Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Kendini Bulmak”

YaÅŸam Büfesinde “Kendini Bulmak”

“…Uluslararası ÅŸirket olmak hem avantaj hem dezavantajdır. Sadece (ya da ğırlıklı olarak) uluslararası olarak hareket edip yerel deÄŸerlere önem vermezsek, çok çabuk dışlanır ve “soÄŸuk” bir ÅŸirket olarak algılanırız. Bu da ciro kaybına neden olur…EvDo bölümüne odaklandığımızda tüketicinin bizim markamıza kendini çok yakın hissetmediÄŸini gördük. EvDo bölümündeki markamız CaDo nun reklamlarında yabancılar vardı ve reklamları izleyenler orada kendilerini bulamıyorlardı…”

Merhaba

Yazımın giriÅŸindeki alıntı elimden düşürmediÄŸim ve son edindiÄŸim iki kitaptan birinden. Artık “Merak”ın taranacak, karalanacak yeri kalmayınca güncel paradigmamdan çıkarıp yakınımdaki rafa koydum onu, kuÅŸkusuz geçici olarak. Yerine “Yeni CEO Sensin”i aldım elime yeniden. Sayın Ä°zzet Karaca’nın bu kitabında nedense “kendimi buluyorum”, yaÅŸadığım CINOSlaÅŸma sürecinin göremediÄŸim perde arkasında yapılanları ve itiraf etmeliyim ki daha çok yapılamayanlarını hissediyorum. Ne kadar basit konularmış ve “aklın yolu birken” neden yapmamışlar ? Hayret bi ÅŸe ! demekten kendimi alamıyorum. Düşünülmesi, bulunup çözüm üretilmesi CEO düzeyine bırakılamayacak denli yaÅŸamsal olup gözümüzün önündeki bu ÅŸeneklerin neden biz farkına varamamış ? diye hayıflanıyorum. Bunları düşünürken Netdirekt’in “Teknik Bölüm” katında kendimi bugün iki kez ÅŸanslı gördüm. Neden mi ?

Dün tek bir öneriyle, hiç nazlanmadan “Kemeraltı Sefası” yaptık. Üç otobüs ve bir vapurla keyifli bir yolculuk oldu hem de 65 yaÅŸ kartının avantajlarıyla. Hava da buna uygundu; ruhumuzun titreÅŸimleri de. Konak’ta tarihi Hükümet Konağını geçerken “Burada ÅŸambali tatlıcısı olurdu”, biraz daha ilerleyince sol tarafta Flo olmuÅŸ olan yerde “Merkez Eczanesi vardı” anılarımızı seslendirerek ağır ağır yürüdük Kemeraltının parkelerinde. Köşeyi dönerken baktım ki Kemeraltı Karakolunun kapısına kilit vurulmuÅŸ. Karşı köşedeki sebil de kapalı. Solda Petek hâla duruyorsa da birkaç yıl önce bir tadına bakalım dediÄŸimizde beklediÄŸimiz lezzeti bulamamıştık. Oraya gelmeden saÄŸda bir kıraathane anımsarım. Camlarından içeri baktığımda kahverengi deri koltuklu sandalyeleri ve (sanki) divanı bulunan bir yerdi. Hani bir zamanlar rahmetli yazarların en büyük ustası sayılan Burhan felek’in pazar yazılarında konu aldığı kahvehane kültürü ve konsolos beyin gittiÄŸi türden bir yerdi diye düşünüyorum ki anılarıma giriÅŸi ellili yılların sonlarına doÄŸru Tilkilik Erkek Ortaokulu günlerimdendir. Kemeraltının yan sokağına geçip de balıkçılar, kuşçular derken iyisinden yarıomÅŸar kilo gün kurusu kayısı ile hurma alıp KızlaraÄŸası Hanına doÄŸru yollandık. Sermakçiyle pazarlık edip de onu biraz kızdırdıktan sonra aldığımız hediyelik eÅŸyalarla oturup çay içtik. Ä°ÅŸte tam o sırada aÄŸzımın sol alt tarafındaki çiÄŸneme takımları ikindi ara öğünü kayısıya takılıp yerinden çıkıverdi. Åžimdi Netdirekt’te sevgili doktorumuz Mehmet Beyden gelecek randevu haberini bekliyorum. Beklerken hangi haber düştü telefonuma ?

