Yaşam Büfesinde “Copculaşmak (*)”

“…1.Dağı delen karınca (MC+ND=MNC1965 / Creativity-Yaratıcılık: Yaşam Mimarlığı 1 )…; 2.Cama konan kırlangıç (ÜC+PY=ÜPC1992 / Opportunity-Fırsat: Yaşam Mimarlığı 2)…; 3.Spartaküs Sendromu / Halo Effect (EC+ÖD=EÖC1997 / Productivity-Üretkenlik: Yaşam Mimarlığı 3)…; 4.Konyalı Mehmet ve Ankara’ya gidebilmek (KC+ZV=KZC2005 /Competence-Yetkinlik: Yaşam Mimarlığı 4 ); 5.Amasyalı Ahmet’in Stili (BC+XX=BXC ?? ve/veya EC+XX=EXC ?? / Uniqueness-Benzersizlik: Yaşam Mimarlığı 5 )...”

Merhaba

Bu yazıma beş kısa video ekleyeceğim. Özüme ve oğullarıma bakıp “Kritik Karar Anlarına” ait görselleri bir araya getirip derleyeceğim. Kararların öncüllerini ve ardıllarını dikkate alacağım. Görebildiğim büyüme, gelişme, değişme ve dönüşme yolculuklarını özetlemeye çalışacağım.

Bu karar anlarını “Copculaşmak” olarak tanımladım. Her birine bir öykü eklemeye çalıştım. Beni buna motive eden birkaç gün önce beraber olduğumuz Kanadalı Eray Abinin “ben böyle kardeşler görmedim” sözleri oldu. Önce 65 yıl geriye baktım. Ne demişti Churchill “Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz”. Ben de ona inandım.

…Ve Soma’dan İzmir’e göçen taşralı “Bakkal Amcanın Oğlu” ile “Komşu Kızının” buluşmasından yola çıktım (1958 Güzü). Az gittim, uz gittim; dere, tepe düz gidemedim. Vadilerde, bunaldım; tepelerde mayhoş oldum. İlişkimizi resmileştiren 4 Nisan 1964 e gelinceye kadar “Batının Hoşgörüsü” ile “Doğunun Disiplini” arasına sıkışıp kaldığımız anları, günleri şimdilik görmezden geldim. Bakkal amcanın oğlu “Yerli Kara” gibiydi ve yerli ve milli bir yörüktü. Komşu kızı, oğlandan daha özerkti ve “Boşnak”tı. İkisinin karması, evlilik öncesinde, flört ve hatta nişanlılık günlerinde “salata kasesinde karışım“gibiydi. Evlilik sonrası potada “alaşım” oldu. Önceki yazılarımdan birinde geçen “Enginar Bahçesi” öyküsü ile süreç hızlanıverdi. Torun hasretiyle tutuşan rahmetli bakkal amca, talebe olan oğlunda hangi özgüveni gördüyse Madem öyle, haydi sizi evlendiriverelim” deyiverdi. Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz. İlk tepki (ya da heyecan) geçince gençlerin birlikteliğini geliştirmek gelenek ve göreneklerin öngördüğü ilerlemelerle adım adım evliliğe yöneldi. Gerçi söz kesilirken oğlanla kız “Valla billa mezun oluncaya (1968) kadar bekleriz” diyerek ebeveynlerini rahatlatmaya çalışmış ise de “önce nişan (040464)” ve “sonra düğün (190965)” ile bir yıl sonra (050766) ana-baba oldular . Böylece bakkal amca da torun sahibi oldu ve yıllar yılları kovaladı.

