Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “Akıl Tutulması”

YaÅŸam Büfesinde “Akıl Tutulması”

“…Olanlardan bıkıp usanan bir ben mi kaldım bu ülkede ? Hani nerede ÅŸu öfkemiz ? Kahrolası ….. diye avaz avaz bağırıyor olmamız gerekirdi oysa ÅŸimdi. Bir grup salak herif ülkemizin rotasını uçuruma doÄŸru kırmış, kurumsal haydutlar bizi gözü kapalı soyuyorlar ve bırakın hibrid araba üretmeyi, daha bir doÄŸal felaketin arkasını bile temizleyemiyoruz. Ama öfkeden çılgına dönecek yerde, politikacılar “rotadan çıkmayın” deyince herkes oturup kafa sallıyor…Bu ülkeyi artık tanıyamıyorum. Anayasanın görünmezden gelinmesine, telefonlarımızın dinlenmesine ve bir yığın yalan üzerine bizi savaÅŸa sürüklenmesine açıkça göz yumuluyor. Rekor derecede bütçe açıklarına karşın, zenginlerin ödedikleri vergilerde indirim yapılıyor. İş dünyasının en ünlü liderleri yaratıcı olanlar deÄŸil, elleri kelepçeli olanlar…”

Merhaba

İki ay önceydi. Havalar bu kadar soÄŸumamıştı. ÇeÅŸme-Çatı-Çeyizlerimle yakın iliÅŸkilerim sıkıydı. Kitaplığımdan birkaç kitap seçtim. Mevcutlar yetmedi. Yenilerini aldım. İkiyüze yakın slayt hazırladım. Ana mesajlarımı derledim. Yol haritamı oluÅŸturdum. “KonuÅŸma Halkası“na ağırlık verdim. SSTC Prensipleriyle alt yapı oluÅŸturmayı öne çektim. Olgu tartışmalarıyla dramalar hazırladım. YaÅŸanmışlıklarımı ve deneyimle öğrenilmiÅŸleri teorilerin ve kitapların yerine koydum. Böylece “Yönetim Becerilerini GeliÅŸtirme Öğrenme YolculuÄŸuna” çıkmaya hazırlandım. Üçüncü günü “Liderlik ve Koçluk” öğretilerine ayırmıştım. BaÅŸlama vuruÅŸundan önce bu konunun bizden hemen sonra otorite tarafından kurum içi eÄŸitim olarak verileceÄŸini öğrendim. Bu nedenle küçük bir giriÅŸ testi yaparak,

* Ne kadar iş odaklısınız ?

* Ne kadar ilişki/kişi odaklısınız ?

* Ne kadar etkilisiniz ? sorularının ölçülebilir sonuçları ile,

* Kişinin kendini nasıl gördüğünü,

* İş arkadaşlarının onu nasıl gördüğünü ortaya koymaya çalıştım; daha doğrusu bir örnekleme ile temel mesajı aktarma gayreti içinde oldum.

İşte bu soruların doÄŸru yanıtlarını, doÄŸru ortaya koyabilmek için Dr.Blanchard ve arkadaÅŸlarının otuz yıldır (!) sürekli güncelleyerek sürdürdükleri “Çok Boyutlu Liderlik” çerçevesi içinde kısa bir sunum programı yaptım. Bu arayışlarımda aklımı zenginleÅŸtirmek için kitaplığımın tozlanmayan raflarında elimi gezdirdim.

Önceki yazımda (http://www.copcu.com/2015/01/05/yasam-bufesinde-mea-culpa/) sözünü ettiÄŸim “Bütün O Liderler Nereye Gitti ? / Where Have All The Leaders Gone ?” isimli kitapta karar kıldım. Dün gibi anımsıyorum 27.08.2010 günü Marina dönüşü ÇeÅŸme’de bu kitaptan dört tane almıştım. Sanırım üçünü dini bayramlardan birinde içine torunlarımın (IBE Üçlüsü) bayram harçlıklarını da koyarak babalarına (ÜEK) hediye etmelerini saÄŸlamıştım. Bu sahneye ait video karelerim olduÄŸunu sanıyorum. Elimdeki dördüncü kitabın sayfalarını rastgele karıştırmaya baÅŸladım. Bu ara kitabın yazarının kısa bir video kaydını youtube’ta görünce kitaptan ayrılamaz oldum (http://www.youtube.com/watch?v=0JrpewVQMi0).

