Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Ä°nancın Gücü”

YaÅŸam Büfesinde “Ä°nancın Gücü”

“… Ä°ki rahip derenin kenarına gelmiÅŸler. Derede su yükselmiÅŸ. Karşıya geçmek zor. Paçaları (etekleri) sıvamışlar. Tam dereye girmek üzereyken bakmışlar ki kenarda bir rahibe geçmek için bekliyor. Rahiplerden birisi rahibeyi sırtına almış ve karşıya geçirmiÅŸ. Karşı kıyıda rahibeyi sırtından indirip yola devam etmiÅŸler. DiÄŸer rahip durmadan söylenmiÅŸ. “Ayıp ettin” demiÅŸ. “Günah iÅŸledin” demiÅŸ. “Rahibe sırtına alınır mı ? Bu senin yaptığın iÅŸ deÄŸil…” diye söylenmesini yarım saat sürdürünce, rahibeyi taşıyan rahip dayanamamış ve “Ä°ndir artık sırtından ÅŸu rahibeyi “demiÅŸ…”

Merhaba

Ben de geçen hafta sonunda rahibeyi sırtımdan indirdim. Ä°nÅŸallah tekrar bindirmem. Tahrik amaçlı yazılarıma son vermeye çalışacağım. Ä°nandıklarım vardı. Daha fazla ısrarı kendime yakıştırıyordum. Fayda umuyordum. Tıpkı sevgili E.Cansen’in “yüksek faiz-düşük kur” kavramıyla birkaç yıldır sürdürdüğü inanç gibi doÄŸrular uÄŸruna beklentilerimi yazacaktım. Ancak bir ay sürdü inancım. Çünkü “sorun odaklı” olma meylimi anladım. Hata ediyordum. Genele dönmeyi yeÄŸledim. Yine de ara sıra dokundurmalarım sürecektir.

Åžimdi Hz.Musa konusuna dönmek istiyorum. Geçen yazımda söz vermiÅŸtim. Ä°ncil’den alıntıyla “hazır mısınız ?” temel soruma yandaÅŸ bir öykü bulmuÅŸtum. “Hendekler nerde ?” ile “açık uçlu sorular”a en güzel örneÄŸi görmüştüm. Böylece baÅŸarıların self servis olduÄŸu yaÅŸam büfesinde sıraya geçme çabalarında algıları güçlendiriyordum. Antalya’da  (16.10.2008) grubun bana dönük “gördün mü; bak senin dediÄŸin gibi miymiÅŸ ?” benzeri yavaÅŸ seslerini anımsıyorum. Sayın Prof.Dr.A.BaltaÅŸdeÄŸiÅŸim” odaklı söyleÅŸisinde “istekli olmayı” daha geniÅŸ açıdan dillendiriyordu. Aslında görüşlerimiz çatışmıyordu. Görüşlerimiz birbirini destekliyordu. Ben SSTC öğrenme yolculuklarında üç temel soruyu sorarken istekli olmayı üçüncü sıraya yerleÅŸtirmiÅŸtim. Böylece Ä°ngilizce karşılıklarıyla “RAW = Cevher” formülünü oluÅŸturuyordum. Orijinalinde “istekli olmak” ikinci sırada yer alıyordu. Bu nedenle ilk sorum her zaman “hazır mısınız ?” oluyor. Bununla toprağı bol olsun Dr.Drucker’ın “yapı” kavramını kastediyorum. Ya da “bilgi” yi ele alıyorum. Ä°kinci sorum ise “yetkin misiniz ?” oluyor ki amacım “beceri geliÅŸtirme” yolunda yapılabileceklere dikkat çekmek. Üçüncü sırada “istekli misiniz ?” diye soruyorum. Görüldüğü gibi Sayın BaltaÅŸ’la benzer düşüncedeyim. Ben yetkin olmayana ve hele hele hazır olmayana “yürü abicim;istemen yeter” demiyorum. HoÅŸ, hiç kimse böyle demiyor. Hoca kuÅŸkusuz kendi stilinde istekli olmanın öncesinde kurumsal çabalara dikkat çekmek istiyor. Öncelikle bireyler yetkin kılınsın istiyor. Ben yine istekli olmaya dönmek istiyorum. Ä°stekli olmanın bir adım ötesinde inanmaya ve inançlı olmaya deÄŸinmek istiyorum.

Madem ki kitaplardan yola çıktım; madem ki Hz.Musa ve Ä°ncil’den söz ettim, o halde bizim kutsal kitabımızdan Hz.Musa ile yazıma yardımcı arayışa giriÅŸeyim istedim. Öncelikle belirteyim ki benim uzmanlık alanımda din odaklı hiçbir ÅŸey yoktur. Rahmetli annemin tasavvufi bakış açısından etkilenmem ya da lisede N.S.Banarlı’nın edebiyet kitabındaki konuları sevmem dışında önemli bir yakınlaÅŸmam olmadı. Åžuara Suresi’nin birkaç ayetinin Türkçe mealini aktarmak istiyorum:

Ayet 63: “Bunun üzerine Musa’ya asân ile denize vur ! diye vahyettik (vurunca deniz) derhal yarıldı (oniki yol açıldı) her bölük koca bir daÄŸ gibi oldu

Ayet 64: “Ötekilerini de oraya yaklaÅŸtırdık (Musa ve adamlarının ardından düşmanlar da bu denizde açılan yollara girdiler)

Ayet 65: “Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık.