Bugün “X,Y ve Z >3 Kuşak” mutlu, mesut ve bahtiyar “C13″ olarak yola devam ediyorlar. “C Serisi” ile Soma’dan yola çıkan bakkal amcanın oğlu Bosna’dan gelen “D Serisi“nden kan alarak seri üretimin önünü açmıştı (19091965). “X Kuşağının” ilk “Copculaşmasından (Yaşam Mimarlığı)” bu yana geçen 58 yıl içinde “Y Kuşağı” birinci (1992), ikinci (1997) ve üçüncü (2005) Copculaşmalarıyla” bugün “Z Kuşağının ABİDE’sine” ya da “BE AID”ine erişmenin şükür ve şükranıyla haklı gururunu yaşıyorlar. Dağı delen karıncadaki “niyetin safiyeti“nin farkına vararak, “Benzersizlikleriyle” kıvanç duyuyorlar. Yaşadıkları her günün hak ettiklerinin bir fazlası olduğuna inanarak “carpe diem (günü, anı şükür ve şükranla hissederek yaşamak)“i önemsiyorlar. Yaşam gölünün karşı kıyısına yaklaştıklarının bilincinde olan “X Kuşağı Erginleri” zaman zaman ülkesel kaos eşiğinde yaşamanın korkusuyla gençlerin yarınları için endişe duysalar da duaların gücüne güveniyorlar; Copculaşmanın bütünleyiciliğine inanıyorlar ve elden başka bir şey gelmeyince teselliyi beraberliğin gücünde arıyorlar.

Şimdi öyküyü üçüncü tekil-çoğul şahıslardan kurtarıp özümüze dönerek anlatmayı sürdüreyim. Bir varmış, bir yokmuş; evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; deve tellal iken, pire berber iken eski hamam içinde (ve yirmi iki yıllık denenmişliğin berbatlığına rağmen eski hamam, eski tas devam ediyor ülkemde nursuzların ve bunakların ekran görüntüleri). Saman deyince nesneleri doğru ayırmak için verilen “sap ve saman” örneği, iğnenin aranıp da bulunmasının pek olası olmayan mekan ya da daha çok “iki gönül bir olunca seyran” olan samanlık ve hepsiyle karışan zihnim…

1.Copculaşmak / Yaşam Mimarlığı 1 : 19091965 (MC+ND=MNC) / Creativity (Yaratıcılık)

Birkaç siyah-beyaz fotoğraftan başka bir görselimiz yok 19 Eylül 1965 den. Olanlarla bir slayt serisi hazırlayıp videoya çevirdim. Belediye Bandosunda trompet çalan eski Ankara Polis Armoni Mızıkası trompetçisi, mahallemiz delikanlısı Necmi abimizden rica ettik; iki arkadaşıyla birlikte gelip cebimdeki son elli lirayla düğün orkestramızı oluşturdular. Kendilerinden beklentimiz videodaki üç melodiydi: Besame mucho, Portofino ve Roberta. Heyhat ! Komparsita ile salona girdik ve Roberta ortalıkta görünmedi; oyun havalarıyla çoluk çocuk sahneyi doldurdu Fuar Evlendirme Dairesi’nin düğün salonunda…O tarihlerde İzmir Enternasyonal Fuarı 20 Ağustos-20 Eylül arasında bir ay açık olurdu. Biz de son gününü seçmiştik ve sadece gelin arabasının fuara girişine izin veriliyordu; onu da gece yarısından sonra. Bizim ailemizin hiç birinde araba yoktu o zamanlar. Gece yarısı oldu; düğün bitti. Misafirler gitti. Biz gelin arabasını (35AY958) beklemeye başladık. Araba geldi; içine doluştuk ve evimize yöneldik. O gece ve sonrasında ebeveynlerimizle birlikte geçen, dört yılı talebe ve altı yılı (bir buçuk yılı Erzurum’da yedek subaylık) mühendis-memur yapısındaki yaklaşık on yılın öyküsü de apayrı bir konudur. Tam bir okuldur, özellikle Nezuş için annemin yanında kazandığı mutfak becerileri ve sahip olduğu sonsuz-karşılıksız sevgi yumağını sabırla yoğurma becerisi. Oğullarım Ümit ve Eray’la birlikte üç nesil bir arada yaşamanın zorlukları da “Zor Yıllar Öğretir; Zor Yıllar Bütünleştirir ve Zor Yıllar Farkı Yaratır”ı gerçekten yaşatmış ise de bunu böyle kolayca yazmak öyle yazıldığı kadar kolay değildi zaman zaman yetersizliklerin orta yerinde bocalarken… Bu dönemin en büyük kazancı: Sahip olduğu bir lokmayı bizimle paylaşan ebeveynlerimize duyduğumuz minnetin kazandırdığı beceri ki ben ona “Sabırla Yoğrulmuş Sevgi Yumağı” diyorum. Bunu daha sonra Nezuş elindeki “kadife kadar yumuşak ve çelik kadar sert eğiten eldivenle” sınırları zorlayan takipçiliğinde gösteregelmiştir..

