Yaşam Büfesinde “TOMBUL Hayaller”

“…Yaşlı adam yerdeki kalın halının üzerinde oturdukları minderlerden başlarını kaldırmış ona dikkatle, çıt çıkarmadan bakan köyün bu yedi sekiz afacanına seslenmeden önce kahvesinden bir yudum aldı, sobadan gelen çıtırtılar ve pencereye vuran kar taneleri dışında hiç ses yoktu. Çocuklar Hayrettin dedenin anlatacağı masalı heyecanla bekliyorlardı. “Çocuklar” diye başladı yaşlı adam söze. “Bu gece bir değişiklik yapacağız. Bu sefer siz bana birşey anlatacaksınız, bana gelecekte ne olmak istediğinizi anlatmanızı istiyorum. Geleceği ile ilgili en güzel planlarını anlatanlara, bu sepetteki kuru incirlerden vereceğim. Biliyorsunuz bunlar Bozhöyük’ün en güzel incirleri. Haydi başlayın bakalım” dedi. Çocuklar sırayla anlattılar, kimisi doktor olmak istediğinden bahsetti, kimisi pilot, kimisi subay oldu. Bazısı tüccar olup çok para kazandı, inciri kaptı. Kimisi Halimeyle evlendi, inciri aldı. Sıra küçük Öner’e gelmişti. Öner söze girmedi bir türlü. “Anlatsana oğlum” dedi yaşlı adam. “Benim planım biraz farklı “dedi Öner. “Ben tüm dünyada şubeleri olan mağazalar açacağım. Çin’de, Amerika’da, sizin anlattığınız o Kaf Dağında bu incirleri, burada yetişen herşeyi, kayısıları, elmaları oralarda satacağım. Kazandığım parayla da ülkenin her yerinde kimsesiz çocuklar için evler açacağım. Hiç birinden para almayacağım !” sözlerini bitirdiğinde kendini ayakta yumrukları sıkılı yanakları al al buldu Öner. Hayrettin dede “Bu çok güzel bir rüya ama geleceğinle ilgili bir plan olamaz Önerciğim. Atalarımız olmayacak duaya amin deme demişler. Çok güzel bir masal anlattığın için sana da bir incir veriyorum ama tek şartla, yarın tekrar bana gelip geleceğinle ilgili gerçekten olabilecek planlarını anlatacaksın“. Öner sabaha kadar uyuyamadı. Sabahın sekizinde…”

Başarınızı neye borçlusunuz ? Başarınızın sırrı ne ? Ana baba duası almak mı ? Erken kalkmak mı ?

Merhaba

Mavişehir-Çeşme hattı hızlandı. Güz dönemi temizlik, bakım ve onarım işleri yeni düzenlemeleri gerekli kıldı. Albatros’un masasına bitişik kitaplığın kapalı evin yaz tozlu raflarındaki kitaplar Çeşme çatıya doğru yola çıktı. Kış düzeni başlamakta. Ekim yazı 26 derece sıcaklıkla ve kısa şortlu sabah yürüyüşüyle hâla yaz gibi olsa da, ağaçlar henüz gerçek yaprk dökümüne geçmese de ruhumuzda güzün etkileri artmaya başladı. Buna en çok oğullarımızın, kızlarımızın ve torunlarımızın artık İzmir’de olmaları etken oldu. Yalnızlık duygusu ağırlaşmaya başladı. Bu gidişle havalar iyi olsa da biz Ekim sonunda daha çok İzmir’li daha az Çeşme’li olarak devam ederiz yaşam büfesindeki sıraya girme gayretlerimize. Mest’li Eray’ımız İsviçre>Roma üzerinden Seul’le gitti. Tac’lı Ümit’imiz Kasımın ilk haftasında gelecek diye bekliyoruz. Net’li Kerem’imizle Netgiller ssohbeti vesilesiyle daha çok görüşür olsak da Yunt Kanatları az kaldı bütçeye katkı sağlayan enerjiye dönecek gibi görünse de hâla hayal ve hedef arasında yeterince güçlü köprüler kurulma aşamasında. Acele etmeye gerek var mı ?

