Yaşam Büfesinde “İşe Koyulmak”

“… Geçmiş yüzyıllarda, vadi ve tepelerde dolaşırken bir eşeğe rastladım; öyle ince ve cılızdı ki sağlığı için endişelendim. “Ah, eşek” dedim, “çok zayıfsın, çok üzgün, solgunsun; neden yemek yemiyorsun ? Kör müsün ? Şurada, işte tam şurada solunda bir balya saman var-altın sarısı- ve birkaç adımla, tüm bir balya kolayca senin olacak.” Ben konuşurken, eşeğin gözlerinin sağa sola nasıl kaydığını gördüm…”

Merhaba

Bugün Ramazan’ın ilk günü ve sağlıklar içinde geçmesini diliyorum. Çeşme serin olduğu için oruçlu günler pek zor değil; Allah Çukurova ve Söke’nin yakıcı sıcağında yaprak dökümü yolculuklarına çıkacak olanların oruçlarını daha makbul sayacaktır kuşkusuz.

Yukarıdaki öyküyü Peter Cave’in “Can a robot be human ? 33 Perplexing Philosophy Puzzles / Zihni Alluk Bullak Eden 33 Felsefi Bulmaca” kitabından ödünç aldım. Bay Cave’in Londra’daki The Open Üniversitesi‘nde felsefe dersleri verdiğini, akıl yürütme toplantıları ve paradokslar üzerinde konuşmalar yaptığını öğrendim. Kitabındaki 33 konudan “Rasyonel Hareket” başlığı altındaki görüşlerini açıklarken kullandığı, “Buridan’ın Eşeği” öyküsünü bir merak aktarmak için bu yazımda kullanmaya karar verdim. Hatta bir ara yazının başlığını “Tosun’un Eşeği” olarak yazmayı düşündüm. Daha sonra mesajımla bağıntılı kılabilmek için “İşe Koyulmak” daha anlamlı geldi.

Bu öykü Ortaçağda yaşamış Fransız mantıkçısı Jean Buridan tarafından bilmeceleştirilmiştir. Temelinde yaptıklarımız da dahil herşey için bir sebebin gerekli olduğunu daha anlaşılır kılmak yatıyor. Şimdi öyküyü tamamlayayım.

“…”Merhametli efendim” dedi eşek, “Keşke herşey bu kadar kolay olsaydı. Doğrusu, solumdaki bir balya altın renkli, dolgun samanı rahatlıkla görebiliyorum; fakat anlamıyor musun ? Sağımda da aynı renkte ve aynı dolgunlukta, kesinlikle diğerinin aynı olan bir başka balya daha var.” … “Bu doğru” dedim, “fakat bu da zayıf ve çok aç, zavallı senin için daha iyi değil mi ? İki balyan var hangisini seçersen o senin akşam yemeğin olacak. İkisi de aynı çekicilikte değil mi sevgili Eşek ?”…”Kesinlikle problemde burada sevgili efendim.” diye inledi zavallı eşek, gözleri yine sağa sola kayarken. “İkisi de aynı güzellikte, birbirinden ayıramazsınız. İkisi de aynı dolgunlukta, ağırlık ve boylarında, altın renklerinde, herşeylerinde birler. İkisi de benden aynı uzaklıkta duruyor.”

… Evet kafam karışmış ve şaşkına dönmüş bir biçimde ona baktım; çünkü kafam karışmıştı ve şaşkına dönmüştüm. “Görüyorsunuz” diye iç geçirdi eşek. “Birini diğerine tercih etmek için bir sebebim olmalı; ama sebebim yok. İki balya da eşit çekicilikte ve gerçekten de eşit.” Eşek’in durgun ve soğuk iniltisinden biraz yorulduğum için “İkisini de ye !” diye tersledim onu. “Bana kızmayın efendim. Ben makul bir eşeğim. Önce hangisini yiyeceğime karar vermek için bir sebebe ihtiyacım var.” Anırırken gözle görülür bir biçimde aç ve güçsüzdü. “Sebepsiz hareket et” dedim (Öykücü: Bu sizin bildiğiniz eşeklerden değil; tıpkı ormandaki yangından ilk kaçan olmak üzere öne çıkan bit gibi; bu çok akıllı bir eşek ve ölmek üzereyken sanki son sözleri gibi konuşmasını şöyle sürdürür). Efendim, rasyonel varoluşların eylemler için sebebe ihtiyaçları vardır. Yoksa onları ne motive edebilirdi ?” dedi ve böylece acınacak cevabı gelmiş oldu.”Açlık” diye fısıldadım; fakat bundan sonra eşekle akıl yürütmenin aptalca olduğunu biliyordum. Yere düşüp olağanca zavallı anırmasına rağmen güzel ve dinç bir eşekti; şimdi nazikçe anırıyordu. İşlem düşünüldü. Yığınlardan birini getirip önüde koyacaktım, böylece birini yemesi için bir sebebi olacaktı, diğer yığında da ondan biraz uzakta kalacaktı ve hiç yürümeden kendisine yakın olanı seçecekti.