Ayet 66: “Sonra ötekilerini suda boÄŸduk”

Ayet 67: “Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları iman etmiÅŸ deÄŸillerdir”

Åžimdi bu ayetlerden günlük yaÅŸama, çabalarımıza ve özellikle inançlarımıza dönmek istiyorum. Öncelikle ana mesajım ÅŸu :”Ä°nanırsanız inandırabilirsiniz”. Bir kez daha belirtmeliyim ki ben yukarıdaki çevirinin ötesine yorum yapacak kiÅŸi deÄŸilim. Sadece kiÅŸisel algılarımı dile getiriyorum. Beni destekleyen ya da karşı çıkan görüşlerinize aynen yer vereceÄŸim. Ben burada Musa’nın Allah’tan gelen emre göre asâsını denize vurmadan önce tam olan, kusursuz olan inancına, inancının gücüne deÄŸinmek istiyorum. Ä°ÅŸin sırrını birazcık asâdan Musa’nın inancına getirmek istiyorum. Musa’nın denizin yarılacağına dair öylesine güçlü bir inancı vardı ki denize bu inançla yürüdü. Åžimdi size sormak istiyorum:

Özellikle kriz yılında sorunların üzerine yürüyeceÄŸiniz “tam inancınız” olarak neyiniz var ?

YaÅŸamımdan birkaç somut örnek vereyim. Bu örnekleri yukarıdaki ayetlerin sırası içinde ortaya koyayım. Ä°lki 1994 krizinde Akhisar (Manisa)’da karargah kurduÄŸumuz “seferberlik ilanı“mdır. Gelecek yazımda bu seferberliÄŸe çıkan bir satış sorumlusunun bana yürekten yazdığı mektubundan bazı satırları orijinal haliyle, olduÄŸu gibi vereceÄŸim. Bizim asâmız, zor koÅŸullarda daha bir fazla sığındığımız, bütünleÅŸtiÄŸimiz “mesleÄŸimiz”di. Sanki yıllar önce Amerikan Fitopatoloji Dergisi’nde yayınlanan “Agro Expert Teams” konulu makalenin en canlı uygulayıcısı idik. Ä°nancımızla dağı delen karıncalardık. Gece yarısını geçe otele döndüğümüzde gözlerimizde yorgunluk deÄŸil, “baÅŸarının hazzı”nın ertesi günü aydınlatan ışığı vardı. Deniz bizim için yarılmıştı. Ötekiler de peÅŸimizden geldiler. Denize girmeyi istemediler. Gerek görmediler. Kriz yılındaki bu çabamız ertesi yıllarda bize hedefleri on kat aÅŸan satış sonuçları olarak döndü. Hâlâ anımsarken heyecandan titrerim.

Ä°kinci örneÄŸim ise 2003 yılındaki yoÄŸun emeklerin bir yıl sonra yemeÄŸe dönüşmesiydi. O yıl Mısır’daki sunumda müşteriye ilk “AHA !” dedirtmek için kullandığım “Loosing faith:Ä°nancı yitirmek” kavramım oldu. Portföyümüzün lideri olan ilaç üç temel tehdit altında eriyordu. Satış deÄŸerleri birkaç yıl önce ulaşılan düzeyin üçte birine düşmüştü. “Asiye”nin kurtulacağına inancımızı yitirmiÅŸtik. Ä°nancı yeniden kazandık. “Cesur adamlar” video klibim ve ATY Kavramlarım inancı geliÅŸtirmede iÅŸe yaramıştı. Filmin yapımcısını “Tosun” ve baÅŸ rol oyuncusunu da “Kerim” olarak tanımlamam algılarda sınırları zorlayışımdı. Denize bodoslama yürüdük. Ä°nancın gücüyle yollar oluÅŸacaktı; oluÅŸtu da… Bunlar kurumsal akıl arÅŸivimizde. Åžimdi daha iyilerini yapmak onların elinde. Yeter ki önce istesinler. Geldik mi yine aynı noktaya.

  • YaÅŸam büfesinde sıraya geçmeye “hazır mısınız ?”. DeÄŸilseniz “kolaylaÅŸtıcı koçlar“ınız sizi hazırlasınlar; yapabilirler.
  • YaÅŸam büfesinde self servis olan baÅŸarılara eriÅŸmek için “yetkin misiniz ?“. DeÄŸilseniz “kolaylaÅŸtırıcı Koçlar“ınız sizi yetkin kılsınlar; kılabilirler.
  • YaÅŸam büfesinde sırada kalıp öne geçmeye “istekli misiniz ?“. DeÄŸilseniz; tekrar yazıyorum “size hiç kimse yardım edemez; Allah yardımcınız olsun. Sizi asânın gücü de kurtarmaz…“.

Çünkü güç sizin inancınızda.

Yolunuz, güçlü inançlarınızla hep aydınlık olsun.

Öykücü (mustafa@copcu.com)