Yazımın giriÅŸindeki mavili kısım kitabın giriÅŸ kısmıdır. Yedi yıl önce ABD’deki bir seçim arefesinde “Körfez Savaşına” hangi yalanlarla aldatılarak girdiklerinin acı öyküsünü anlatır yazar. Kendisi de sistemin bir zorlaması olarak seçime girmiÅŸ ve daha ilk adımda genç bir danışmanın davranışını görünce “al atını gör tımarını” deyip siyasi kariyerini baÅŸlamadan bitirmiÅŸtir. Kızgınlıkları ve öfkesi süren yazar hem siyasi hem de iÅŸ dünyasından özlediÄŸi lider tipini aramaktadır. Videofilminde ikibuçuk dakikada “8C” olarak özetlediÄŸi “Liderlik Sırlarını” kitabında da açıklamaktadır. Filmde sırları saydım “8” buldum; kitabını okudum “9” sır açıklandığını gördüm. Yazar ısrarla “Liderin 9 Sırrı” olarak sayıyı hep “9” olarak vurgularken filmde hangisini göremediÄŸimi düşündüm. Sanırım “Merak” kavramını gözden kaçırdım (ya da yoktu).. Sonra bir ÅŸeyi daha anladım ki “Kriz Yönetimi” ni de ekleyip sayıyı özellikle “10” yapmak istememiÅŸ. Bunu “Musa ile karıştırılmasın” gibi bir espri ile de süslemiÅŸ. Bu onuncusuna “Kaosla BaÅŸa Çıkmak” demek daha güzel olurdu ki bugün ülkemi ve “Lider Görünenleri” daha iyi anlatabilirdi bu dokuzuncu öğenin eksikliÄŸinde başımıza neler geleceÄŸini… Liderin liderliÄŸi kriz zamanında kendini gösterirmiÅŸ. Yazar haklı. Atatürk’e bakmak yeter; hem özellikle dokuzuncu için hem de diÄŸer sekizin tümü için. Bugünün liderlerini anlayabilmek için de son öğrenme yolculuÄŸumuzda Sevgili Kenan’ın sözünü ettiÄŸi “Pseudo Leadership” kavramını düşünmek yetercektir. Sevgili Kenan’ın “Pseudo“sunu “Yalancı” olarak ilk konuÅŸma halkamızda anlatım ve tartışma konusu yapmıştım. MesleÄŸimdeki iki önemli bitki hastalığını örnekleyerek konuÅŸmaların akışını “adilik ve sahtelik o hastalık etmenlerinde deÄŸil bizde” diyerek “Common Bunt / Adi Sürme” ve “Pseudoperonospora cubensis / Yalancı Mildiyö” hastalıkları Türkçe isimlendirilirken atılan iftirayı çürütmeye çalışmıştım. Buna konuyu sulandırma da diyebiliriz. Akılda kalıcılık için öykülerle öğrenmekti bunu yaparken amacım.

Tam bunları yazarken, yoÄŸunlaÅŸmışken Ümit’in Pakistan’a hareket saati geldi (Albatros’tan çıkış için saat 12.00). UçuÅŸların çoÄŸu iptal edilmiÅŸti. Åžimdilik onun İzmir-İstanbul, İstanbul-Lahor uçuÅŸları iptal edilmemiÅŸ görünüyordu. Kış kötü bastırmıştı. İzmir’de bile sıcaklık sıfırın altındaydı. Sabah yürüyüşümü yarıda kesmiÅŸtim. Hava ayazdı. Ümit için gözümüz yaÅŸlı dualar ederken tıpkı 1993 Ocak ayında İstanbul, Holiday Inn’in sıcak odasından dışarı baktığım gece yarısını anımsadım. Ben Singapur’a uçmak üzere en konforlu koÅŸullarda 48nci yaşıma giriÅŸ günlerini yaÅŸarken sevgili Eray’ımız Yedikule’nin ahırdan bozma hastanesinde yeni bir çileye baÅŸlıyordu. Bana veda edip karanlıklarda kaybolmuÅŸtu.