Gözlerim sağdan sola fır döndü ve birdenbire hangi yığını alıp önüne koyacağıma karar veremediğimi gördüm…

Eşek’in yemek için açlıktan kaçınmak gibi yeterli bir sebebi var ve bu da hem sağdaki hem de soldaki balyayı yemek için mükemmel ve yeterli bir sebep. Hatası, balyalardan birini seçmek için bir sebebe ihtiyacı olduğunu düşünmesi. Şöyle bir kendimize bakıyorum da eşek olmadığımız halde sebeplerimizin olduğu pekçok durumda bile eylemsiz kaldığımızı görüyorum. Birşeylerin eksik olduğunu görüyorum. Eylemsizliğe iten motivasyonsuzluğumuza takılıyorum. Birkaç yıl önce Elginkan Vakfı’nda katılıdığım, motivasyon konulu seminerdeki “motive etmek” ve “motive olmak” sözcüklerinin ayırdına varmaya çalışıyorum. İçimizde yanan ya da yanması gereken ateş mi yoksa dört gözle yoluna baktığımız beyaz atlı prens mi bizi eyleme itecek olan güç diye kendimi sorguluyorum; seçimlerimi sorguluyorum. Bu sorgulama beni Bay Cave’den alıp bu kez Richard Shell‘in “Çıkar Pazarlıkları” isimli kitabındaki bir paragrafa götürüyor.

(Uçak çıkış kapısındadır ve kalkış için geçiş izni beklemektedir. Yoğun bir kar yağışı vardır.)

Yardımcı Pilot (Tosun): Arkadaki buz saçaklarını görüyor musun ?

Kaptan pilot (Kerim): Evet

(Uçak çıkış kapısında bir süre bekler.

Tosun: Buzlanmayı önlemeye çalışmak boşuna. Sahte bir güven hissinden başka bir şey vermiyor.

(Zaman geçmekte ve kar yağmaya devam etmektedir.)

Tosun: Burada beklerken üstteki kanatları kontrol edelim.

Kerim: Sanırım bir dakika içerisinde buradan ayrılmalıyız.

(Uçak pistte ilerlemeye başlar.)

Tosun (motor takımları göstergelerine bakarak): Yolunda gitmeyen birşeyler var gibi görünoyur; öyle değil mi ? (Duraklar.) Ah, hayır, gerçekten de bir sorun var.

Kerim: Evet, sekseni gösteriyor (bir aygıta bakarak).

Tosun: Herşeyin yolunda olduğunu sanmıyorum (Yedi saniyelik bir suskunluk). Belki de yolundadır.

Kerim: Yüz yirmi.

Tosun: Bilemiyorum.

(Uçak, yükselebilmek için büyük bir mücadele vererek havalanır ve ardından Potomac Nehri” ne doğru düşmeye başlar.)

Tosun: Kerim, düşüyoruz, Kerim

Kerim: Farkındayım

(Çarpma sesi.)

Evet. Bugün eyleme geçmek için sebep bulamayan ve açlıktan ölen Buridan’ın Eşeği ile toplumsal standartlara uyum sağlama ve otorite figürüne itaat arzusu yüzünden, çoğu zaman ayırt etme yetimizi bastırıyor oluşumuzu gösteren gerçek ve trajik bir uçak kazasının konuşma kaydıyla bir mesaj iletmeye çalıştım.

Bu gün bu mesajımı daha açık kılmayacağım. Çünkü bugün gelecek haftaya hazırlık sürecinde, başarının paylaşımı ve otorite figürleri odağında pekçok kişinin huzursuzluk yaşadığına tanık oluyorum; bu sürecin içine çekildiğimi görüyorum ve açıklamanın onlar tarafından yapılmasını bekliyorum.

Nice öğrenme ve ustalık yolculuklarında yolunuz hep aydınlık olsun.

Öykücü (mustafa@copcu.com)