Yaşam Büfesinde “Günlük Tutmak”

… “Dear My Managers…” diye başlıyordu mesajım iki yıl önce bugün. Yüksek TPT değerine bakarak acilen yinelenen anjio sonucunda iki hafta işten uzak kalmıştım. Dönüşümde mesajıma “yetkinlik geliştirme” sorumluluğumla yıllık programımı eklemiştim. Çalışanların beklentilerine yanıt verebilmek için düzeltici önlemler paketini destekleyecektim. Önceki yıl başlattığımız performans yönetimini daha etkili kılabilmeye katkı sağlayacaktım. Tüm bunları kurumsal öğrenme ve gelişme yolculuğu programı içinde yapacaktım. Heveslerim yüksekti… Ve şimdi daha iyi anlıyorum ki son iki yılda neden dört kez anjio oldum ve şimdi sabah yürüyüşlerimde ağrılarım yok gibi…”

Merhaba

Biraz önce Bursa’dan geldim ve hemen “Çeşme-Çatı-Çeyiz (3Ç)” lerime bakıp ABGM olarak bir ayımı tamamladığım süreçte neler yaptığıma baktım. Onbir yıldır performansına hayran kaldığım kimyasal için Malatya-Eğirdir-Bursa (MEB) üçlemesinde yaşadığım güzelliklere daldım. Notlarıma baktım. Gerçekten “Malatya’yı ayağa kaldırması“nı anımsadım. Geçen ay Malatya’dan ayrılmazdan önce “neyi iyi yaptık; neyi farklı yapabilirdik ?” sorularına verilen içten yanıtları video kasetlerden izledim. Tümüyle tarafsız sevgili BB nun “ sadece ticari ilişkiler içinde bıraktılar; ilacı benliğinden uzaklaştırdılar.” sözlerine takıldım. Ne kadar doğru ? İşte biz MEB üçlemesinde bu eleştiriyi dikkate aldık. Kayısı ve Elma pazarında yeni ticari ismiyle cyprodinil’in ayrıcalıklı güzelliklerini SSTC öğrenme yolculuğu prensipleriyle yeniden ortaya koyduk. Meğer hedef kitlemiz de bu bilgilere, bu yaklaşıma o kadar açıkmış ki bizi gönülden kucakladı. Asıl önemlisi iç müşteriler sahip oldukları değerin farkına vardılar. Biraz  önce sevgili RA nın elektronik iletisindeki “sonraki adımlar” programına bakıyorum da yorgunluklarıma değmiş. Aferin bana.

Haftaya sıcak bir bölgemizde ABG un sahra gücünün yarısı SSTC öğrenme yolculuğunun modüler formatıyla ilk adımı atacaklar. Bu adımla

  • Yola çıkarken kendilerine taahhütlerini oluşturacaklar. “Nereye gidiyorum ?” sorusuna yanıt bulacaklar. Kendilerini ölçmeyi ve kendilerine liderlik etmeyi öğrenecekler.
  • Hazır mıyım ?” sorusunun yanıtı için “müşterinin neyi satın aldığını ve neden satın aldığını ?” bulacaklar. Sahip oldukları ürünün özelliklerinden müşteriye özelleştirilmiş faydaları türetip müşterinin satın alma dürtüsüne göre sunma becerisini geliştirecekler.
  • Öğrendikleriyle Kızgın Bağcı Nezih (KBN) örnek olayını adım adım irdeleyecekler ve “home group” çalışmalarını Korkayısı ve Korelma gruplarında yarışarak “hız ve heves“lerini gösterecekler.

Beni bugün bu noktaya günlüklerimdeki notlar getirdi. İki yıl önceki ajandamın sayfalarında gördüklerimden etkilendim. Yazmak benim tutkum ve bakın Sevgili S.B.Butler (www.sbbinstitute.org) yazmakla ilgili neler söylemiş.