Bugün de ben Albatros’un sıcak odasında sevgili Ümit’e veda ederken o, buz gibi bir havada, 49ncu yaşının arefesinde Pakistan’a yaÅŸam büfesinde öne geçmek için, kariyer yolculuÄŸunda ilerlemek için, yaÅŸamı kazanmak için gidiyordu. Kazanılan parayı harcarken bizim boÄŸazımız düğümleniyor. YaÅŸam Büfesinde sıraya girme gayretinden yoksun kayıktaki profesör benzeri yaÅŸamlara ve önlenemeyen kaynak kullanımı beceriksizliklerine baktıkça yüreÄŸimiz daha bir daralıyor. Uzaklardakilere “akıl ve fikir” dilerken kendi payımıza da bu dileklerden bir nebze olsun düşmesini umuyoruz; bekliyoruz. Soygunlarından ve savurganlıklarından vaz geçmezlerse Allah hem onları ve hem de hepimizi cezalandıracaktır. Korkum bunun kaçınılmazlığıdır. Kurunun yanında yanacak yaÅŸların vebalini kimler çekecektir ? Uzaktayken ve hatta sadece ÇeÅŸme mesafesi kadar uzaktayken bile “Ümit Pakistan’dan geldi; Ümit Pakistan’a gitti” haberleri yüreÄŸimi bu denli etkilemezdi. Bugün öyle olmadı. Bugün sanki kendimi 1972 yılının soÄŸuk bir Åžubat günü Kanada’nın soÄŸuÄŸuna yapayalnız teslim olmuÅŸ olan Şükrü’nün geride kalan gözü yaÅŸlı babası gibi gördüm. Şükrü’nün ebeveynleri için neler düşündüğünü, MuÄŸla’nın kenar mahallesinde geçen yoksul çocukluÄŸun ve bozuk aile düzeninin zorluklarında öğrenilenler ve en zor yoldan kazanılan baÅŸarılarla bugün Florida’nın Key West’indeki yaÅŸama adım adım nasıl ulaşıldığının öyküsünü kısaca bilsem de çekilen acıları tahmin edemem ki… Benim yüreÄŸimi buran yukarıda dediÄŸim gibi 1993 soÄŸuk bir Ocak gecesinin ilerleyen saatlerinde sıcak otel odasının penceresinden gördüğüm karanlıklar içinde kaybolan Eray’in siluetiydi.

Bugün de buzlu bir Ocak günü Pakistan’a doÄŸru yola çıkan Ümit’in her ÅŸeye raÄŸmen neÅŸeyle veda eden, gülümseyen yüzündeki sevgiydi. Allah onları korusun. Varsa (ki mutlaka hepimizin vardır) hataları(mız)ın bedelini onlara ödetmesin. Dün altı tır Åžakran’a gelmiÅŸti. Keremgiller Bergama’nın karlı dağındaydılar. Dün “dead-line” dı. Direk dikilmeliydi. Çok şükür ki kar ve buzda direkler Hatay’dan yola çıkıp kritik UÅŸak rampalarını da aşıp saÄŸ salim köye ulaÅŸmışlardı. Bu hava koÅŸulları “force major” olarak görülüp tanınan süre uzatılır diye düşünüyoruz. İnÅŸallah haftaya direkler dikilir; kanatlar takılır ve NETRES çalışmaya baÅŸlar. Allah Keremgillerin de yüzünü kara çıkarmasın. Bunca uykusuz gecelerin aydınlık sabahında emekler yemeÄŸe dönüşsün. Böylece Netdirekt‘in “Sosyal Sorumluluk Projesi” benzeri NETRES‘i ülkesel üretime katkı saÄŸlasın. Dualarımız onlarla. Ailemizin saÄŸlık limanı, tek profesörü sevgili Eray’ın Mest’leÅŸerek baÅŸlayan yolculuÄŸunun Dubai ve/veya Abu Dabi ayağı da bu birkaç ay içinde ÅŸekillenecektir. HakedilmiÅŸse ve hayırlısı ise olsun.

