Yaşam Büfesinde “Danışman”

“…Kum saati dört parçadan oluşur. Üst kısım, kumların daralıp geçtiği orta kısım, alt kısım ve kumlar. Üst kısım geçmişken, kum saati ters çevrildiğinde gelecek olur. Bizler o ortadaki boğumdayız, şimdiki zamanda. Peki ya kum ? O kumu anlayabilir miyiz ? O kum olabilir miyiz ?…(*1)”

Merhaba

Birkaç gündür “Syngentalı Dostlar” WhatsApp Grubuna odaklı olarak yaşıyorum. Grubun kompozisyonuna bakınca birkaç iletişim modu görüyorum:

  • Görsel odaklı olup sonuca bakan ve hızlı olanlar (Ahmet ve Günay gibi)
  • İşitsel odaklı olup süreci önemseyenler (Oya ve Mehmet gibi)
  • Kinestetik olup kiminle kol kola olduklarına bakanlar (Tezer gibi)
  • Sessizler (Mesajları okuyup sohbeti kenardan izleyenler)

Syngentalı olmanın öncül (Ciba, Novartis) ve ardıllarını (ABG, AS, PLN danışmanlıklarım ve Netdirekt koordinatörlüğü) düşünüp çok bilinen “Çoban ve Danışman” öyküsünü bu yazımda paylaşmak istedim.

“…Bir gün çoban yüksek bir yaylada koyunlarını otlatırken yanına yabancı bir adam gelmiş. Çobana demiş ki: “Hey çoban sana bir teklifim var !” Çoban sakince cevap vermiş: “Söyle bakalım” Adam devam etmiş “Süründe kaç koyunun olduğunu bilirsem bana bir tanesini verir misin ?” Çoban hafif bir tebessümle teklifi kabul etmiş. Adam çantasını açmış, içinden bilgisayarını çıkarmış. Uydu bağlantısı ile internete erişim sağlamış. Çok sayıda ayrıntılı aktiviteden sonra üç saatin sonunda kalın bir rapor hazırlamış ve çobana “Buldum, tam 555 koyunun var ! Ödülümü alabilir miyim ?” Çoban bıyık altından gülümsemiş “Peki” demiş “Al bakalım !” Adam sürünün arasında dalmış, en iri olanını kucaklamış. Adam arkasını dönmüş giderken çoban seslenmiş “Dur bakalım !” Adam şaşırmış. Çoban devam etmiş: “Senin ne iş yaptığını bilirsem o aldığını geri verir misin ?” Adam “Tamam” demiş. Çoban “Sen danışmansın” demiş. Adam şaşkınlıkla “Nereden anladın ?” diye sormuş. Çoban gülümseyerek “Birincisi, ben çağırmadan geldin. İkincisi, benim bildiğim bir konuyu bana söylemek için benden bedel istedin. Üçüncüsü, verdiğin bilgi de tam doğru değil. Tam 600 koyunum var. En önemlisi de 600 koyunun içinden aldın çoban köpeğimi götürüyorsun. Bırak onu yerine !”

Ve bir yıl için planlayıp da yirmi sekiz ay süren danışmanlığımı düşününce neler döküldü aklımın kıvrımlarına. Bundan önce yukarıdaki öykünün benzeri olup da çok daha az sözcükle ve daha vurgulu olarak danışmanı tanımlayan cümleyi de yazayım: Danışman kolunuzdaki saati alıp size zamanı söyleyen kişidir.

İster sektörümüzdeki şirketlere bedelle, isterse oğlumun şirketi Netdirekt’te bilişim sektörü çalışanlara bilâ bedel beraberliklerimde danışman tanımına göre şöyle yaklaştım:

“Kendinizi sorgulayın (sorgulamayı öğrendiler) > Sahip olduğunuz değerlerin farkına varın (üç temel değeri anladılar) > Farkındalığınızı geliştirin (GAT sorgusu ile farkındalıklarını geliştirdiler) > Özgüveninizi yükseltin (MAS sorgusu ile yetkinliklerini beceriye çevirdiler) > Sizi motive eden nedenleri bulun (GAT dünyasında M1.0 dan M3.0 a geçmeyi ve ustalık yolculuğunda heves ve heyecanlarını sürekli kılmaya çalıştılar)”

Yalova’daki karlı sonbahardan (1987) bu yana 38 yıl geçmiş aradan. Ardından 1992 yılında sevgili Alev’in yanında yollara düştüm. Ve şirket birleşmesinin sonuçlarıyla iş başa düştü ve gönüllü SSTC (esestisi)ci olmayı sürdürdüm. Sektör ayırımı olmadan bu ekstra yolculuk belirledi sonraki kariyer adımlarımı. Bu sürecte SSTC nin bana en büyük katkısı “yaptığım işi sevmek oldu; bazen ödül sonuç değil öğretici olan sürecin kendisi oldu”. Global birleşmeyle Alev ve arkadaşları (Öner, Adnan, Nazmi) şirketten ayrılıp Polen’i kurdular. Bugün Alev’e ve eşi sevgili Fatoş’a sağlıklı kolaylıklar dilerken Öner’in güdümündeki Polen’e de bol ve bereketli kazançlar diliyorum. Polenli Öner’e ait bir görsel ve ana mesajla yazımı bitirmek istiyorum. Bu görseli nasipse akademik yılın açılışında yapmam istenen “Uykusuz Geceler ve Soruların Gücü” konuşmamda hayalimi TOMBUL’laştırabilmek için sponsor sağlamak amacıyla kullanacağım.

