pusulaya bakar ve yön, sonuç, sınır ve potansiyel için kendine dört soru sorar. Sonuçta ne olur ?

Ãœst sınır yükselir. BaÅŸarı çıtası daha yükseÄŸe çıkar. Bergama’nın Yunt Dağına RES kurulur. Kendi enerjisini üreten tek veri merkezi olur. Bir bakıma sosyal sorumluk projeleri gerçekleÅŸir. Beklenti dışı geliÅŸen sıkıntılar karşısında pes edilmez. Süreç uzasa da hedefe varılır. Festivalde bir soru sorulur. Kerem’in yanıtı filmin sonundadır ve esprili olsa da gerçeÄŸin ta kendisidir. Çözüm sektörden beklenir. Belki de haftaya Ä°zmir’de Ä°TO çatısı altında “BiliÅŸim Akademisi” kurulur. Neden olmasın ki ? 

Kobiler ve BiliÅŸim Sektörü, Ä°TO ve TBD iÅŸbirliÄŸi ve eÅŸgüdüm ile S3.0 ı tamamlayıp S4.0 a adım atıncaya kadar Keremgillerin yaptığı gibi “öğretirken üretecekler ve üretirken eÄŸitecekler”dir. Yolları açık ve aydınlık olsun.

Öykücü