Raftan çatıya uzanan kitapları torbalara özenle yerleştirirken yoruldum. Az uzağımızda D&R’a uğrayıp soluklanmak istedim. Her zaman olduğu gibi yine, yeni kitaplara takıldım aynı seçicilikle. Seçim ve tercihte etken olan son günlerdeki Netin beraberliği oldu. “CİA Plus” diye bir üçlüyü kendimce tanımladım ve aralarına kendimi de “Plus” olarak katınca CIAM Dörtlüsü’ne uzandı aklım. Bununla;

>Can’la “Competent” > Başarı için uzmanı olmayı;

>İbrahim’le “Innovator” > Başarı için yenlikçi olmayı;

>Ali’yle “Activist” > Başarı için her zaman eylemli olmayı anlatmaya çalışırken kendimi de katınca,

>Mustafa’yla da “Mastery” > Başarı için işin ustası olmayı, öğrenme ve ustalık yolculuğunda yardımcı etmeyi, daha doğrusu kendilerine yardım etmelerine yardımcı olmayı anlatmaya çalıştım.

Her neyse ! D&R’da “Efsaneler ve Gerçekler / Pazarlama nasıl yapılır?” isimli kitabın yazımı, konuları derlemesi, dili ve kimi yerlerde bilinenlerle çatışma yaratmak isteyen yaklaşımı hoşuma gitti. Yazarı Temel Aksoy’un yaşam öyküsünü sevdim. Benim gibi üniversite ikinci sınıfta evlenmiş olmasıyla özdeşleştim (http://www.temelaksoy.com/bir-cesit-cv/). Bloguna eklediği fotoğrafından kendisine ısındım. “Fikirhane” sözcüğünü sevdim (http://www.temelaksoy.com/etiket/ikna/). Kitabı satın aldım. İşte iki gün önce aldığım bu kitapla, sohbetine hayran olduğum ve kitaplığımın baş köşesinde duran kitaplarından ilki olan A..Ş.İzgören’in “İş Yaşamında 100 Kanguru” kitabı bir araya geldiler. Efsane, gerçek ve hayaller içiçe girdi. Bunları bir incir öyküsünde buluşturup “Başarınızın sırrı ne ?” sorusuyla başladığım son toplantıdan kısa bir pasaj ekledim yazıma. Amacım ne ?

Kırk yıldan damıttığım kendi başarı formülüne geçiş yapmak amacım. İlk duyduklarında karmaşık gelecektir. Hepsi İngilizce olan on girdi ve on çıktı sözcüğünden akılda kalan pek az şey olacaktır. Bu nedenle bu formülün her bileşenini yeri geldiğince sürekli yineleyeceğim. Bu formülümü bundan sonraki yazımaekleyeceğim kısa filmde görselleştireceğim. İlk anda akılda kalmasını istediğim çıktılardan ilk “2S” ve son “2S”tir. Arada “2×3 S”lik iki pasaj yer lacaktır ki onların yeri gelecektir. İlk “2S” in “Self Style” oluşuna defalarca değindim. Burada konu Netgillerden Netin olunca ilk 2S in anlamı “Netin Tarzı” dır. Müşteriler gün gelecek “Buradan Netinliler geçti ve geçerken de hızlı ve kesintisiz erişim konusunda başarı öyküleri yazdılar” diyecektir. İşte bu cümlede geçen “Başarı Öyküleri” de başarı formülümün son 2S dir: “Success Stories”. İlk 2S ve son 2S akılda kalsa yeter. Bu beklentiyle Öner’in ertesi gününe bakıp yazımı bitireyim.

