Yaşam Büfesinde “Nihat’ı Özlemek”

“…Bir yaban tavşanı yakalanır. Ulusal Sağlık Enstitüsü laboratuvarına götürülür ve aynı kafese konduğu, laboratuvarda doğup büyümüş bir başka tavşanla arkadaşlık kurar. Bir gece kafesin iyi kapatılmadığını gören yaban tavşanı kaçmaya karar verir. Laboratuvar tavşanını da davet eder. Beriki daha önce hiç laboratuvar dışına çıkmadığından önce tereddüt eder ama sonra kabullenir ve birlikte kaçarlar. Kurtulmalarının ardından yaban tavşanı “Şimdi seni üçüncü en şahane yere götüreceğim” der ve laboratuvar tavşanını bir lahana tarlasına götürür. Tıka basa yedikten sonra yaban tavşanı”Haydi, şimdi ikinci en şahane yere gidiyoruz” der. Bir süre sonra bir havuç bahçesindedirler. Yine tıka basa yerler. Yaban tavşanı, “Sıra geldi en şahane yere gitmeye” der ve çok geçmeden dişilerle dolu bir tavşan kolonisine ulaşırlar. Cennet gibidir; sabaha kadar sevişirler…Şafak sökerken laboratuvar tavşanı, laboratuvara dönmek ister. “Neden ?” der yaban tavşanı hayretle. “Sana üç en şahane yer gösterdim…Niye geri dönmek istiyorsun ?”. Laboratuvar tavşanı sıkıntıyla bakar: “Bir sigara yakmazsam delireceğim çünkü“…”

 ZM68 Kuşadası 2018 / Sohbet Gecesinde Rahmetli Nihat Kayrak neler söylemiş ?

Merhaba

Her şey çok güzel olacak” bekleyişinin sonuçları 806bin farkla gerçekleşen İstanbul dışında, Çeşme’de yaşam güncele, rutine ve C13 olarak ailemin odağına döndü. Az da olsa stresten kurtuldum derken sevgili Nihat’ın ciddi rahatsızlık haberi grubumuza düştü. Tee Amerika’dan sevgili Sam’leşen Şükrü bile “geçmiş olsun” dileklerini iletirken aniden sevgili Nihat’ın vefat haberi grubumuzu derinden etkiledi; üzdü. Vefat haberini aldığımda deniz kenarındaydım. Yürüyüş öncesi çevre temizliği yapıp portatif sandalyeme henüz oturmuştum. Telefonuma baktım ve “geçmiş olsun” mesajlarıyla iç içe geçen “başımız sağ olsun” taziyelerini gördüm. Elimdeki kitabın 138 nci sayfasındaydım. O kitabı birkaç gün önce düştüğü sepette (ucuzlamış) görmüştüm. Birkaç sayfasını okudum. Beğendim ve satın aldım. Neresi, neden hoşuma gitmişti ve o kitaptan aldığım yazımın girişindeki fıkra ile sevgili/rahmetli Nihat arasında nasıl bir bağ kuracaktım ? Az sonra…

1968 yazında fakülte biterken, mesleğe atılırken Sevgili Nihat’ın karakteristikleri

Kitabın adı: “Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer”. İlginç bir isim ? Platon ve Ornitorenk beraberliği, sanki saçmalığın dik alası…Belki yaşam da saçmalıklarla doludur; kim bilir. Önce ornitorenk nedir ? merakı ile kitaba ısındım. Daha sonra internetten bu mahlukla ilgili bilgi edindim ( https://emoji.com.tr/ornitorenk/) .Yumurtlayan memeli olması ve vücudunda bir zehir taşıması belki de ilgimi çekti. Neden mi ? Ornitorenk zehirli ve yumurtlayan memeli olarak apayrı bir özelliğe sahipken tavşan zehirli değil ama yemekten, seksten bile vazgeçip vücuduna zehir almayı yeğliyordu. Ya biz, sözde akıllı geçinen Sapienslerin en gelişmiş kolu olanlardan ZM68 grubundan kimileri hâla zehre yöneliyorlarsa farklı mıyız ? Yaşam Gölünün karşı kıyısı görünürken ve 2018 sohbet gecemizdeki konuşmamda ölüme doğru koşan yaşlılık sürecindeki dört tehlikenin arttığını dillendirirken farklı mı, daha akıllı mı davranıyoruz ? Konu sigara ve vücudumuza keyifle eklediğimiz zehir ya da laboratuvar tavşanının geri dönme isteği ya da üç yıl önce bizzat yaşadığım “Ölümcül 4K”…( http://www.copcu.com/2016/08/27/yasam-bufesinde-karoshi/ ). Bunca karmaşa fazla mı geldi ? Parmağıma dur diyebilirsem klavyeden başımı kaldırıp bağlantıları sadeleştirerek anlaşılır kılabilirim demek istediklerimi…