Görüldüğü gibi yazım bir anda Bay Lee Iacocco’dan COPCULAR’a dönüverdi. Åžimdi yine özlenen o liderlerin nereye gitmiÅŸ olduklarına iliÅŸkin sorunun yarattığı açılımlarla “akıl tutulması“nı aÅŸmaya çalışayım. Bay Lee, “Liderin Sınavı” baÅŸlıklı bölümüne ÅŸu sözlerle baÅŸlamış:

“Hiç genelkurmay baÅŸkanı olmadım ama CEO oldum. En tepedeki liderlik konusunda birkaç ÅŸey bilirim. Dokuz nokta tespit ettim. Bunlara “LiderliÄŸin Dokuz Öğesi” diyorum. Ve iÅŸte listem:

1.Meraklı: Lider meraklı olmalıdır. Kendisini ablukaya almış olan en yakınındaki “evet efendimci” kalabalığın dışındaki insanları dinlemelidir. Dinlemesini bilmemek bir kibirdir. Kibir günahtır. Doymak bilmeden okumalıdır…Bir lider farklı fikirleri duymak için rahatlık alanının dışına çıkmazsa körelir. İnançlarını test etmedikçe doÄŸru ya da yanlış olduklarını bilemez (C1: Curious > MC: Bizimkiler dinlemez; okumaz; kibirleri Kaf dağını aÅŸar. İnançlarını hem kölesidirler ve hem de baÄŸnazlıklarıyla etrafındakileri de aynı inancın kölesi yaparlar).

2.Yaratıcı: Lider yaratıcı olmalıdır.Farklı düşünmeli, farklı bir ÅŸeyler yapmaya hevesli olmalıdır. Düzenin dışına çıkabilmelidir. “BaÅŸkanımız hiç deÄŸiÅŸmemekle böbürleniyor, çevresindeki dünya kontrolden çıkmış bir fırıldak gibi dönse de…Onu döneklikle ÅŸuçlayanın vay haline ! Kendinden emin tavrında insanı rahatsız eden mesihvari bir coÅŸku var”… (C2:Creativity> MC: Sözlerini görünce Bay Lee sanki bizimkini anlatıyor. Tıpa tıp aynı. Sanki tornadan çıkmışlar. Bizimkisi de aynı amaçla yoÄŸrulup sanki bize gönderilmiÅŸ. Çevresindeki havuzcular, yalakalar da zaman zaman peygamberlik bile yükleyecek kadar aymaz olabiliyorlar. O da hırsını ve kinini artırarak sürdürüyor. Bunlar doÄŸuÅŸtan mı böyle oluyorlar; yoksa bu yola çıkınca aynı merkezden de yontulup yola bırakılıyorlar).

3.İletiÅŸim: Lider iletiÅŸim kurmalıdır. Amaç gevezelik etmek ya da tumturaklı söz söylemek deÄŸildir. Gerçeklerle yüzleÅŸmek ve doÄŸruları söylemektir. Bugün görünenlere karşın bize anlatılan gerçeklikleri duydukça insan zıvanadan çıkabilir. İletiÅŸim acı da olsa gerçeÄŸi söylemekle baÅŸlamalıdır…BaÅŸkan evi yanarken yangın var diye bağırmayan çocuk gibidir. Yaralılar ve karmaÅŸa daÄŸ gibi yığılırken bile herÅŸeyin yolunda gittiÄŸini söyleyen inanmadığımız ve artık dinlemediÄŸimiz biridir (C3:Communication > MC: Bırak gerçeÄŸi sadece lider deÄŸil hepsi gözümüzün içine baka baka yalan söylemekten çekinmiyorlar. Dinleyen halka bakınca hepsi söylenen yalandan sanki  mutlular;açlık ve yoksulluk, iÅŸsizlik ve kazalar artarken saray ihtiÅŸamlı yaÅŸama bakıp camekanın arkasından grilde kızarmakta olan tavuklara bakarak camı yalayanlar gibi alkışlıyorlar. Birkaç ay sonra yapılacak ÅŸeçimde yine saraylılara oy verecekler. Bu nasıl bir “akıl tutulması”dır anlamakta zorluk çekiyorum).