Üç yıl önce bitiÅŸin 45nci baÅŸlamanın 50nci yılını kutlamak üzere “68lilere” çaÄŸrı yapmıştım. Mayıs 2013 de geniÅŸ bir katılımla Antalya’da özlem gidermiÅŸtik. Keyif doruk yapınca ertesi yıl da Gaziantep toplantımız oldu. Gitme planları yaptık. Ancak ciddi bir saÄŸlık sorunu yaÅŸayınca gidemedik. Aklımız arkadaÅŸlarımızda kalmıştı. Dün akÅŸam düşünceye daldım. Birden bir program düştü aklıma. Belki de birden olmadı. Ben farkına varmasam da beynin hazırlıklarını tamamlamış olsa gerek ki beni uyardı. Oturdum laptopumun başına. HoÅŸ laptopun ne başı var, ne de başına, üstüne oturulur. Lafın geliÅŸi iÅŸter. Lafın bir de gidiÅŸi var ki…Çok dikkatli olmak gerek. ÇaÄŸrımı bloguma alayım ki mail adresleri olmayanlar telefonla aradıklarında bloguma yönlendirsem iÅŸe yarar mı ?

“Merhaba

 Yeni yılınızı birkez daha özlemle kutlarken düşünüyorum da, 2018 yılında Bornova’dan ayrılışımızın ellinci yılı olacak. Nasıl geçiyor zaman ? Daha henüz dün gibi…

Özledim ya yüreğim dillenip diyor ki,

  • 25 Mayıs 2018 Cuma günü ÇeÅŸme’de buluÅŸsak,
  • ÇeÅŸme’de bir otelde konaklasak,
  • O gece ÇeÅŸme’de güzel bir akÅŸam yemeÄŸi yesek (serbest),
  • Ertesi gün (Cumartesi) sabah feribotuyla Sakız Adası’na gitsek,
  • Cumartesi günü öğleden sonra Sakız’da güney ada turu yapıp bir sahil köyünde balık yesek,
  • Cumartesi akÅŸamı Sakız’da bir Yunan Tavernasında eÄŸlensek,
  • Pazar sabahı öğleden önce kuzey ada turu yapsak,
  • Pazar akÅŸam üzeri feribotla ÇeÅŸme’ye dönsek,
  • Pazar akÅŸamı ÇeÅŸme’de aynı otelde konaklasak,
  • Pazar akÅŸamı ÇeÅŸme’de hep birlikte bir gala yemeÄŸi yesek,
  • Pazartesi sabahı kahvaltıdan sonra vedalaşıp evlerimize dönsek

…ne güzel olurdu ! DeÄŸil mi ?

  • Var mısınız ?
  • Bu aydan itibaren her ay bir kenara kiÅŸi başına 10 € korsanız bu seyahatiniz bedavaya gelir.

Bana yanıt verir misiniz ? Şimdiden hazırlıklara başlayayım mı ? Belki de Sam ile Amcaoğlu bile gelir taaa uzaklardan ! Why not ?

Selam ve sevgilerimle, özlemlerimle, sağlık ve esenlik dileklerimle yolunuz ve yılınız hep açık ve aydınlık olsun.

Hemen olumlu yanıtlar aldım. Kaos eÅŸiÄŸinde yaÅŸayan ülkemin her gün gelen acı haberleriyle yüreÄŸim yanarken azıcık da olsa umutlarım arttı. Her ÅŸey nasip meselesi. Ä°yi olur inÅŸallah. Her zaman da iyilik haberleri düşmüyor telefonlarımıza. Ben 2018 için çaÄŸrı yaparken bir dostumuzun vefat ettiÄŸini öğrenip yarın son yolculuÄŸunda buluÅŸmak dostlarıma ulaÅŸmaya çalışıyorum. Tüm bu gelgitlerin “YaÅŸam Büfesinde Kendini Bulmak” la ne ilgisi var ki ?

Hayat devam ediyor. Yarın son yolculuÄŸa uÄŸurlayacağız. Bunun için bir cami avlusunda dostlar buluÅŸacak. Ä°ki rekat namaz kılınacak. Vedalaşılacak. Evlere, iÅŸlere dönülecek ve yaÅŸam sürecek. Biz (UN ve MC) 26 Ocak 2016 da Netdirekt sponsorluÄŸunda “eÄŸiticinin eÄŸitiminde” bir araya geleceÄŸiz. Bunun hazırlıkları önem kazanacak. Birgün gelecek bizim için de bir uÄŸurlama töreni yapılacak. Nasipse ! Kimse ne olacağını bilemez ! Organlarımı 01.12.1989 da bağışlamıştım. Bağış kartım hep cebimde, cüzdanımda. Ä°mzalayan tanıklarım da oÄŸlum Eray (Prof.Dr.Eray Copcu) ve sınıf arkadaşı Dr. Erkin (Prof.Dr.Erkin Kır), onaylayan da Prof.Dr.Ö.YararbaÅŸ. Ä°nÅŸallah kader ve kısmet hakedilen güzelliklere yansır ve kalanlar iÅŸe yarayıp, giden de huzur içinde yatar (hoÅŸ tüm rganlar gidince yatacak geriye ne kalır ki. Takmayacak kafana tokadan baÅŸka bir ÅŸey). Yine giremedim “YaÅŸam Büfesinde Kendini Bulmak” baÅŸlığının açıklamasına. Neden böyle bir baÅŸlık ?