“…Yaşlı adam yerdeki kalın halının üzerinde oturdukları minderlerden başlarını kaldırmış ona dikkatle, çıt çıkarmadan bakan köyün bu yedi sekiz afacanına seslenmeden önce kahvesinden bir yudum aldı, sobadan gelen çıtırtılar ve pencereye vuran kar taneleri dışında hiç ses yoktu. Çocuklar Hayrettin dedenin anlatacağı masalı heyecanla bekliyorlardı. “Çocuklar” diye başladı yaşlı adam söze. “Bu gece bir değişiklik yapacağız. Bu sefer siz bana birşey anlatacaksınız, bana gelecekte ne olmak istediğinizi anlatmanızı istiyorum. Geleceği ile ilgili en güzel planlarını anlatanlara, bu sepetteki kuru incirlerden vereceğim. Biliyorsunuz bunlar Bozhöyük’ün en güzel incirleri. Haydi başlayın bakalım” dedi. Çocuklar sırayla anlattılar, kimisi doktor olmak istediğinden bahsetti, kimisi pilot, kimisi subay oldu. Bazısı tüccar olup çok para kazandı, inciri kaptı. Kimisi Halimeyle evlendi, inciri aldı. Sıra küçük Öner’e gelmişti. Öner söze girmedi bir türlü. “Anlatsana oğlum” dedi yaşlı adam. “Benim planım biraz farklı “dedi Öner. “Ben tüm dünyada şubeleri olan mağazalar açacağım. Çin’de, Amerika’da, sizin anlattığınız o Kaf Dağında bu incirleri, burada yetişen herşeyi, kayısıları, elmaları oralarda satacağım. Kazandığım parayla da ülkenin her yerinde kimsesiz çocuklar için evler açacağım. Hiç birinden para almayacağım !” sözlerini bitirdiğinde kendini ayakta yumrukları sıkılı yanakları al al buldu Öner. Hayrettin dede “Bu çok güzel bir rüya ama geleceğinle ilgili bir plan olamaz Önerciğim. Atalarımız olmayacak duaya amin deme demişler. Çok güzel bir masal anlattığın için sana da bir incir veriyorum ama tek şartla, yarın tekrar bana gelip geleceğinle ilgili gerçekten olabilecek planlarını anlatacaksın“. Öner sabaha kadar uyuyamadı. Sabahın sekizinde Hayrettin dedenin kapısı çalındı. Hayrettin dede kapıyı açtı. Kapıyı çalan Öner’di. “Söyle bakalım” dedi yaşlı adam. Öner avucundaki inciri Hayrettin dedeye uzatmıştı. “Ben planlarımı değiştirmedim Hayrettin dede, al incir sende kalsın, planlarım da bende”. Hayrettin dede gözleri dolu dolu yere eğildi ve “İncir senin” dedi “Hayallerini değiştirmediğin için artık onlar gerçek bir plan oldu, göreyim seni”. “İşte böyle “dedi orta yaşlı iş adamı “Açtığımız bu huzur evinin sembolünün bir incir olmasının, dünyanın her yerindeki mağazalarımızın ambleminin de incir olmasının sebebi bu” …”

Öner’in inancını ve bunu eyleme dönüştüren israrın başarı formülümdeki yeri de “2P” dir. Kararlılık (D1), Disiplin (D2) ve Adanmışlıkla (D3) yapacağınız gayretlerinizi “Patient & Persistent” kılarsanız diğer bir deyişle “Sabır ve Sebat” ya da “İnat ve Israr”la yola devam ederseniz hayallerinizi hedef kılıp başarıya ulaşırsınız. Ne güzel demiş R.Bach, Mart Jonathan’ın ağzından “Size hiçbir dilek verilmemiştir ki gerçekleştirmek için gerekli güç de beraberinde verilmemi,ş olsun”.

Yolunuz açık ve aydınlık olsun. TOMBUL’laşan hayallerinizle SMART’ik hedeflerinize ulaşmak için gerekli olan güç sizde, hrşey sizin ellerinizde.

Öykücü