“…Sabahın ikibuçuğuna kadar konuştuk. Çok zevkliydi. Gerçekten de bir dostluk geliştirdiğimizi düşündüm. Geri döndüğümde hemen Mac’e telefon ettim. “Mac” dedim “O konuşmaya hazır”. Mac “Galiba senin beynini yıkadı” dedi. “Hayır” dedim “Gayet dengeliydi. Bak politikamız küçük çocuklara ve yaşlılara zarar veriyor- peki ne uğruna ? İdeoloji uğruna mı ?” Öyle bir düş kırıklığına uğradım ki ziyaretimden sonra bir süre Küba’ya fahri diplomat olmak için gönüllü olmayı düşündüm. Ama hiç kimse ilgilenmedi. Ziyaretimin üstünden onüç yıl geçti, hâla Küba’yla konuşmuyoruz. Ah, nasıl da kaybedilmiş bir imkan ! Liderlerimize ileriye giden yolun söyleşmeyle başladığına inandırmak için ne yapmak gerekiyor acaba ?…”
Merhaba
Lee Iacocca “Bütün O Liderler Nereye Gitti”kitabını 2007 de yazdığına göre Bay Lee’nin Fidel Castro ile görüşmesi 1994 de gerçekleşmiş ( http://www.merih.net/m2/oto/cviacocca.htm ; http://www.kitapyurdu.com/kitap/butun-o-liderler-nereye-gitti/96062.html).
Yukarıdaki kısa pasajda benim için iki anlam var. Birincisi “abra kadabra” nın Arami dilinde açılımı olan “konuştukça yaratırım” ın pratik değerini yansıtan “diyalog“un önemi; diğeri ise aklımla yüreğimin çatışması. Seçim sonrası palasından palasını bileyen otorite babacan ve sevecen tavrıyla bara bile giriyorsa pek yakında ihtiyacı olan +13 ü bulur ve emeline kavuşur. Bu amaçla “diyalog” başlatır ve İmralı’yı temizler veya yeni bir yol bulur. Gençler İmralı’nın geçmişinden esintilere uzaktırlar ve bunun ne anlama geldiğini pek bilemezler; yaşlılar da analar ağlamasın diye bağırlarına taş basarak sonucu kabullenirler. Böylece Bay Lee’nin ABD için özleminin benzeri ülkemizde gerçekleşir. Neler pahasına !
Bu arada adında hareket olup da atalet takımı olan devlet devreder mi yoksa zorla mı gönderilir; Darkılıçoğlu yerini bir başkasına bıraksa da oklarının anlamını yitirmiş halktan kopuk haklar topluluğundan ne köy olur ne kasaba. Çünkü ruh yok; prensip kalmamış. İçlerine guguk kuşlarını kendi elleriyle yerleştirdiler. Yakında iki seçenekten birine kavuşacaklar; bakalım Mevla mı olacak ? Çok yazık.
Herşeye rağmen umudu yitirmemek; enseyi karartmamak gerek. Bunları yazarken elimdeki fare rahat çalışsın diye altına koyduğum Çeşme Güneşi Gazetesi’ne izlediğim bir diziden (Elementary S3F3 42nci dk) aklımı çelen bir sözü alıp yazmışım: “Their is hope / to do work /Love yourself / Their is hope > Umut var, İşinizi yapın, Kendinizi sevin, Umut var”. Sorunlar ve umutlar “Denge” si…
Son iki aydır otoyoldan her çıkışta OGS’im “Cezalı 24.75TL” yazıyor; ay sonunda gelen banka ekstrasına baktığımda hiç cezalı tahsilatı yapılmıyorsa da 1.80TL yerine 2.25TL tahsil ediliyor. İki aydır her seferinde +0.45 TL ödemek beni rahatsız etmese de OGS i kontrol ettirmeye karar verdim. Bozukmuş. Kayda aldılar ve elime bir kağıt verip ilgili bankaya (TCZB/Bostanlı) yönlendirdiler. Bankanın Bostanlı Şb.nin bildiğim yerinde olmadığı görmüştüm. Bana en yakın şubesine (Atakent) gittim. Şanslıydım. Beni Melih gördü. Öylesine içtenlikle yardım etti ki hem OGS yerine HGS e döndüm, hem de sanırım en az masraf ve zahmetle. Teşekkürler Melih ve ona bu girişimi sağlayan Müjde’ye. Ne güzel dostlarımız var. Allah herkese böylesi çalışkan, güvenilir, işinin ustası dostlar nasip etsin ki müşterilerine gerçekten de “Kesintisiz Kolaylık” sağlayabilsinler.
