Yaşam Büfesinde “Klarnetin Deliği”

“…Bugün dünden güç bularak yarınlara uzanır (DCD); Ne kadar geriye bakarsanız o kadar ileriyi görürsünüz (W.Churchill); Geleceğe uzanan noktaları geçmişe bakmadan birleştiremezsiniz (S.Jobs)… Ve “carpe diem“…”

ABD’den gelen nefes (4); Connor’s Day; The youngest Dörtbudak (CD) and Copcu (DC); Her şey daha güzel olacak ise de “Ben yoruldum hayat…”

Merhaba

Yazımı çok kısa tutacağım. Amacım yazımın ekindeki videoyu paylaşmak. Dün akşam yeğenim Nil ve Alper’in gayretleriyle keyifli bir gece geçirdik. ABD den en genç Dörtbudak olan Connor ve ailesi geldi. Bodrum’da Korona testinden geçtiler ve sosyal mesafeyi aşarak, maskeleri fora ederek, doktorlarımızın endişeli bakışları altında biraz sarılıp, azıcık öpüşerek özlem giderdik. Videoda Duru’nun sözlerine bakarsanız gerçekten keyif beklendiğini ve keyfe erişildiğini görürsünüz. Gerçi dansöz ortalıkta görünmedi ama “O ses Türkiye”den daha güzel katkılarıyla Ekmel her zaman olduğu gibi ortamın neşesini zirveye taşıdı. Bülo’nun deli dalgaları gelip kayaları yalarken, Karşıyakalı baba kızın dansları, Özgen’in çingenesi anılarda yerini aldı. Connor’a “harmandalı” yı oynatıcam derken arızalı dizini inciten “Big Brother” bugün acılar içinde… Bu da geçer.

Bir zamanlar devlet memuru iken (yetmişli yıllarda) Balıkesir’e yolumuz düştüğünde il müdürü meslektaşım rahmetli Hüseyin Hazırolan bizi kendin pişir kendin ye’de ağırlardı. Gecenin ilerleyen zamanında davul ve zurna masaya eşlik ederdi. Zurnanın deliğine on lira sıkıştırınca gelir kulağına üfler ve sen de “Allahımmm !” diye nara atardın. Dün gece de klarnetin deliğine uzandı Kerem’in başı çektiği eller. Barış bile cüzdanını açtı ve bir yüzlük sıkıştırdı boruya. Connor da öğrendi klarnetin deliğinin “langırt köy sandığına” uzandığını. Kerem’in iki yanında Copcuların “BE Takımı” vardı. Sağında Barış ve solunda Kerem’e hayran Eren amcalarının istediği her konuda hizmette kusur etmediler. Güzel bir akşamdı; özlemiştik. Nil’in dediği gibi tekrarlayabilmek gerek; eksilmeden. Ki elimizi çabuk tutmamız gerek.

Yaşam gölünün karşı kıyısının göründüğü ve kulaçların daha bir zayıf hız verdiği; manevranın zorlaştığı yetmişi aşan seksenlerde buluşan yıllarda “carpe diem“in bir başka ifadesi olan şu sözü çok seviyorum: Yaşadığımız her gün hak ettiğimizin bir fazlasıdır ve yaşıyorsan bitmemiştir. Değerini bilmek gerek…

Ve bildiğimize inanıp şükür ve şükran doluyuz sahip olduğumuz değerleri düşündükçe. Daha ne ister insan…

Sağlık ve esnlik içinde yolunuz açık ve aydınlık olsun.

Öykücü