Yaşam Büfesinde “SSTC İlk Adım”

“… Hayatınızda en çok değer verdiğiniz ilk üç şey nedir ? soruma bu kez de 10/13 oranında ve birinci sırada “ailem” çıktı. Sürpriz değil. Kültürümüzün doğal sonucu ve belki de en büyük zenginliğimiz. Yadırgamıyorum ancak; beklentim “kendim” idi her zaman olduğu gibi. Amacım da uçaktaki acil durum anonsuyla özdeşleştirip “…çocuklu yolcuların oksijen maskesini önce kendilerine takma..” eylemini bir bencillik olarak değil de bir sorumluluk olarak algılamalarını sağlamak…”

Merhaba

Geçen hafta sonu Antalya (Side-Perissia Otel) da mükemmel bir toplantımız oldu. İtiraf etmeliyim ki başlangıçta tedirgindim. Hatta cuma gecesi zorunlu olarak saat 21.00 e ertelenen açılıştaki yorgun gözlerde ışığı sürekli kılabilme çabamdaki verimlilik, beni tedirgin kıldı. Ne var ki daha ilk anda “bana kendinizi anlatın ve de methederek” diye söze başladığımda aldığım şaşkınlık tepkisi ilk kazanımım oldu. “Tamam” dedim “bu iş bitmiştir“. Çünkü AIDA nın “A” sını yaratmıştım. Aferin bana. Programımda olmamasına karşın Brezilya (Rio) da 2005 de yaptığım ve Mühendislik Fakültesindeki “Biyomühendislik Günleri”nde yinelediğim anketi uyguladım ve  sonuç yukarıdaki ifade ettiğim gibi ortaya çıktı. Sürpriz değildi. “Ancak aileme değer verebilmek için önce kendime değer vermeliyim.” algısını oluşturmam gerekiyordu. Örneğin ailemin mutluluk ve huzurları için sağlıklı olmalıyım; sigara içmemeliyim; spor yapmalıyım gibi konular önce kendime dönük ve kendime değer vermemin birer açık göstergesi.

Bu nedenle SSTC öğrenme yolculuğunun ilk adımında konuşma halkasında bir araya gelenler birbirlerine kendilerini öyle anlatmalılar ki;

  • Hayallerini hedef kılarlarken, bunu dillendirirlerken daha cesur olsunlar,
  • Yola çıkmadan önce Satış Çağrılarını oluştururlarken taahhütlerinde daha cesur olsunlar,
  • Müşteriyle karşı karşıya geldiklerinde ürün ya da hizmetlerini sunarlarken daha cesur olsunlar
  • Müşteri responslarını ele alırlarken daha cesur olsunlar
  • Daha cesur soru sorsunlar
  • Daha cesur spariş sorsunlar
  • Satış çağrılarını sonlandırıp kendilerini değerlendirirken daha cesur olsunlar.

SSTC ilk adım öğrenme yolculuğunun ikinci gününde tüm grubun heves ve heyecanlarının yüksekliği; kankaların birbirlerine bakışı ve gün boyu eksilmeyen kahkahalar beni öylesine motive etti ki dönüşte altıyüz kilometrelik yolu sanki yel gibi aştım. Ruhum dinlendi. Emeklerimizin boşa gitmeyeceğini görmek yakın yarınlar için umutlarımı artırdı. Konuşma halkalarında mükemmellerdi. Sözcükler netti. Anlamlıydı. Özgündü. Taahhütler içtendi.

Bir ara yangın alarmı nedeniyle toplantı salonundan lobiye yayıldığımızda bile hiç ara vermediler; aynen çalışma sürdü. “Aydınlık” ın sunumundaki inancın yüksekliğini güçlü sesinde görmek her şeye değerdi; hem de bu yaşta ve bakın ayrılışta VIP-ERIC (Katma değerli yenilikçi programlar için stratejik tuvalinizde neleri yok edecek; neleri azaltacak; neleri artıracak ve neler yaratacaksınız ?) programlarında gördüklerimin güzelliği nelere değmez ki… İşte özgün sözleriyle yazdıkları:

  • Neleri yapmayacaksın ? >>> Sabırsızlık: İkili görüşmelerde “sabırlı” olmayı öğrendim. “Sabır” cennetin anahtarıymış…
  • Neleri azaltacaksın ? >>>>> Çok konuşmamak: Az konuşacağım. önce dinleyip sonra konuşacağım.
  • Neleri artıracaksın ? >>>>>  Okumak: Daha çok öğrenmek için okumak, okumak, okumak. Grup ve ekip çalışmasını artıracağım.
  • Neleri yaratacaksın ? >>>>> Değişik çözüm önerileri: Sorunları, problemleri halletmeyi öğrendim.

Teşekkürler “Aydınlık”. Daha ne ister insan.