Yıllar yılları kovalar. Büyük oğlumuz Makine Mühendisi olur. Düzce’de yedek subay öğretmenliği bitmek üzereyken girdiği bir sınavla bir Amerikan Şirketinde işe başlar. Daha seçkin üniversitelerden mezun olan rakiplerini aşmada okurken çalışmasıyla kazandığı pratik becerilerdir. Orta okulda dişçi Hasan’ın yanında çalışırken sefer tasıyla götürdüğü yemek, koşuştururken tabanları su toplayıp şişen ayaklar; Dalyan’da turistlere lokum satarken geliştirdiği pratik yabancı dil; kuyumcuda çalışırken geliştirdiği ticari zeka; Bülo’nun kurduğu ilişki ile gazetecilikteki sosyal ağ ve Nato tünellerinde su içinde geçen uykusuz gecelerin kazandırdıkları olmuştur. Bu öncüllerle 1992 yılında güvenceli bir işe girince evliliğe uzanan süreç hızlanıverdi ve 26 yıl süren çalışmanın içine fabrika müdürlüğü, Pakistan ve Tacikistan “expat(1)” görevleriyle erken yaşta emeklilikle bugün Çeşme’de sağlıklı ve keyifli günleri birlikte yaşıyoruz. Daha ne ister insan !

2.Copculaşmak / Yaşam Mimarlığı 2 : 20061992 (ÜC+PY=ÜPC) / Opportunity (Fırsat)

“X Kuşağımız“ın ilk Copculaşması’nı 31 yıl önce yaşamıştık. Babasının 20 yaşında Copculaştırmasına karşılık ilk oğul, büyük abi 26 yaşında Copculaştırmak için sabırla beklemiştir. Babasının gözü daha karadır ve biraz önce anlattığım gibi, talebeyken, çalışkanlığı ile kazandığı karşılıksız bursa güvenip ayda 250TL lık bir gelirle ilk Copculaştırmayı gerçekleştirmiştir. Büyük oğul ise özgür ve özerk aile yapısı ile daha keyifli bir evlilik için babasına oranla altı yıl daha beklemeyi göze almıştır. Karşıyaka Evlendirme Dairesi’ndeki nikahta sahnede elinde kamera ile sağa sola koşturan küçük kardeş Keremdir. Aynı Kerem’i beş yıl sonra ortanca abisinin nikah-düğün karmasında gördüğünüzde tanıyamazsınız. Zaman nasıl da hızla değiştiriyor; hayret bişe !

Bu bölüme eklediğim görselde üç kardeşin evliliklerine ait görüntüleri birlikte göreceksiniz. Yenigillerle zenginleşen ikinci Copculaşmada artırılan sabrı; Demirgillerle güçlenen Copculaşmada sağlık koruma alanındaki desteği ve Varolgillerle zirve yapan “X Kuşağının Üçüncü Copculaşması”nda keyifli uykusuz gecelerin alt yapısını görüyorum. Gelinin nikah sonrası mikrofonu eline alıp da yaptığı konuşmada gelecek günlerde tüm Copculaşmaların bütünleyici harcını görmek olanaklı… Helal olsun.

