Yaşam Büfesi’nde Sıraya Girmek: “Kedi Yavrusunun Sex Anlayışı”

“7 Gün 24 saat açık olan yaşam büfesinde sıraya girmek için niyet ve zihniyet önemli. Amacını ve hedefini bilmek önemli. Asıl önemlisi de kendini bilebilmek, ölçmek ve ölçülebilmek önemli…”

Merhaba,

Bir süre her yazımda “yaşam büfesi” kavramını kullanacağım. Böylece “öğrenme yolculuğu”muzu hem iş hem de özel yaşam için şekillendirmeye çalışacağım. Kısa bir öyküyle başlayayım ve bu yazım “öykülerle öğrenme” kategorisinde yerini alsın.

 

Yaklaşık 25 yıl önce baharı müjdeleyen Nisan ayının son Cumasında, başkanı olduğum Enstitü Araştırma Komitesinden çıktım. Odam kalabalıktı. Tartışmalar odamda da sürüyordu. O sırada elinde bir çantayla Alev odama girdi. Kendisi üniversiteden sınıf arkadaşımdı. Ciba’nın bölge müdürüydü. Yan odaya geçtik. Doğruca konuya girdi. Bana Ciba’ya teknik danışman olarak geçmem önerisini sundu. Onbeş yıllık kamu görevindeki araştırıcılık yaşamımda hiç düşünmemiştim özel sektöre geçmeyi. Yaşam büfesinin o bölümünde asistan, başasistan, doktora ve laboratuvar şefliği gelişmeleriyle mutluydum ve sıraya girdiğimi sanıyordum. Belki Alev’i sevdiğimden, belki de artık kamuda birşey üretemiyor olmaktan dolayı teklifi hemen kabul ettim. Özel sektör yaşamım başlamıştı. Heveslerim yüksekti. Özellikle sahneye çıkmaya bayılıyordum. Aradığım fırsat altı ay sonra ortaya çıktı. Uludağ’da konservecilerle geleneksel yıllık toplantımız vardı. Bu toplantılarda kısa bir teknik tanıtım yapılır ve ardından satış kampanyasında siparişler alınırdı. Gecenin devamında eğlence olurdu. Ev sahibi Marmara Bölge Müdürümüz Sevgili Necdet ve ekibiydi. Moderatörümüz de merkezden satış müdürümüz Sevgili Selami idi. İkisinin de kulakları çınlasın.

 

Hem iç müşteriye ve hem de dış müşteriye kendimi göstermek için günlerce hazırlandım. Çok sayıda görsel hazırladım. Prova yaptım. Ezberledim. El kartlarımı süsledim. Anlattım. Anlattım. Anlattım. Sonra Selami’yle karlarda dolaştık (yandaki fotoğraf). Ben çok mutluydum. Kendimi çok başarılı görüyordum. Bir Allah’ın kulu da doğru yolu göstermedi; eleştiride bulunmadı.

İlk geribildirimi ne zaman ve kim verdi biliyor musunuz ?

Aradan iki sene geçtikten sonra Alev (Dinç ve Ferhat yardımcı eğitmenler) den Yalova’da SSTC (Selling Skills Training Course) eğitimini aldığım anda, “Eyvah…” dedim kendi kendime; “Ben ne yapmışım ? ”. İşte buydu ilk geribildirim. O gün yaptıklarımı hep “kedi yavrusunun sex anlayışı”na benzetirim. İzninizle bu kısa fıkrayı anlatayım:

 

“… Soğuk bir Mart sabahı yavru kedi anne ve babasına sormuş “Siz sabaha kadar damda niye miyavlayıp durdunuz ?. Baba yanıtlamış “Sex yaptık”. Ertesi gece yavru kedi de dama çıkmış ve sabaha kadar “Miyaaav… Miyaaav !” diye bağırmış ve ellerini göğsüne vurup “Helal olsun bana… Ne güzel sex yaptım.” demiş…”

 

İşte SSTC den sonra anladım ki Uludağ’daki sunumumda ben de kedi yavrusu gibi sex yapmışım. O günden bu yana yaşam büfesinde sıraya girme ve sırada kalma çabalarımda hep SSTC çerçevesi, prensipleri, öğretileri  bana rehberlik etti. SSTC Öğrenme Yolculuğunu diğer yazılarımda açıklıyorum.

 

Yolunuz hep aydınlık olsun.

Öykücü (mustafa@copcu.com