“… Kırk yılı aşkın zamanda günlük tutarak düşüncelerimi ve hedeflerimi yazmış olmayı, böylelikle zaman içinde nasıl değiştiklerini görebilmeyi diledim. Geriye dönüp baktığımda büyülenirdim ve hayallerimi tam olarak anlatabilirdim. Ve tabii bunları gerçekleştirdiğim için ne kadar başarılı olduğumu gördüm. Siz de kendi yolculuğunuzu kendiniz kumanda ettiğinizin farkına varabilmeniz için günlük tutun. Günlüklerinizi okurken ve uygularken düşüncelerinize ve duygularınıza bakın. Bunun için:

  • Başlayın (yarın değil şimdi)
  • Doğru yeri bulun (benim Çeşme Çatım gibi; orasını kutsal kılın)
  • Doğru zamanı bulun (sabah bir fincan kahveyle ya da benim gibi Nezuş dizilere dalınca)
  • Konuyu bulun (“doğru konu” diye birşey yok. Aklınıza ne gelirse; tıpkı F2 deki “sezgi yürüyüşü” nde olduğu gibi)
  • Doğru nedeni bulun (neden günlük ve kimin için ? Yanıt basit: kendiniz için. Günlüğünüz bir sahne değildir; seyirciler için yazılmaz. Sizin kendiniz için ve dürüst olun)

Günlük tutmak duygularınızı yakalamaktır. Bu nedenle gittiğiniz heryere günlüğünüzü götürün. Hissettiğiniz herşeyi yazın, iyi ya da kötü… Ham, sağduyudan uzak düşüncelerinizi, aklınıza geldiği ya da kendi kendinize konuşuyormuş gibi yazın. Birgün kaçırmanız sorun değil, yakalamaca oynadığınızı düşünmeyin. Günlüğü özel ve gizli tutun; böylece hiçbirşeyi yazmazlık etmezsiniz. Günlüklerinizi hayatınızda “öğretici deneyimler” olarak kullanın. Nereden geldiğinizi ve ne kadar mesafe kaydettiğinizi görmek için geriye dönüp bakın…”

Benim günlüklerim kendimle girdiğim diyalogtur.

  • Bu neden benim zihnimde ?
  • Neden bunu fark ettim ?
  • Neden bundan etkilendim ?
  • Bunun hakkında ne düşünüyorum ?
  • cevap olarak ne yapabilirim ?
  • Bu durum benim inançlarım, önceliklerim, değerlerim ve karakterim hakkında ne gibi bir bilgi verir ?

sorularımla yazmak benim için, kelimeler olayları çözmese de duyguları ve belirsizlikleri somutlaştırmaktır.Bu yöntemle genel olarak kavrayışlar ve çözümler ortaya çıkarırım ya da sadece fikirleri ve görüşleri formüle ederim. İşte bu yazılar sevgili Zeynep’in “ustalık yürüyüşü” için zamanda ileri-geri gidişlerde sorduğu sorulara verdiğim yanıtların dürüstlüğünü de gösterir.

Böylece başarıların self servis olduğu yaşam büfesinde SSTC öğrenme yolculuklarıyla sıraya geçerken kendiniz için bir vizyon oluşturursunuz. Vizyonu, görünmez şeyleri görme sanatı olarak kabul edersiniz. Böylece ilk adımı atarken ne yapmak istediğinizi, ne yapabileceğinizi ve ne yapmanız gerektiğini anlarsınız. Böylece sizin stratejik planlama modeliniz ortaya çıkar. Tıpkı “Mavi Okyanus“taki “VIP-ERIC” stratejik tuvali gibi. Bu planlamada üç nokta dikkati çeker:

  1. Nerede olduğunuzu gözlemlemek (hangi güçleri kullanabileceksiniz)
  2. Nerede olmak istediğinizi tanımlamak (başarı gelişmenin nasıl olacağı)
  3. Seni oraya götürecek eylemleri belirlemek (sürecin nasıl yönetileceği)

Sözün özü; herşey sizin ellerinizde. Yeter ki siz isteyin.

Tıpkı R.Bach‘ ın “Martı” da dediği gibi “denemezsin gücünün sınırlarını bilemezsin”. Mutlaka bir kolaylaştırıcı olacaktır; bir katalist bulunacaktır yaşamınızda.

Baharın müjdecisi sıcak bir Nisan gününden selam ve sevgilerimle yolunuz hep aydınlık olsun dostlarım.

Öykücü (mustafa@copcu.com)