Melih’in yanından mutlu mesut (!) ayrılıp Pınar’ın yanına geldim. Ümit Pakistan’da; Barış okulda. Kitaplıktan rastgele (!) seçtiğim kitap Prof.Y.N.Öztürk‘ün 1992 yılında yazdığı “Kur’an’daki İslam” ve algıda seçicilikle o andaki bakış açıma göre Sayfa 386 dan Bakara Suresi’nden alıntı. Ancak o ünlü bakanın dalga geçtiği gibi değil. Sözünü ettiğim sayfada denge örnekleri veriliyor ve sekizi de birbirinden anlamlı, değerli:
1.Dünya / Ahiret > Görünenler / Görünmeyenler;
2.Kamu / Birey;
3.Akıl / Aşk;
4.Ruh / Beden;
5.Yöneten / Yönetilen;
6.Kazanma / Harcama;
7.Öfke / Sevgi;
8.Yeni / Eski > Değişirken statükoyu korumak
Zaman, mekan, kişi ve konuya göre benzer paradoksların dengesi için seçim yapmak bize kalmıştır. “Denge” yöneticilik kadar liderliğin de en önemli konusudur. “Güven (Ethos) > Duygu (Pathos) > Mantık (Logos) sırasıyla “Denge” için “Kairos” a göre doğru işleri doğru zamanda yapacak olan liderin özelliklerini Lee Bey 9 madde ile özetler:
1.Lider “Meraklı” olmalıdır. Çevresindeki “evet”çilerle şeytanın avukatı arasındaki denge için doymak bilmeden okumalı ve insanları gerçekten dinlemelidir. İyi bir satıcı için de aynısı söyleriz daha SSTC nin ilk adımlarında. Bay Lee’nin sözleri ne kadar güzel: “Dinlemesini bilmemek bir tür kibirdir. Farklı fikirleri duymak için rahatlık zonundan çıkmazsan körelirsin“.
2.Lider “Yaratıcı” olmalıdır. Kaynakların varsa, yönettiğin devlet gibi büyük bir şirketse lider için “yaratıcılık”tan söz etmek oldukça rahattır. Yolun başındaysan, KOBİ gibiysen “yaratıcılık (creativity)” yerine “yenilikçilik (ınnovative)” demek daha akılcı olur. Bu nedenle biz Netdirekt olarak sadece lider için değil tüm çalışanlar için “4UPs/ForUPs” dan biri “UPcreate” i temel değerimiz olarak kabul ediyoruz ve bununla “Kesintisiz Kolaylık” sağlayabileceğimize inanıyoruz. Kısacası lider farklı şeyler yapabilmeli; düzenin dışına çıkmalıdır. İşte Bakara Suresi’nden buraya aktarılacak denge “Yeni/Eski” arasındadır. Pekçok şey değişirken siz yaratıcılığınızı gösterirsiniz. Kendinizi uyarlarsınız.
Geriye kaldı 7 liderlik kriteri ve ya daha sonra yazarım ya da meraklısı (liderliğin ilk özelliği) kitabı alır okur. Bu yazıma nasıl bir görsel ekleyebilirim ? diye düşündüğümde Çeşme’den ABİDE’mizi özlediğimi anladım ve arşivime gidip NALİMEKS‘ten özetlenmiş bir film eklemeye karar verdim.
Sağlıcakla kalın; yolunuz hep aydınlık olsun.
Öykücü
NOT: NALİMEKS i bulamadım. Onun yerine “Genç Girişimcileri” ekledim. Üç yıl önceki yaz güzellikleri geleceğin hangi müjdeleri ola ki !