4.Karakter: Lider karakter sahibi olmalıdır. Bu doÄŸruyla yanlışın farkını bilmek ve doÄŸruları yapma cesareti göstermek demektir. A.Lincoln bir zamanlar ” bir adamın karakterini sınamak istiyorsanız ona güç verin” demiÅŸti (C4:Character > MC: Uzaklara gitmeye gerek yok. Güçlendi millet açken saraylandı; güçlendi babasının malı gibi saraydan çıkmamak için direniyor. Aldırış bile etmiyor. Halkın sırtından beleÅŸ yaşıyor. Hâla gülebiliyor. Bana mısın demiyor ! Bu olanaklar neyin bedeli olarak rüşvet gibi kendisine sunuluyor ki ? Anlamam zor. Yakışmıyor da…Üstelik deÄŸer mi ? Temsil ettiÄŸinin yere, role, ait olduÄŸunuz grubun misyonuna uyar mı ? Çok yazık).

5.Cesur: Lider cesur olmalıdır. “Sıkıyor” olmasından söz ediyorum. Kabadayılık cesaret deÄŸildir. Sert konuÅŸmalar cesaret deÄŸildir. Cesaret müzakere masasına oturmaya talip olmak ve konuÅŸmaktır. Özellikle politikacıysanız size oy kaybettireceÄŸini bilseniz bile duruÅŸ sergilemek demektir (C5:Courage > MC: Laf aramızda açılım/çözüm kavramlarıyla yola çıkışları ve duruÅŸ sergilemeleri her ÅŸeye raÄŸmen bizimkilerin de gösterdikleri ciddi bir cesaret iÅŸi. Bu konuda haklarını vermek gerek. Bu arada saatli havuzcular, kasacı ve kutucular olmasaydı; onlara karşı korkak olunmasaydı bu çözüm süreci yaratma cesaretlerine daha bir fazla inancım geliÅŸecekti. Åžimdilerde bende “akıl tutulması” yaratan müzakere masasına silahların gölgesinde oturduklarında hangi görünmez etkilerin altında “ver kurtul” deyip kaçmaları olasılığıdır asıl korkum).

6.İnanç: Lider olmak için saÄŸlam bir inanç taşımalısınız. Hırslı olmalısınız. Tutkunuz olmalı. Bir ÅŸeyi yapmayı içtenlikle istemelisiniz. Elinizdeki ateÅŸ topunu nasıl ölçersiniz ? … BaÅŸkanlarının izin ve çalışma günlerini örnekleyen yazar sözlerini şöyle sürdürür “Pek çok insan bu kadar az çalışıyorsa ve gösterecek haklı bir gerekçesi yoksa iÅŸten kovulması gerekir. Ne var ki milletin temsilcileri bunca tembellikleri yanında maaÅŸlarının artırılması için oylama yapmaya zaman ayırdı. Buna liderlik denemez (C6:Conviction > MC: Bizimkilere baktığımda bu açıdan çok hamarat olduklarını görürüz. Yeter ki bugünün saraylısından küçük bir sinyale gönderilmiÅŸ olsun. Sabahlara kadar tereddütsüz “evet”lerini topluca kullanmak için uykusuz gecelere razı olurlar. Liderlerinin ve onların liderlerine inançları tamdır. Sorgulamazlar. Gösterilen hedefe eksiksiz eriÅŸirler. Bravo demek gerek onlara. Bu beraberliÄŸin gücü inançlarından deÄŸil, öndekinin sergilediÄŸi inanca uyumla sadakat göstermektir).

7.Karizma: Lider karizma sahibi olmalıdır. Göz kamaÅŸtırıcı olmaktan söz etmiyorum. Karizma, insanların peÅŸinizden gelmesini saÄŸlayan bir niteliktir. “Esin verme” yeteneÄŸidir. İnsanlar bir lideri ona “güvendikleri” için takip ederler (C7:Charisma > MC: İtiraf etmek gerekir ki bizimkinin yüzü hiç gülmese de insanları azarlayıp tekmeletse de güçlü bir karizması var. Bunu bir de hitabet gücüyle destekleyince yükselen bir karizma etkisi oluÅŸuyor. Bu da yetmezmiÅŸ gibi kesinlikle “olumsuzu duymazdan gelme becerisi”ni her koÅŸulda kullanmasıyla, hep gündem oluÅŸturup hiç bir zaman dümen suyunda kalmamasıyla, dik duruÅŸuyla karizmasını katlandırmıştır. Ne diyeli bu da beceriksiz Kemal’in ÅŸanssızlığı ya da bizim kadersizliÄŸimiz. İyi olur inÅŸallah).