Sözünü ettiğim kitabın ortak yazarları olan yaşı sekseni aşmış iki Harvard’lı felsefe profesörü (T.Cathcart & D.Kelin) stand up (sahne şovu) yapmaktadırlar. Şovlarında mizah ile felsefeyi buluşturmakta ve kendimizi sorgulamamızı sağlamaktadırlar. Bunların şovlarından birinden (https://www.youtube.com/watch?v=B2YdMbH_4jo ) kısa bir kolaj yaptım ve yazıma ekliyorum. Seçtiğim kısımdaki mizahın, fıkranın açıklaması şöyle: “…Morty eve geldiğinde en yakın dostu Lou’yu yatakta karısıyla yakalar. Daha Morty bir şey demeye kalkmadan Lou yataktan fırlar ve “Bir şey söylemeden önce cevap ver eski dostum” der “bana mı inanacaksın, gördüklerine mi ?”…” Burada Lou duygusal deneyimin üstünlüğüne meydan okuyarak şu sorularla bizi karşı karşıya bırakıyor: Hangi veriler kesindir ve niçin ? Dünya hakkında bilgi toplamanın bir yoluna (mesela görmeye) diğerinden (mesela Lou’nun anlatacağına inanmaya) daha mı fazla güvenmek gerekiyor ?…

“Mizah ve Felsefe / Harvard’lı İki Profesör” > Gördüklerine mi yoksa bana mı inanacaksın ?

Şimdi bu felsefeden kopup sevgili/rahmetli Nihat’ın ZM68 Kuşadası 2018 buluşmamızdaki sohbet gecesinde sahneden söylediklerine kulak vermek istiyorum.

…Çok arkadaşımızı tanıyamadık doğrusu. Neden ? Eee deforma olduk tabi; yıllar bizi deforme etti. Ama arkadaşlarımız özelliklerinden hiç bir şey kaybetmemiş, onu gördük sevindik. Efendim, işlere başladığımız zaman fakülte sonrası memlekette ideal bir milliyetçilik havasıyla hep birlikte çalıştık. Memlekette hakikaten kalkınmayı arkadaşlarla birlikte çok güzel yürütüyorduk. Ama ne zamana gelinceye kadar doksanlı yıllara geçtikten sonraya kadar…İki bin yılından sonra bizim düşündüğümüz kalkınma hamleleri ters döndü . Eee bu dönüşüm tabii ki hepimizin moralini bozdu. Yani, her kesimin moralini bozdu. Ama temenni ederim ki bu yönetimler  değişir ve bizim o eski ideal çalışma günlerimize dönülür. Evlatlarımız ve torunlarımız da inşallah daha iyi bir seviyeye getirir. Benim özlemim budur. Beklediğim budur. Biz…” derken dayanamam ve araya girerim (yırtık dondan çıkar gibi) ve yüksek sesle sohbetin ana mesajına dönmek isterim “Neyi azaltıcan, neyi çoğaltıcan Nihat ne yapıcan abicim ?” diye sorarım ve Nihat net olarak “Benim şahsen azaltıcam ve çoğaltıcam bir düşüncem kalmadı“”. diye sözlerini sürdürür. Daha fazlası için lütfen filmi izleyin. Ve kendinizi yeniden sorgulayın:

Yaşam gölünün karşı kıyısı görünürken, madem ki Cicero‘nun “Yaşılık Üzerine” isimli kitabında yazdığına göre;

1.Çalışmak zorlaşıyorsa; kolaylaştırmak için,

2.Vücud zayıflıyorsa; güçlendirmek için,

3.Fiziksel zevklerden alınan hazlar azalıyorsa; artırmak için ve

4.Ölüm yaklaşıyorsa; hazırlıklı olmak için ne yapalım, nasıl yapalım ve neden yapalım da ? … yaşamın geride (ya da daha doğrusu önümüzde) kalan sürecini daha keyifli kılalım ?

Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler; Son meclisi cam üstüne cam olsun erenler…Şükranla veda edebilmek kolay mı can ı fenayı ?

Ahmet Özhan’ın gençlik yıllarındaki kadife sesine kulak verip azıcık rahatlamaya çalışalım, sevgili/rahmetli Nihat’ımıza tekrar cennet mekanlar dileyerek.

Sağlık ve esenlik içinde açık ve aydınlık yollarda yaşam gölünün karşı kıyısına varmadan 2020 yılının Mayıs’ına kalmadan belki Nisan sonlarında görüşmeyi daha çok dileyerek ve gerçekleştirmek için birbirimizi daha fazla teşvik ederek görelim bakalım Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Selam ve sevgilerimle.

Öykücü