Bugün Amerika’da öğrenim görmüş ikinci nesil ile büyüyüp gelişen ve ihracat şampiyonu olan Polen’in bu günlere erişmesinde ne çok uykusuz gece olmuştur yılların dili olsa söylese…Yanımda staj yapan ÖY, Ciba Tohum’da tutkulu çalışmalarla ustalaştı ve dünyanın dört bir yanına ulaşırken doktora yaparak kariyerini da zenginleştirdi. Fotoğrafta görüldüğü gibi deneme sonrası verim-kalite analizleri için üzümleri bandırmak için taşırken bende bir sele (kelter) Öner’de ise biri omzunda diğeri elinde iki kelter vardı: Adam olacak çocuk …!

Sağlık ve esenlik içinde sizi ustalaştıran, özerkliğinize özgünlüğünüzle değer katan ve resmin bütününü görmenizi sağlayan M3.0 (MAP: Mastery / Authencity / Purpose) yolculuğunuzun keyifli geçmesini diliyorum.

Öykücü

mustafa@copcu.com


(*1): https://www.copcu.com/2015/09/21/yasam-bufesinde-omega-noktasi/

  • “…Onbir yıl önce Mısır’daki “BeE” başlıklı hazırlıklarımı sunarken açılışta o an bir değişiklik yapmıştım. Mısır’a giderken uçakta okuduğum SkyLife Dergisinden esinlenerek ana mesajımı “Tutku” ya çevirmiştim. O günlerde vizyonda olan “Passion” filminden de etkilenmiş ve “tutku” nun içine azıcık “eza ve cefa” da eklemiştim. O yılın çalışma koşulları bu açıdan çok zengindi. Sorun çözmede pratik aklı kullanıyorduk. Adına HSE dediğimiz “Sağlık, Güvenlik ve Çevre Üçlüsünü” üretim ve fabrika gibi kapalı kapılar ardından çıkarıp sahraya indiriyorduk. Korkuyu yönetirken korkularımız büyüyordu. İşte bu koşullarda tutkuyu işlerken 2010 yılımda elime geçen kitaptaki şöyle bir cümle beni çok etkileyecekti: “…İyimserlik ve tutku, önderlik ve toplumsal gelişimden dokunmuş o aynı kumaşın atkıları ve çözgüleridir…” 
  • “…Donald Amcanın 190 sayfalık kitabının sonlarına doğru “…yaşamımızdaki güçlerin buluştuğu ve kusursuzluğa en çok yaklaşabildiğimiz nokta olan OMEGA NOKTASIna”  ulaşmak için hepimizin çaba göstermesi gerektiğini vurgular. Inernetten “Omega Noktası”nı araştırdım ve bana, bakış açıma en yakın olanın linkini veriyorum https://zamaninotesi.wordpress.com/2012/07/02/omega-noktasi/ Omega Noktası aslında her şeyin başlangıcına geri dönüşü ifade eder. Yani öze / kaynağa / tanrıya geri dönüş…Bir şeyin en üst noktası; zirvenin de ötesi; orada madde tek olur, çevresinde benzeri ya da onu anlayacak bir anlayış kalmaz…Sözün özü belki de şu dua : İnna lillahi ve inna ileyhi raciun > Allah’tan geldik ve sonunda yine O’na döneceğiz (*2)

(*2) https://www.copcu.com/2016/01/17/yasam-bufesinde-raciun/

  • “…Bu günlerde yeni bir Eğitim ve Ustalık Yolculuğuna çıkacağımız için belki de beyin aradığını bulmak için bu seçimi yaptı. Umarım daha önce kullanmamışımdır. Bu bir iş başı eğitimidir. Bir bakıma “izleme çalıştayı”dır. Daha önce modüler SSTC Öğrenme Yolculuğuna çıkmış olan Netdirekt satış sorumlusu Eda teknik destek hizmetini ücretsiz, bedava almak isteyen müşteri rolündeki ilk amiri Kerem Copcu’nun telefondaki satış iletişimini yansıtan bu kısa filmde Eda hanımı kutlamak gerek. Ancak bu kadar güzel ignor edilebilirdi. Hele bir de satışı kapatırken bulduğu çözüme ne demeli. Aferin Eda; 20.02.2016 ).