8.Yetenek: Lider yetenekli olmalıdır. Ne yaptığınızı bilmelisiniz. Daha da önemlisi, etrafınızı ne yaptıklarını bilen insanlarla doldurmalısınız. BaÅŸkanımız (Bay Bush) yüksek lisanslı (MBA) olmakla övünüyor. Bu onu yetenekli yapar mı ? Tarihin en büyük bütçe açığı için, Sosyal Güvenlik Sistemi yaÅŸam ünitesine baÄŸlandığı için, savaşın maliyeti yarım trilyon dolara çıktığı için MBA li baÅŸkana teÅŸekkür etmek gerekir (C8: Competent > MC: Yazar alaycı tavrıyla yetenek iÅŸini eÄŸitim yolculuÄŸundan soyutlamaktadır. Haklıdır da. Bugün bize baktığımda eskisinin imamlık deneyimine dayalı iÅŸ bitiriciliÄŸinin yanında yeninin hocalığı (balondaki profesör benzeri) tıpkı yazarın tanımladığı durumun haklılığını gösteriyor. İnÅŸallah bizimkinin bu görünen liderlik öğeleri çözüm sürecinin sonraki aÅŸamalarında iyi niyetle iÅŸe yarar. Yoksa sarayın çok sayıdaki kapısı kaçmalarına yetmeyecektir. LIST (Libya Irak Suriye Türkiye)’e bakarsak “KESE (Kaddafi Esad Saddam ErdoÄŸan)” nin ilk üçünün hali ortada. Ne Saddam, ne Kaddafi’nin kaçacak yeri olmadı. Umarım tarih tekerrür etmez. Yoksa halimiz harap. Allah hepimizi korusun).

9.SaÄŸduyu: Sahibi deÄŸilseniz sizden lider olmaz (C9:Common Sense > MC: Bu konuda fazla lafa gerek yok. Her ÅŸey ortada. Bizimkilerin de eksik olduÄŸu konu bence bu ki acı çekeni tekmeletmek bile var fıtratlarında. Biraz saÄŸduyulu olsalardı bugün pek çok acıyı yaÅŸamayabilirdik. Aslında böylesi açık, net olan olgularda arayışlarımız saÄŸduyuya gelmeden aklın yolu birken “akıl tutulması” yaÅŸamak kahrediyor beni).

Etrafımıza baktığımızda sormamız gereken “Bütün o liderler nereye gittiler ?Meraklı ve yaratıcı iletiÅŸimciler nereye gittiler ? Ahlaklı, cesaretli, inançlı, yetenekli ve saÄŸduyulu insanlar neredeler ? Havaalanlarımızda ayakkabılarımızı çıkartmak ve ÅŸampuanlarımızı attırmak dışında yurdunun güvenliÄŸi için daha iyi fikirleri olan liderler neredeler ? Bu soruları sorduÄŸum anda Atatürk’ün yolundan sapan ve ülkeyi ya iç savaÅŸa ya da parçalanmaya götüren çözüm sürecinin mimarı olan lider(ler!!!) belki de Bay Lee’nin sözünü ettiÄŸi türdendir ve benim gözlerim bugün bu oluÅŸumu görememektedir. Bu kavga sadece bugünün ürünü müdür ? Doksan yıldır güncel celalilerin benzer isyanları nasıl bastırıldı ? Hâla suçlanmıyor muyuz ? Soykırım sözlerini dile düşürecek ÅŸeyler yapılırken bugünün çözümleri akla hiç mi düşmemiÅŸti ? O gün yapılanların bugüne yansıması deÄŸil midir bugün yadırgadığımız çözüm süreci (!) tüm karşı çıkışlara raÄŸmen ısrarla sürdürülmektedir. Ben de “Akıl tutulması” yaşıyorum ve doÄŸruları ayırt etmekte zorlanıyorum.

Yeni yılın ilk günlerinin 2015 için müjdeli sonuçların habercisi olması dileğimle nice ayaz soğukların karla aydınlanmış yollarda sağlık ve esenlikler getirmesi dileklerimle.

Öykücü