3.Copculaşmak / Yaşam Mimarlığı 3: 27091997 (EC+ÖD=EÖC) / Productivity (Verimlilik)

Yirmi altı yıl önce 27 Eylül 1997 de üçüncü Copculaşma gerçekleşir. Tesadüf bu ya, bu tarihten dokuz yıl sonra aynı gün, 27 Eylül 2006 da ailemizin on ikinci bireyi İrem dünyaya gelecektir. Bu bölüme eklediğim videoda 2011 yılında çoklu bir kutlama vardır Çeşme’de. Dördüncü Copculaşma da gerçekleşmiştir altı yıl önce (12062005) ve 2011 yılında üçüncü Copculaşmanın erkeği ortanca oğul Eray, profesör hekim olmuştur. Bahçemiz sevincime ortak olan akraba, hısım ve dostlarla bir başka zenginlik göstermektedir. Kayın biraderim Nezih abi sağdır. Soyadımızla ilgili oluşturduğum akrostiş dillendirilmeye hazırdır. Beş harf, beş sözcük ve beş kısa öykü ile mesajlarım nettir: Başarının sonuçlarına katlanmak, başarısızlığın sonuçlarına katlanmaktan daha zordur.

Nezuş’la özdeş kıldığım özveri için “uğruna ölmeye değecek” değer yargıları için, dağı delmeye çalışan karınca öyküsü ile yanımda duran Nezuş sevinçten gözyaşlarını tutamamaktadır.

4.Copculaşmak / Yaşam Mimarlığı 4: 12062005 (KC+ZV=KZC) / Competence (Yetkinlik)

Kamuda on altı yıl ve ardından CINOS(2)‘ta 24 yıl derken emekli olur Bakkal Amcanın Oğlu Mustafa. Bir süre mesleğine ek olarak geliştirip uzmanlaştığı SSTC(3) ile farklı sektörlerdeki çeşitli şirketlere danışmanlık yapmaya başlar (2009-2011). Ve gün gelir 2011 yılının Haziran ayında Kırıkhan’daki bir pamuk tarlasında, 47 derecede üzerindeki kırmızı tulumla kendini sorgular “ne işim var benim burada ?” Kapıyı sert kapamadan, dostça ayrılıp özüne döner. Küçük oğul altı yıl önce “Dördüncü Copculaşmayı” gerçekleştirmiştir. O da babası gibi fakülteden mezun olmadan evlenmiştir. Mezuniyet için girdiği son sınav günü, baba olmuştur (27092006). Dört Copculaşma ile mutlu, mesut, bahtiyar Çeşme-Mavişehir hattında emekliliğin keyfini çıkaran baba, küçük oğlunun şirketlerindeki gençlere SSTC giriş değeriyle eğitimler vermeye başlar. Bunu “bilginin zekatı” olarak yapar. Gençlerdeki açılımlarla, Yunt Dağındaki kanatların (NetRes) zorlukları aşmadaki öğretileriyle ve Masomo ile ülke sınırlarını aşan başarılarla mest olurken ortanca oğul da “Mest” i tescil etmiştir. Daha ne ister insan… Tüm bunlar Copculaşmadaki “Niyetin Safiyetinin Yan Ürünleri”dir.

Bu bölüme eklediğim kısa videoda iki farklı sunumun bir karması var. Baba, HAGEM(4)‘de gençlere “kendinizi sorgulayın, sahip olduğunuz değerlerin farkına varın” diye söze başlıyor. Oğul Kerem ise “Fark Yaratan Şirketleri Paneli”nin kapanış, değerlendirme konuşmasında kendisini nasıl sorguladığı anlatıyor bilişim sektöründeki deneyimli katılımcılara. Baba-Oğul benzerliği için söylenecek en güzel söz: “Görgülü kuşlar, gördüğünü işler” ve demek ki “emeklerim boşa gitmemiş… Daha ne ister insan !

