Yaşam Büfesinde “Yeniden Doğuş”

“…Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. Yetmiş yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için kırk yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı kırka dayandığında pençeleri sertleşir esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir…”

Merhaba

Yukarıdaki öyküyü okumakta olduğum kitabın satırlarından cep defterime yazdım saat 14.oo gösterirken. Önce 1985 yılında kırk yaşındayken birden ani bir kararla özel sektöre geçişim geldi aklıma ki az adaptasyon sıkıntısı çekmedim. Sonra birden ana döndüm ve gördüm ki şu an yoğun bir telaş var evimizde. Çeşme’den Bursa’ya gitmek üzere İzmir’e dönmeye çalışıyorduk. Hava kah açıyor ve yürüyüşe çıktığımızda güneş yakıyor kah yağmura çevirip eve dönemeden ıslatıp üşütüyordu. Bu yıl Mayıs ayının oynaklığı diğer yıllardan biraz daha fazla… Ruhum da öyle… Satış odaklı kısa vadeli kazanımların haklı olarak öne çıktığı pazarın zorlayıcı koşullarında şimdilik rekabet edebilmek “rekabet üstü” olabilmenin planlanmış programını Haziran ayına kaydırıyor. Haftaya görsel ağırlıklı eylemlerimiz batı bölgemizin kuzeyinden güneyine sarkarak artacak gibi görünüyor. Herşey olacağına varacak; yeter ki sağlığımız elversin.

Bu arada Çeşme çatıdaki mevsim temizliği sırasında Rio-2005 deki “Tatlı Sert” sunumumu “öykülerle öğrenme” amacına uygun olarak montajladım; müzik ev yazı ekleyerek arşivdeki yerine kaldırdım. Yirminci yaşında ve rakiplerinin arttığı bir süreçte başarılı satış grafiğiyle adeta mucizeler yaratan TPS nin “yaşam öyküsü”nü kronolojik olarak ele alıp komprime olarak sunduğum o günlerden bu anı azımsanmayacak mesajlara sahip. Bir saate yakın süren görselde ,

1.SSTC uygulaması ile “bilmek yapabilmektir” mesajını

2.Sunum becerilerini

3.Interaktifliği ve sorularla “es”lerin ya da “sessizliğin gücü”nü,

4.Öykülendirmeyi ve

5.Asıl önemlisi öyküyü amaca uygun dillendirmeyi göstermeye çalıştım.

Aradan yedi yıl geçti. Biryıl önce Mısır’da “BEE/Etkili olmak” ana mesajıyla başlayıp RİO sonrasında Prag-2006 da “Yurtttan Sesler /İyi, Zor ve Farklı” görseliyle desteklenen sunumum 2007-St.Petersburg’da “Pruva neta/Yolumuz açık” ile sonlanacaktı. “Çalkantılı Sular“da mükemmel doyumlu günlerdi. Bir yıl sonra yeniden Antalya’ya dönüş ve “SynSevenStormer/Benzer Yedi Fırtınacı” ile somutlaşan istekler bugün “yeniden doğuş” la pazarda yerini aldı. Yazımın girişindeki öyküyü biraz sonra tamamlayacağım ve öykünün mesajında göreceğiniz gibi “acaba kartal eski gücüne kavuşabildi mi ?” bu sorunun doğru yanıtını bilmiyorum. Ancak bu arada Ege’de başlayan Antalya’da artan, Bursa’dan katılan “yaprak dökümleri”nin ne kadarı birleşmelerin doğal sonucudur onu da kestiremiyorum. Gelişmeleri karşıdan izlerken sektörün diğer oyuncularına danışmanlık yaparken üç yıldır sözünü ettiğim “imovasyon / taklide değer katma” nın gittikçe etkinleştiğini görüyorum. İlginç olanı geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen ve Sabancı Üniversitesi’ndeki konferansa konu olan Prof.Shenkar’ın “imovasyon” a ilişkin sözleri söyleyegeldiklerimi destekliyor. Bu yolda inançla ilerleyenlerin ilk yapmaları gereken “Projeli İş Yaşamı” ile amaçlarını, hedeflerini ve yapmak istedikleriyle yaptıklarını (ya da yaptıklarının sandıklarının) değerlendirmesini dürüstçe yapıp yol haritalarına sadık kalabilmektir. Yapacakları herşeyi “Akıl, Yürek ve Emek“le bütünleştirmektir. Bu “değişim yolculuğu“nda “liderlik desteği“ni sürekli güçlü tutabilmektir. esas olan.

Projeli Yaşam ve Liderlik Desteği nasıl ölçülebilir kılınır ?