YBGE (Yönetim Becerilerini Geliştirme Eğitimi) ne başlarken küçük bir test yaparım. Kasım 2014 de ABG katılımcılarına yapmıştım. Amacım dolaylı da olsa bir algıyı ölçme örneği yaratmaktı. Görevleri ne olursa olsun, kendilerine bakmalarını ve yargılarını verilmiş dört sınır değeri ile sıraya sokmalarını isterim. Genel olarak ne derim ?

* Yaptığınız iÅŸe, görevinize bakın ve “Ne yapıyorum ? Ne yapabilirim ? Ne yapmalıyım ? Ne yapmayı istiyorum ?”. Basit dört soru. Önemli dört yanıt. Kendini bilmek, kendini bulmakla ilgili dört yargı. Niyet ve zihniyeti yansıtan dört sıralama. Olgunluk karar katsayısı olarak sıralanmış ardışık dört deÄŸer. Peki olgunluk nedir ki ? Olgunluk, saygı ile cesaret arasında geliÅŸtirilmiÅŸ olan denge halidir. Bir eyleme geçerken, bir iliÅŸkiye girerken, bir itirazı yanıtlarken, önderlik ederken, yönetirken cesaretiniz düşük, saygınız yüksek olursa karşınızdakini sırtınıza bindirip gezdirir ve ezilirsiniz. DiÄŸer dört seçeneÄŸi de siz düşünün. Sadece “kendini bulmak” ne demek, neden önemlidir ? sorusunu ele alıp yazımı bitireceÄŸim.

Yirmi yıl önceydi. BaÄŸ bölgesinde kırmızı tulumumla dolaşıyordum. geceleri de kahvelerde film oynatıyordum (aslında slayt gösterisi). Slaytlarım sorulu cevaplı, SSTC çerçeveli, yerel fotoÄŸraflı renkli görsellerdi. Sevgili Ä°brahim bunlara “KonuÅŸan FotoÄŸraflar” derdi. ÖrneÄŸin kendi resmimi koyup “Ä°yi bir külleme ilacı nasıl olmalı ?” sorusunu sorup dururdum. Kahvedekilere dönüp yanıtlarını alırdım. Sonraki slaytta kuyucu Ali dayının fotoÄŸrafı üstündeki konuÅŸma halkasına “Ãœzümü sıkmasın” sözü yazılı olurdu. Kahvedekilerden ÅŸu sözler ortaya dökülürdü “Aaa bu bizi Ali dayı” ve “Bak ne güzel söylemiÅŸ. Aferin Ali dayıya” hatta “Bak benim dediÄŸimi demiÅŸ Ali dayı da“…Bunlar hem ortamı ısıtır, hem okey taÅŸları bırakılır ve hem de sunum sonrası yazdığım tavsiyelere uyumu artırırdı. Aynısı Fethiye seralarında da yaÅŸanırdı. Hıyar mildiyösüne yeni çözümümüzü sunarken kullandığımız slayttaki Ahmeti görenler “Aaa bu bizim hıyar aÄŸası” demekten kendilerini alamazlardı. Kendini görmek, kendini bulmak ve kendini tanımak ne güzel ÅŸeydir. Tabii ki yapabilene. Bunun için eÄŸiticinin eÄŸitimi programında TTTC den TTTS e geçiÅŸ için yetkinlik ve beceri ayırımına dikkat çekerim. Sizce ÅŸu soruların yanıtları ne olur ?

* KonuÅŸma yetkinliÄŸinizi beceriye dönüştürdüğünüzde bunu nasıl gösterirsiniz ?…………….

* Duyma yetkinliÄŸinizi beceriye dönüştürürseniz hangi beceriniz etkinleÅŸir ? ………………….

* Yürüme yetkinliÄŸinizde becerikli olduÄŸunuzda ne yaparsınız ? …………………………………….

Evrensel doÄŸrular yerel görsellerle “adil süreci” etkinleÅŸtirir. Kabul kapılarını açar. Ä°ÅŸinizi kolaylaÅŸtırır. Kimi zaman “onüç kiÅŸi kahvelerde ne yaptığı meçhul !” benzeri kravatlı eleÅŸtiriler alsak da ben bunu hep yaptım ve böylece CINOS’un üç aÅŸamasında da Cinken, Nolaşıp, SynleÅŸirken yerele yakın durup hiç bir zaman yabancılaÅŸma ya da “soÄŸuk ÅŸirket algısı” olmamasına yardımcı olmaya çalıştım. Åžimdilerde nasıllar bilmiyorum….

Sınıf arkadaşımız sevgili Gönül’ün eÅŸi Ali beyin vefat haberini tüm dostlarımızla paylaşırken Allah’tan rahmet diliyor ve  kalanlara Allah’tan saÄŸlık ve esenlikler diliyorum. Kalın saÄŸlıcakla.

Öykücü