Şimdi yine yukarıdaki yinelenen “cesur” sözcüğüne dönmek istiyorum. Bu kadar cesaret aşıladıktan sonra birazcık da fren gerekli diye düşünüyorum. Bu nedenle ilk adım yolculuğunun uygun bir bölümünde “ilişki yönetiminde olgunluk” kavramına da değinmek gereğini hissettim ve aşağıdaki slaytla konuyu ele aldım. Büyük olasılıkla iki hafta sonra Biyoteknoloji Günleri‘ndeki konuşmamda, Allah nasip ederse bu konuyu ele alacağım.

Aşağıdaki çağrının güzelliğine baktığınıda anlıyorsunuz ki gerçekten de “hiç bir say boşa gitmiyor”. Hakedebilmek bana onur veriyor ve “bilginin de zekatı vardır” düşüncesiyle heyecanlanıyorum.

“…..

Sayın Mustafa Bey,

Olumlu yanitiniz icin cok tesekkur ederiz.  Etkinligimiz 4-5 Mayıs arası.  Sunum için size uygun olan gune biz de uyariz. Tabii programiniz uygunsa iki gun de sizi aramizda gormeyi arzu ederiz.  Yaşam büfesi teklifiniz de çok cazip, bunu ayrica degerlendirebilir miyiz ?

Saygilarimla,

F…………

****************************************

Merhaba Hocam

Satırlarda sesinizi duymak çok güzel. Cep telefonumda küçük bir değişiklik oldu : 0541 571 61 44 (yine Turkcell); o nedenle ulaşamıyorsunuzdur. İnşallah doğru numarayla bundan böyle görüşürüz.

Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Ben de sizleri ve sizin beraberliğinizde genç yüzleri ve ışıldayan gözleri özlüyorum. Yeni konumumla çağrınız yine de sürerse ve tarih de uygun olursa mutlaka katılmak isterim; katılabilmekten onur duyarım.

Son durumum için biraz bilgi vereyim.

  • Geçtiğimiz yıl sonunda emekli olarak Syngenta’dan ayrıldım.
  • Bir süre özerk olarak SSTC Öğrenme Yolculuklarımı sektörümüzün seçkin kuruluşlarının çalışanlarıyla sürdürdüm (Polen Tohumculuk gibi).
  • Hemen ardından AgroBest Grup firmasında “genel müdür danışmanı” olarak esnek çalışma modeliyle yer aldım. Şimdi bu beraberlikte yine SSTC Öğrenme Yolculuğu çerçevesi içinde yararlı olmaya çalışıyorum.
  • Çalışmalarımı, amaçlarımı ve bakış açılarımı www.copcu.com sayfamda görebilirsiniz. Bunca yılın kazandırdıklarıyla benimsediğim kavram: “yaşam büfesi“.
  • Başarıların self servis olduğu yaşam büfesinde önce sıraya girmek” adına isterseniz “Biyomühendislik Günleri”nde; isterseniz bunun dışında daha programlı ve “bilginin zekatı” olarak kabul edip  sizlerle birlikte olmayı birkaç günlük öğrenme yolculuğuna çevirebiliriz. Çok mutlu olurum.
  • Ancak; 23-30 Mayıs 2009 tarihleri arasında İsviçre’de olacağım. Mayısın hemen başında …………..da kurumsal bir programın parçası olarak müşteri toplantısı içinde yer alacağım (kesin tarihi bekliyorum). Tarihi henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte (mayıs ya da haziran) yine bir yurt dışı seyahatim olacak.

İnşallah tarihlerin(m)iz kesinleştiğinde bir çakışma olmaz ve sizlerle birlikte olurum. Bunu gönülden isterim. Selam ve saygılarımla yolunuz hep aydınlık olsun sevgili hocam.

Mustafa


From: Mustafa COPCU [mailto:mustafa@copcu.com] Sent: Monday, April 20, 2009 4:54 PMTo: F………..Cc: Faruk EROĞLU Subject: Re: davet

Sayın Mustafa Bey,

Size cep telefonunuzdan (0533-5716144) ulasmaya ve bizzat gorusmeye calistim ama bir turlu ulasamadim.

Bildiğiniz gibi Mayıs yaklaşiyor ve biz yine her yıl oldugu gibi “Biyomuhendislik Gunleri” etkinligimizin hazirliklari icindeyiz.  Ogrencilerimiz icin bir sembol ve bir efsane oldunuz.  O nedenle bu yil da sizi aramizda gormekten cok mutlu olacagiz.  Size verdigimiz zahmetin bilinci ile cekinerek yaptigim bu daveti olumu yanitlayacaginiz umidi ile saygilar sunarim.

F……………

Bir kez daha dualarımla yinelemek istiyorum: Daha ne ister insan !

SSTC öğrenme yolculuklarında buluşmak üzere yolunuz hep aydınlık olsun.

Öykücü (mustafa@copcu.com)