İki gün önce bu soruyla Çeşme-çatıya tıkılıp kaldım. Halimi gören Davut usta “burada sana bir güvercinlik yapalım” dedi ve birden denizi görecek, nefes aldıracak ve açılınca portatif masa olacak çatı penceresi beni heyecanlandırdı ise de “ustanın ustalığından” korktuğum için ve korktuğum başıma gelmesin için ertelediğim bu hevesime rağmen yukarıdaki sorunun yanıtını aradım çatıdaki çeyizlerimden. Gözüm 2009 yılında Harvard İş Okulu Yayınlarında yerini alan Dave ve arkadaşlarının yazdıkları “Leadership Codes: Five Rules to lead by / Liderlik Kodu” isimli ilacın her tarafını çizittirip karaladığım notlar düştüğüm kitaba daldım Amsterdam’ın çiçek pasajından aldığım klasik müzik cd sini dinlerken. Dave Ulrich ve arkadaşlarının “Liderlik kodu” olarak gördükleri ve yapıları, tarzları, sistemleri biribirinden çok farklı da olsa lider olarak gördüklerinde saptadıkları beş kodu (kriter) geçen ay sonunda birlikte yaşadığımız hazzın bir görseli olan Disneyland’ta gün biterken yapılan törenden kameranın kendiliğinden yakaladığı bir karenin üzerine koyarak yandaki slaytta veriyorum. Göreceğiniz gibi Ulrich ve arkadaşları

1.Öncelikle strateji uzmanı ol ve geleceği biçimlendir diyorlar ki bizim 2005 den bu yana “stratejik niyet“imizin beş yapı taşından biri de “shaping future/geleceği şekillendir” idi. Demek ki aklın yolu bir…

2.Hemen ardından da İcraatçı ol ve işi bitir diyorlar ki benim yıllardır dilime pelesenk ettiğim “acta non verba/laf değil eylem” de bunun daha veciz bir ifadesi…

3.Üçüncü sırada liderin “yetenek yöneticisi” olması gerektiğine değinip “çalışanların işe bağlanmalarını sağlaması”nı istiyorlar ki bunu da 2001 krizinden bu yana “DOD, NON, BEE” ile söyleyip duruyorum ve “başarı formülüm“deki”4H” nin esbab-ı mucibesi de budur diye haykırıp duruyorum…

4.İnsan sermayesini geliştirici ol ki yeni kuşak elinde hazır bulunsun diyerek de CDM lik günlerimin sonlarında doğru Prag’ta başlayan “Öykülerle Öğrenme“nin bir başka ifadesi de iş planımızda “talent management/yetenek yönetimi” olarak önemini arttırmıştır…

5.Beş kuralın odağında “kendine önem vermek” yer alıyor ki hemen her toplandırda yaptığım testlerden birisi de bu olagelmiştir. “Kişisel yeterlilik” kriterinin yer aldığı beş kuralın merkezinde “öze dönmek” var; “iç sesi dinlemek” ve, “potansiyeli açığa çıkarmak” var… ki bu ve benzerlerinin hemen hepsini “F2/Çerçeve Çalışmaları“nda uygulamalı olarak ele aldık.

O halde, bu hafta Nezuş Bursa’da ve ben İzmir’de oğullarım, kızlarım (NOT: Bu sabah Zeynep’ten yazılı olarak aldığım bir sevgi siteminden sonra hatamı anladım ve eksik kalan sözcüğü biraz önce sabah yürüyüşünden dönünce ekledim. Ne de olsa kulakları çınlasın torunum Barış’ın 2006 yılında “elma” yı söyleyeşime bakıp da “yaşlı da ondansöyleyemiyor” dediği gibi altı yıl sonra bugün hatalarım artıyor kuşkusuz. Hoş görüle) ve torunlarımlayk F1 ve F2 lerin video karelerine yansıyan unutulmaz kayıtlardan yeni bir montaj film yapayım. O karelerde Çeşme-Sheraton’un yeni sahalarında yerlere yatıp “kişisel kalkan” larını çizenlerin bugün “yeniden doğmak” adına nerelerde neler yaptığına da bir bakayım.

Şimdi yazımın girişindeki öykünün devamını verip bugünlük sizlere veda edeyim:

“…Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. Yetmiş yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için kırk yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı kırka dayandığında pençeleri sertleşir esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.

Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gagayla pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. Beş ay sonra kartal kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan muhteşem yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir…”

Vay canına ! Pek farkına varmadan ve fazla acıtmadan biz de benzerlerini yapıyoruz. Burada önemli olan 20 yıla karşılık 150 günde acı çekmeye razı olmak ve başarı için “2P” düzeyinde “ısracı, inatçı, tutkulu” olabilmektir ki Mısır-2004 de “BEE”  odaklı sunum yaparken “tutku” için “biraz acı vardır; içinde biraz eza cefa vardır” deyişim video karelerinde aynen duruyor. Hani pek çok kez söylediğim gibi “no gain without pain/emeksiz yemek olmaz” ın işaret ettiği de bu değil midir ?

Nice yeniden doğuş süreçlerinizin kazandıracağı ekstra anların hep aydınlık yollarda geçmesi dileklerimle.

 

Öykücü