5.Copculaşmak / Yaşam Mimarlığı 5: …………. (BC+XX=BXC ve EC+XX=EXC) / Uniquiness (Benzersizlik)

Şimdi önümüzde iki Copculaşma olanağı, olasılığı, şansı var; bizim görebildiğimiz. “BE(5) İkilisi (01.2000; 05.2000)” bakalım “EKÜÜçlüsü (6)“ne göre nasıl, ne zaman, nerede bu kritik karar anlarını belirleyecekler, paylaşacaklar ? Bakalım bizim bunu görme şansımız olacak mı ? Bugün biri Hollanda diğeri Belçika’da yola devam eden “Copcuların Z Kuşağı Erkekleri” ailemize hangi gelinleri getirip, ne tür katma değerlerle sahip oldukları gen kaynağını daha güçlü kılacaklar ? Mutlaka çok güzel günleri olacaktır.

Onlar (BE), ne yaptıklarını, nasıl yaptıklarını ve neden yaptıklarını biliyorlar. Onlar, yetkinliklerini eğitip becerilerini keskinleştiriyorlar. Onlar, kendilerini sorguluyorlar. Onlar, bilmek, yapabilmek ve yapmayı istemekle, diğer bir deyişle “olmak”la ilgili üç adımın önemini biliyorlar. Ve eminim ki “güç onların ellerinde” ve niyetin safiyetiyle, “4H(7)” ile desteklenmiş hayallerini TOMBUL (8)‘laştırmak sadece onların ellerinde. Yolları açık ve aydınlık olsun; beşinci ve altınca Copculaşma yaşamlarına sağlık, esenlik, mutluluk ve başarı katsın…

Allah’a emanet olsunlar…

Öykücü


(*) https://www.copcu.com/2015/06/04/yasam-bufesinde-akrostis/ https://www.copcu.com/2009/01/23/yasam-bufesinde-dod-ve-mas/

(1) Expatriate > Gurbetçi, kendi ülkesi dışında bir ülkede ikamet eden kişidir.[1] Yaygın olarak kullanılan bu terim, genellikle bağımsız olarak veya işverenleri tarafından yurt dışına gönderilen, şirketlerüniversiteler, hükûmetler veya sivil toplum kuruluşları olabilen, kendi ülkelerinin dışında görev alan profesyoneller, vasıflı işçiler veya sanatçılar anlamına gelir. Bununla birlikte, ‘gurbetçi’ terimi, emekliler ve kendi ülkelerinin dışında yaşamayı seçen diğer kişiler için de kullanılmaktadır.

(2) CINOS > Ciba (+Sandoz) > Novartis (+Zeneca) > Syngenta (1985-2009) >

(3) SSTC > CINOS yıllarında “Sales Skills Training Course (Satış Becerilerini Geliştirme Eğitimi)” > Sonraki yıllar ve Net&Net Koordinatörlüğünde “Self Style by Trained Competence (Eğitilmiş Yetkinlikle Özgün Tarz)” ki; bu da “COPCU” akrostişindeki “U”nun çıpalama öyküsü olan “Amasyalı Ahmet’in Stili” ile çok iyi açıklanabilir.

(4) HAGEM > Havagazı Gençlik Merkezi (İzmir Büyükşehir Belediyesi)

(5) BE > Barış ve Eren

(6) EKÜ > Eray Kerem Ümit

(7) 4H > “Başarı Formülüm”deki “Başarının Kaynağı” olan “Akıl (H1:Head)”, “Kalp (H2:Heart)”, Emek (H3:Hand) ve “Sağlık (H4:Health)”. Açılımı; ne yaparsan yap; aklını kullan, yüreğinin sesini dinle, emeğinle yoğur ve sağlık için sağlıkla yap.

(8) TOMBUL > Hayallerinizi TOMBUL‘laştırırsanız HEDEFiniz olur. Bu kavram (akrostiş) Ahmet Şerif İzgören’e aittir ve şu sözcüklerin baş harfleridir: Tatmin, Ortak, Mantıklı, Belirgin, Ulaşılabilir, Limitli